Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kaç milyon göz, "Mesaj alındı" yazısını görmek için dikildi bir cep telefonunun ekranına?..Kaçının cevabı geldi; kaçınınki başka bahara kaldı?Geçtiğimiz yüzyıl başında Göksuda usulca yere bırakılan ucu yanık mektupların yerini aldı cep telefon mesajı... İletişimde el yazısı kalktı ortadan; özenle kutularda saklanan mektupların devri geçti.Kısaldı yazıların ömrü de; ilişkilerinki gibi...Şimdi bir mani atışmasındaki gibi en kısasından meram anlatabilmek moda... O yüzden "Başparmak kuşağı" deniliyor onlara...***Lakin her teknolojik yenilik, kendi travmasını da birlikte getiriyor.Cep mesajı, çiftleri buluşturan bir köprü olduğu gibi, o köprüleri uçuran bir patlayıcı işlevi de görüyor. Lüzumsuz zamanda gelen ya da telefonun hafızasında saklanan "yabancı mesajlar", ilişkileri sarsıyor.Geçenlerde tanıdığım bir müzisyen, gece yarısı gelen saçma bir mesaj yüzünden, 3 yıllık sevgilisinden ayrıldığı için ağlamaklı haldeydi. Çaresizlikten celladına tutulan idam mahkûmları gibi, aşkını hançerleyen cep telefonundan mesajlar yollayarak affını istiyordu.Orta yaşlı bir kadın, ünlü bir şarkıcı olan eşinin ihanetini belgelemek için telefon şirketine başvurmuş ve mesaj kayıtlarını istemişti.İhanet literatürünün bildik kanıtlarının; yakada ruj lekesinin, tende yabancı kokusunun, kuytuda aşk mektubunun yerini alıyor cep mesajları...Aldatmanın belgesini sunuyor.***Peki o belgeye ulaşmak kolay mı?Ekrana yazdığınız aşk satırlarını, muhatabı dışında birileri saklıyor mu? Siz silseniz bile, o satırlar merkezdeki bir bilgisayarın hafızasında tutuluyor mu? İstenildiğinde çıkarılıp veriliyor mu? Cevap; hem evet, hem hayır.Türkiyede toplam 30 milyon cep telefonu abonesi var. Bunların hangi gün, saat kaçta, kime mesaj gönderdiklerinin kaydı merkezde tutuluyor.Tıpkı konuşma dökümleri gibi; arayan, aranan numara, tarih, saat biliniyor, ancak içerik bilinmiyor. Döküm ise ancak savcılık kararıyla alınabiliyor.Bu belgeleme işlemi, 1 Ocak 2000e kadar geriye gidiyor. Yani son 3 sene içindeki bütün mesajlaşma trafiğiniz, telefon şirketinde kayıtlı duruyor.***İşin polisiye yönünü geçip bir de psikolojik yönüne bakalım:Balıklı Rum Hastanesinden psikiyatr Özkan Pektaşla konuştum dün...Son zamanlarda muayenehanesine gelen "her sosyoekonomik gruptan" problemli çiftin çoğunlukla "cep telefonu mağdurları" olduğunu söyledi.Senaryo aşağı yukarı hep aynı: Koca, genelde eve gelince telefonunu kapatıyor. Bir gece açık unutuyor. Mesaj geliyor. Eşi açıyor. Ve işi çözüyor.Evli olmayan sevgililer arasında da sık yaşanan bir travma bu... Kuşkulanan sevgili, ne yapıp edip bir fatura dökümü ele geçiriyor ve kavga çıkıyor."Cep telefonu hayatımızın çok önemli ve çok tehlikeli bir aksesuarı oldu" diyor Özkan Pektaş: "Mesela dün, en tehlikeli gündü. Kaç mesaj, kaç ilişkide bir başkasının varlığını kanıtladı kim bilir?"Peki "cep telefonu travması" boşanmalara yol açıyor mu?"Hayır" diyor Pektaş:"İlginçtir. Çoğu zaman iş, boşanmaya kadar gitmiyor. Tabii aldatılan eşin intikama niyetlendiği akut bir safha yaşanıyor. Biz o safhada devreye giriyoruz. Bu safhayı atlattıktan sonra, evlilik eski evlilik olmuyorsa da, yeni bir dönem başlıyor eşler için... Birbirlerine daha özen gösterdikleri, daha sağlıklı bir ilişkiye yönelen nice çiftler gördüm."***Nasıl Kurban Bayramında yaralanmış acemi kasaplar hastanelere koşuyorsa, sevgililer gününde de kalbi kırılmış acemi çapkınlar psikiyatr muayenehanelerine koşuyor anlaşılan...Avucunuzun içinde nasıl bir el bombası taşıdığınızı anladınız mı şimdi? can.dundar@e-kolay.net Dün kaç milyon baş parmak, küçük metal tuşlar üzerindeki harfleri telaşla gagalayarak, hattın öbür ucundaki sevdalısına aşk mesajı yolladı acaba?