Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ada Hafta sonları, Hyde Park'ın bu köşesinde bir demokrasi panayırı kurulur. Sandalyesini kapan, üstüne çıkıp dilediği konuda özgürce konuşur; yetkililere verip veriştirir, çevresini saranların sataşmalarına cevap yetiştirir. Burası, İngiliz demokrasisinin soluk alıp verdiği bir açık hava meclisi, bir hürriyet köşesidir.80'li yıllarda her pazar gidip merakla tartışmaları izlediğim Speakers' Corner'a bu pazar yeniden gittim.Ve "din savaşları"nın "köşe"ye egemen olduğunu gördüm.Ne Irak işgali tartışılıyor ne hükümet çekiştiriliyordu. Bir köşedeki Faslı, şeriat hukukunun nimetlerini anlatıyordu. Karşı köşede İsrail bayrağı açmış bir Yahudi Tevrat'tan satırlar okuyordu. Az ötede yaşlı bir kadın Hıristiyanlığı methediyordu.Tablonun özeti, yaşlı kadının bir cümlesindeydi:"Siyaset bitti! Artık din konuşacak."Gerçekten de öyle...Sadece İngiltere de değil, çoğu Batı ülkesi yıllardır övünçle uyguladığı "çokkültürlülük" politikasından 11 Eylül sonrası vazgeçmeye başladı.Yerine ne koyacaklarını, bunca farklı inançtan göçmenle nasıl bir nizam kuracaklarını bilemez haldeler.İşin ilginç yanı, bu tartışmayı, siyasilerden çok, din adamları sürüklüyor bugünlerde...Dünkü yazımda İngiltere'deki peçe tartışması konusunda Canterbury Başpiskoposu Rowan Williams'ın "Hükümet dini semboller konusunda karar vermemeli. Bunu Çin denedi, başarısız oldu" dediğine değinmiştim.Williams büyük yankı yapan bu demecinden sonra BBC'ye konuştu. Bu kez de İngiliz hukuk sisteminin çok inançlı toplum talepleri için yeterli olup olmadığının tartışılmasını istedi. İngiltere'nin bazı yurttaşlarının kendilerini İngiliz hukuk sistemine bağlı hissetmedikleri gerçeğiyle yüz yüze gelmesi gerektiğini söyledi. Williams'a göre, Müslümanlar "kültüre bağlılık"la "devlete bağlılık" gibi iki keskin alternatif arasında seçime zorlanmamalıydı.Asıl fırtına koparan cümlesi şu oldu:"Müslümanların toplumun bir parçası olmaları için Şeriat kanunlarının kabulü kaçınılmazdır."Williams, Müslümanlara evlilik ve mali meselelerde mevcut hukuk sistemi veya şeriat yasalarını seçebilme hakkı tanınmasını talep ediyor, adını koymasa da "çokhukuklu" bir sistem öneriyordu. Speakers' Corner, ("Hatipler Köşesi") Londra'nın simgelerinden biridir. Tabii kıyamet koptu. Williams'a istifa çağrıları yağdı. Nihayet önceki gün İngiltere'nin önde gelen dini liderleri ateş püskürdüler. Hedefleri Williams olduğu kadar, şeriat yasaları ve çokkültürlülük politikalarıydı.Willams'ın selefi Lord Carey bu çıkışı "felaket" diye yorumladı: "Toplumu bölücü, İngiltere'nin kültürünü ve değerlerini yıkıcı" ifadelerini kullandı."Şeriat hukuku İngiliz kültürüyle çatışır. Bu ülkenin, çok acılara mal olan bir demokrasi ve hukuk mücadelesi sonunda kazanılmış yasalarında ayrıcalık olamaz" dedi. Bu tür açıklamaların İngiltere'nin İslami kurallarla yönetilen bir ülke olmasını isteyenleri cesaretlendireceğini ve yeni taleplerle ortaya çıkmalarına yol açacağını söyledi.İngiliz Katolik Kilisesi'nin lideri Kardinal Murphy-O'Connor ise hükümetin çokkültürlülük politikasının toplumu bir arada tutan birliktelik duygusunu yok ettiğini söyledi ve "Göçmenler bu ülkenin yasalarına uymak zorundalar" dedi.Din başroldeSiyaset bitti; artık din konuşuyor.Nereye gitseniz gündem aynı...Dünyanın tadı kaçtı vesselam! can.dundar@e-kolay.net "Yıkıcı! Bölücü!"