Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye siyasetinde, davul birinin omzundayken, tokmağı başkasının vurduğu formüller genellikle sorunlu olmuştur.
Hele "ikinci adam", "birinci"den "sahne çalmışösa, yani boynuz kulağı geçmişse iş, çoğunlukla karakolda son bulmuştur.
***
Atatürk - İnönü ilişkisi bunun ilk örneğidir.
Gazi Köşk’e çıkınca Başbakanlığı İnönü’ye "emanet" etmiş, lakin elini onun üzerinden hiç eksik etmemiştir.
İsmet Paşa uzun yıllar, kendi güvencesi saydığı bu eli, zamanla otoritesini kısıtlayan bir engel olarak görmeye başlamıştır.
Mesela 1937’de Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, İnönü’nün "İmzalama" dediği bir anlaşmayı, "lider" Atatürk’ün talimatıyla imzalamıştır.
Bakanlar, Başbakan’dan habersiz Çankaya’da fırçalanmıştır.
Benzer müdahaleler sıklaşınca İnönü tepkisini "Sofradan emirler alıyoruz" diyerek göstermiş ve işine son verilmiştir.
***
Bayar - Menderes ilişkisinde de benzer sancılara rastlanır.
1950’de Fuat Köprülü’nün başbakan olması beklenirken Cumhurbaşkanı Bayar, Adnan Menderes’e "Başvekilim siz olacaksınız" demiş, ola ki, ona daha kolay söz geçirebileceğini düşünmüştür. Lakin yıllarca uyumlu süren bu birliktelik zamanla çözülmüştür. Bayar, 27 Mayıs’a yaklaşılırken hükümetin olayların üzerine kararlılıkla gitmediğini hissedince ipleri bizzat ele almak istemiş, ancak geç kalmıştır.
Yakın tarihte benzer sahnelere Özal - Akbulut, Demirel - Çiller, Erbakan - Kutan ilişkisinde de rastladık. Her birinde "doğal lideröle "emanet"i teslim ettiği isim arasında sorunlar yaşandı ve sonuç - bazen lider için, bazen emanetçi için, çoğu zaman her ikisi için de - hüsran oldu.
***
Elbette bu ilişkilerin her biri farklı konjonktürlerin ürünüdür, o yüzden birbiriyle de, bugünle de mukayese edilemez.
Ancak son seçimin asıl galibi ve koltuğun gerçek sahibi olan Tayyip Erdoğan’ın devre dışı kaldığı bu tuhaf durumda, çoklarına ondan daha sempatik görünen Abdullah Gül’ün davulu omuzlaması, ister istemez, tarihte örnekleri bulunan "uyum sorunu"nu akla getirmektedir.
Erdoğan’ın ikide bir, hariçten davul tokmaklamak istemesi sorun yaratmayacak mıdır?
Hükümetin başarılı olması halinde hepten yıldızı parlayacak Gül, vakti gelince emaneti gerçek sahibine iade etmekte zorlanmayacak mıdır?
Hükümet başarısız olursa Erdoğan, "Bana vermediniz de ondan" deyip faturadan kurtulmayacak mıdır?
***
Bütün "kardeşlik" görüntüsüne rağmen, ilk günden "Ben emanetçi olmam" diyerek kişiliğini ortaya koyan Gül ile "Başbakanlık bir koordinasyon makamıdır" diyerek koltuğu - kendine - yontan Erdoğan arasında muhtemel bir otorite çatışmasının ipuçları görünüyor.
Siyasette, yine "Bir Türkiye klasiği"yle karşı karşıyayız.
Yasakçı kafanın ürünü olan bu "lider ayrı - başbakan ayrı" tuhaflığını aşabilmek için, hem davulu taşıyana, hem tokmağı sallayana görev düşüyor.
Lider, daha az ortada görünmeyi kabullenecek.
Başbakan da, bir yandan işleri, öte yandan lideri idare edecek.
Zor iş...
Herkese kolay gelsin!