Siyasi hayatımızın iplerinin, karanlık bir gücün elinde olduğuna inanan komplo teorisyenlerindenseniz elimde tam sizlik bir senaryo var.
Adı: "Harakiri".
Yazarını siz bulun; ben sadece senaryonun mantığına dair ipuçları vereceğim:
Senaristin özelliği, "oyuncuların tümünü kendi silahıyla vurdurması..."
Örnek:
Siyasi koşullar Apo’nun asılmamasını gerektiriyor.
Bunun doğuracağı toplumsal tepkinin sözcüsü kim?
MHP mi?
Bu iş bizzat MHP’nin ortak olduğu iktidara yaptırılıyor.
İsrail’le askeri işbirliği anlaşması yapılacak.
En büyük tepkiyi kim gösterir?
Erbakan mı?
Anlaşma bizzat ona imzalattırılıyor.
Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına koşulsuz dönmesi şart.
Kim itiraz edebilir?
Askerler mi?
Bu konudaki Türk vetosu 12 Eylül’de bizzat askerlerce kaldırılıyor.
Kıbrıs’ta Türkiye’den taviz istenecek.
En büyük hassasiyeti kim gösterir?
"Kıbrıs fatihi" Ecevit mi?
Tavizler bizzat ona dayatılıyor.
Yükselen muhalefet yargısız infazlarla çökertilecek.
En duyarlı kesim hangisi?
Sosyal demokratlar mı?
En çok yargısız infaz onların ortak olduğu iktidarda yapılıyor.
***
Bir taşla üç kuş:
Hem "iş", tereyağından kıl çeker gibi hallediliyor.
Hem, muhalefette olsa yeri göğü inletecek kesimler, hükümette tepkiyi yatıştırma işlevi görüyor.
İşi bitince de, zaten tabanın desteğini yitirdikleri için, tarihin çöp sepetine atılıyor.
"Karmaşık siyasal hayat bu kadar basit bir denkleme indirgenemez" diyeceksiniz; haklısınız.
Ama içimdeki "komplo teorisyeni" söz dinlemiyor.
"Senarist"in yazım tarzına artık aşina olduğu için "son senaryo"dan tüyolar fısıldıyor kulağıma:
"AB işi tamam. Sırada ağır bir ekonomik paket ve bunun getireceği toplumsal sıkıntılar var.
Uygulandığı ülkelerde sokakta isyanı ateşleyen bu politikaların en çetin muhalifi kimler olabilir?
Solcular mı?
Bu ekonomik programı onlara uygulatmak gerekiyor."
Ufukta "sol"un iktidarı gözüküyor.
***
Sayın İnönü, Sayın Ecevit, Sayın Cem, Sayın Baykal, Sayın Karayalçın, Sayın Uras, Sayın Pişkinsüt...
Ve bunca "sayınödan, tek bir "sayın" çıkarmaya çalışan Sayın Derviş...
Göstere göstere gelen bir kasırga var:
İslami duyarlılıkları yüksek bir taban hareketi ile ordunun yenilenen komuta kademesi aynı anda siyasal hayatın sahnesine çıktı.
Daha önce sancılı bir örneğini yaşadığımız ve sonu 28 Şubat’la biten talihsiz kapışmanın tekrarlanmaması için bir neden ve önlem gözükmüyor.
Bu gerilimi yeniden yaşamak istemeyen, sol maske altında yürütülecek sağcı politikalara yüz vermeyen ve artık ufalanıp örselenmekten "illallah" diyen kitleler sizden "harakiri senaryoları"nı bozmanızı ve bir araya gelip "aklın yolu"nu bulmanızı bekliyor.
Tek başınıza altında zıplayıp durduğunuz barajı ancak ittifakla aşabileceğinizi, o enerjiyle bu ülkenin yarınını kurabileceğinizi nasıl göremezsiniz?
Önümüzde sadece 3 ay var ve sorumluluk tamamen sizde:
Ya tek tek cüceleşeceksiniz; ya da birlikte devleşecek!..