İstanbul Artium Sanatevi’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun sergisi açıldı dün...
Serginin en kıymetli parçası, “At Üstünde Aşıklar” tablosu...
Mozaik desenli bu yağlıboya tabloda kırat, şahlanmış gibidir. Atın üzerinde iki çıplak âşık oturur. Kızı kaçıran erkeğin elinde bir bağlama vardır.
Kızın saçları rüzgârda savrulmaktadır.
* * *
Tabloda Bedri Rahmi’nin terkisindeki kadının, eşi Eren Eyüboğlu sanılırdı.
Eyüboğlu’nun torunu Rahmi, bu sanıyı düzeltmiş:
“O kadın Mari Gerekmezyan’dır” demiş.
Ben öykünün aslını buram buram resim, boya, çamur kokan bir “müze ev”de Bedri Rahmi’nin oğlu, Rahmi’nin babası Mehmet Eyüboğlu’ndan dinlemiştim.
“Yüzyılın Aşkları”nı hazırlıyorduk.
Bedri Rahmi-Eren Eyüboğlu aşkını inceliyorduk. O aşkın içinden bir başka aşk hikâyesi çıkıvermişti karşımıza...
Mari, tablonun yapıldığı 1940’lı yılların ortalarında, Bedri Rahmi‘nin asistanlık yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi’nin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelmişti.
Bedri Rahmi‘nin bir büstünü yapmış, Bedri Rahmi de buna cevaben onun portrelerini çizmiş, ona şiirler yazmıştı.
Bu Ermeni güzeli, “kara saplı bir bıçak gibi” saplanmıştı sinesine...
Bedri Rahmi’nin sanatı şaha kalktı o dönemde...
En güzel eserlerini vermeye başladı birbiri peşi sıra...
“At Üstünde Aşıklar” bunlardan biriydi.
* * *
İşte bir başkası:
“Karadutum, çatal karam, çingenem/
Daha nem olacaktın bir tanem/
Gülen ayvam, ağlayan narımsın/
Kadınım, kısrağım, karımsın...”
Dillere yerleşen şiirde “karımsın” diye söz ettiği kadın, karısı değil, sevgilisiydi.
* * *
“Karadut“, 1946’da menenjit tüberküloz kaptı.
İyileşebilmesi için antibiyotik lazımdı. Savaş yeni bitmişti ve ilaç ateş pahasıydı.
Bedri Rahmi, genç sevgilisine ilaç alabilmek için tablolarını elden çıkarmaya başladı. Halen piyasada olan satılan resimlerinin çoğu o dönem elden çıkardıklarıdır.
Ancak bu çabalar da sonuç vermedi ve o yıl İstanbul Alman Hastanesi’nden Mari’nin ölüm haberi geldi.
Bedri Rahmi yıkılmıştı.
Sevgilisini sonsuzluğa uğurladı.
O dönem içkiye başladı.
Aşağıdaki şiir, o dönemin ürünüdür:
“Türküler bitti/ Halaylar durdu/ Horonlar durdu/
Hüzün geldi baş köşeye kuruldu / Yoruldu yüreğim, yoruldu.”
Keder içinde eve, eşi ile 11 yaşındaki oğluna döndüğünde kendisini teselli eden, yine eşi Eren oldu.
Şair-ressamın 1974’teki ölümüne kadar geçen çeyrek asrı, aynı evde çalışıp üreterek, diz dize birlikte tükettiler.
* * *
Oğulları Mehmet, babası ve annesinin izinden o geleneği yaşattı. Son yıllarını aynı evde yazma desenleri tasarlayıp yazma basarak, anne babasının yazışmalarını yayımlayıp, eserlerini yaşatarak geçirdi.
Ve geçen ay, aynı evde 70 yaşında hayata veda etti.
* * *
Bir fırsat yaratıp Bedri Rahmi’nin resimlerini görmeye gidin bir ara...
“At Üstünde Aşıklar”a bakın uzun uzun...
İçinde gizli öyküyü düşünün.
Aşka, sevdaya ve sanata şapka çıkarın.