Lise çağlarındaydım.Dans ve horon, farklı dünyalara yol veren iki ayrı geçit gibiydi.Birinden Batı'ya çıkılırdı; öbürü Doğu'ya açılırdı.Dans zorunluluktu; horon mutluluk...Çoğumuz erkek erkeğe, kız kıza ya da şişkince bir yastığın sükûtu eşliğinde, günü geldiğinde mahcup olmamak için, biraz da mecburen öğrendik vals yapmayı...Horon öyle değildi. Kemençe çaldı mı, zaten bizi kimse tutamazdı.* * *Benim gençlik ikilemim sandığım şeyin aslında Cumhuriyet'in ikilemi anladım öğrendim büyüdükçe...Cumhuriyet de tıpkı kurucusu gibi- şarkılı türkülü bir maziden kopup gelmiş ama zamanla, benzemeye çalıştığı Batılılar gibi dansa meyletmişti.Dans, ne olmak istediğimizi sergileyen bir gösteriydi; horon ise aslında ne olduğumuzu ele verirdi.O yüzden düğünlerimizi, ne kadar çağdaş olduğumuzu kanıtlayan ağır başlı danslarla açar, ikinci kadehten sonra neşeyle horon tepmeye başlardık.Atamız da dansla açtığı baloları zeybekle noktalamaz mıydı?* * *Cumhuriyet bir çağdaşlaşma projesiydi.Artık kul değil yurttaş olacaktık. Seçimde istediğimiz partiye oy atacaktık. Kadınlar açılıp sokağa çıkacak, kızlar okula gidecek, asırlık taassup yenilecekti. Köyde hocanın değil, öğretmenin sözü geçecekti. Elbisemizden alfabemize, müziğimizden rejimimize kadar her şey Batı'daki gibi olacaktı. Erkek erkeğe horon tepmeyecek, kadınlı erkekli dans edecektik. Ekmek büyüyecek ve hakça bölüşülecekti. Balo, bu seferberliğin kutlandığı bir törendi.* * *Harika bir projeydi.Lakin ekmek, beklendiği kadar hızla büyütülemedi. Adil de üleşilmedi. İki cihan harbi arasına sıkışmış kitleler mecalsizdi.Zamanla halkın satın alma gücü geriledikçe rejim, inkılabı ayakta tutmanın yolunu üstyapıya yaslanmakta buldu.Ekmek azaldıkça dans sundu.Öyle ki 1943'te yani savaşın ortasında Ankara'dan fakir taşraya gönderilen "29 Ekim kutlama talimatı"nda, "inkılabın heyecanını tazelemek için, törenlere iştirak ettirilmek üzere kadın-erkek köylülerin atlı ve yaya olarak şehre getirtilmesi" şart koşuluyordu.Köylü için dans, süngü zoruyla yaya götürüldüğü zoraki bir eğlenceydi.Daha baştan "Bize dans ne lazım" diyenler "Yeter! Millet horon teper!" sloganıyla harekete geçti.1950'de, horon tepenler, dansçıları tepeledi.Balo, o gün bitti aslında...* * *Bugün CHP sözcüsünün "Başbakan bir kadını dansa kaldırabilir mi?" sorusu, yarım asır önce yanıtlanmış naif bir çaresizlik nidasıdır.Başbakan'ın "Gelin horon tepelim" davetinde de aynı rövanş hatırlatması vardır.Altyapısı sağlam kurulamamış hayali balonun dans davetine naçar kitleler iltifat etmemiş, ilk kemençe sesinde yeniden horona dizilmişlerdir.CHP, balo yapmaya verdiği önemi yatırım yapmaya verebilse, dans edebildiği kadar hizmet edebilse zaten bugün hepimiz CHP liderinin öncülüğünde balo salonlarında coşkuyla dans edip horon teperek müreffeh Cumhuriyet'i kutluyor olurduk.Kitlelere danstan başka bir şeyler teklif etmenin vakti gelmedi mi? can.dundar@e-kolay.net Dans etmeyle horon tepmeyi aynı yaşlarda öğrendim ben...