Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Önceki gün Meclis'te, TOBB zirvesinde, meydanlarda "Başbakan istifa" seslerinin yükseldiği saatlerde Ecevit, bu sesleri duymayacağı bir yerde, Or -An'daki evindeydi.
Dışarıda kriz, başıboş bir yangın gibi sokağa dökülürken o, uzun süredir fırsat bulamadığı bir şeyi yaptı:
Öğleye kadar evinde kaldı.
Penceresinden ODTÜ'nün çam ormanını ve gölü gören bu huzurlu apartman dairesi, bunalım anlarında hep Ecevitler'in sığınağı olmuştur.
Bülent Bey, dış dünyanın ruhunda yol açtığı tahribatı o sığınağın duvarlarını boydan boya kaplayan kütüphanesinde onarmıştır.

* * *

Geçen yıl aşağı yukarı bu zamanlar yine bir kriz döneminde Ecevit'le Hindistan gezisindeydik.
Gezi öncesi "Ecevit'in hayatında Hint felsefesinin rolü" konulu bir yazı dizisi hazırlamıştım. Vardığım sonuç şuydu:
Hinduizmle 15 yaşında tanışan Ecevit, sonraki 60 yıl boyunca yaşamının tüm kavşaklarında, her karar anında Hint klasiklerine, özellikle de Tagore'dan kendisinin çevirdiği "Gitanjali"ye başvurmuş; orada huzur bulmuş, güven tazelemiş, feyz almıştı.
Dizi yayımlandıktan sonra Başbakan'ın acilen benimle görüşmek istediğini haber aldım.
Yeni Delhi'de kaldığı Taç Otel'in restoranında buluştuk.
"Diziyi hayretle okuduğunu" söyledi. Hayret etme nedeni, kendi iç dünyasına izinsiz yaptığım bu yolculuğun bulgularındaki isabetti.
"Psikoloji tahsil edip etmediğimi" sordu.
"Hayır" dedim.
"Ama bir araştırmacı gazetecinin ötesinde, bir psikolog gibi yazmışsınız" dedi.

* * *

O geziden beri, Ecevit'i daha yakından tanıdığımı düşünüyorum.
Önceki gün öğleye kadar evinden çıkmadığını öğrenince yeni bir krizde yine bir muhasebeye oturmuş olabileceği ihtimali geldi aklıma...
Tıpkı 12 Mart'ta İnönü'ye karşı aday olurken, 1974'te Kıbrıs'a müdahale ederken, 12 Eylül'de CHP liderliğinden çekilirken olduğu gibi...
Önceki gün de sağlığı dillerde gezerken ve istifası istenirken yine Tagore'un, Bengalce mısralarla Tanrı'yla sohbet ettiği Gitanjali'yi okumuş olmalıydı; özellikle de 37. bölümü:
"Öyle sanıyordum ki, iktidarımın son sınırında seyahatim nihayete ermişti. Önümdeki yol kapanmış, azığım tükenmiş ve sessiz karanlıkta yerleşmek zamanı gelmişti".
Bunlar, "yolun sonunu" bildiren satırlar...
Lakin burada bitmiyor. Hemen ardında hayati bir cümle daha var:
"Ama anlıyorum ki (Tanrım), sen bende hiçbir son beklentisinde değilsin".

* * *

Önceki gün, "Ecevit istifa eder mi" diye soran dostlarıma "Asla" demiş ve iddiaya girmiştim.
Güvencem Tagore'du.
Dün grupta, istifasını isteyenlere meydan okuyan Ecevit, Tagore'un dilinden konuşuyordu.
Artık 75'i aştığından ve sağlığının bozulduğundan söz edenlere küçük bir hatırlatma yapayım:
Siyasetteki "gurusu" İnönü tam 87 yaşında veda etmişti partisine...
Ecevit'te bir "son beklentisi"nde olanlar, bu olasılığı da dikkate alarak plan yapsınlar.