“Tarihi oturum“daki “Türklük” bahsinde MHP ile CHP’nin aynı çizgide buluştuğuna şahit olduk.
Bahçeli gibi Baykal da diyor ki:
“Milletin adı Türk milletidir. Türkiye’de yaşayan Kürt, Türk milletinin Kürdüdür.”
Kulağıma “kart kurt sesleri” geldi.
Bu ifade, yine dün Meclis’te Ahmet Türk’ün hatırlattığı, Baykal’ın da zımnen kınadığı Mahmut Esat Bozkurt’un “Türk, bu ülkenin tek sahibidir. Saf Türk olmayanların sadece hizmetçi olma hakkı vardır” demecine benzemiyor mu?
Ya Kürtler öyle hissetmiyorsa ne olacak?
“Kardeşlik” nasıl sağlanacak?
* * *
Son Meclis’te CHP Genel Başkanı’nın bakış açısını dinleyince ilk Meclis’teki CHP Genel Başkanı’nın bakış açısını hatırladım.
Tarih Mayıs 1920...
Yani Meclis’in açılmasından bir ay sonra...
Kastamonu mebusu Yusuf Kemal Bey ülkedeki sağlık meselesi üzerine konuşuyor.
Diyor ki:
“Türkleri korumak için önce sağlıklarını korumalıyız. Eğer Türklüğü bitiren hastalıkları bir an önce kaldırmazsak, ne yaparsak yapalım hepsi boştur.”
Sivas mebusu Emir Paşa alınıyor bu sözlerden...
Söz isteyip diyor ki;
“Sıhhatlerin korunması gereğinin yalnız Türklere hasredilmiş olmasına itiraz ediyorum. Biz burada Türklük namına toplanmadık. Bu vatanda yalnız Türkler değil, Çerkezler, Çeçenler, Kürtler, Lazlar ve daha birtakım İslam kabileleri vardır. Bunları dışarıda bırakacak, ayrılığa sebep olacak söz söylemeyelim.”
* * *
Tartışma alevlenince mebus sıralarında oturan Mustafa Kemal Paşa sinirlenip el kaldırıyor ve söz istiyor.
Kürsüye gelip şöyle diyor:
“Efendiler,
Burada kastedilen ve Yüksek Meclisinizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir, fakat hepsinden oluşan İslam unsurlarıdır. Binaenaleyh çıkarlarımız ortaktır. Bunun böyle bellenmesini ve yanlış anlaşılmalara meydan verilmemesini rica ederim.”
* * *
Aradan 90 yıl geçti.
İlk Meclis’teki bu çoğulcu yaklaşım, neden benimsenemiyor?
Israrlı “Türklük” vurgusunun, Kürtlere baskı dönemlerinin asimilasyon politikalarını hatırlattığı, etnik çağrışımlara yol açtığı, “Kürtlük” karşı-dalgasına zemin hazırladığı neden görülemiyor?
“Türklük” yerine “Türkiye yurttaşlığına” vurgu yapmanın, etnik köken yerine anayasal kimliği öne çıkarmanın ne sakıncası var?
Koca bir sorunlar dağı dururken, Meclis’in burada takılıp kalması, bu psikolojik engeli aşamaması acıklı değil mi?
* * *
Kim ne derse desin, 1920’den 2010’a, ilk Meclis’ten son Meclis’e kadar, Türkler ve Kürtler için değişmeyen gerçek şudur:
“Çıkarlarımız ortaktır!”