Pilede bir tezgâhtar kız var.1 aydır sevgilisinden mektup bekliyor; gelmiyor.Yazmış oysa; biliyor. Ama Pileli Türk kız "duvarın ardında", Rum kesiminde yaşıyor. Sevdiği oğlan ise Türkiyede...Türkiyeden Pileye mektup girmesi yasak. Mektup İngiltereye gidecek. Oradan Pileye gönderilecek.Pile, Larnakanın kuzeyinde Türklerle Rumların -BM denetim ve gözetiminde- bir arada yaşadığı tek yerleşim... Tampon bölgede özel bir statüyle kurulmuş. Dünyada bir örneğini bulmak zor:Köyde 450 Türk, 1000 de Rum var. Pilede belki de gelecekte kurulacak Kıbrısın küçük bir modeli var. Adadaki tek örnek olan bu köyde Türkler ve Rumlar, ayrı muhtara ve ayrı hukuki kurallara bağlı olarak birlikte yaşıyorlar Köy meydanındaki Türk kahvesine oturduğunuzda doğuda İngiliz üssüne bağlı İngiliz askerlerini görüyorsunuz.Güneyde Rum askerleri var, kuzeyde Türk askerleri...İç güvenliği ise Slovak askeri ile İrlanda ve Avustralyalı polisler sağlıyor.Belki de çözüm sonrası Kıbrısta kurulacak yeni hayatın modeli bu köy...Pileli Rumlar Rum muhtara, Türkler Türk muhtara bağlı. İki toplum için farklı hukuk kuralları geçerli. Her ikisinin de kendi okulları, ibadethaneleri, lokantaları var. Köyün girişinde "Okul" tabelası üç dilde yazılmış: Türkçe, İngilizce, Rumca... Az ilerde "Pile Türk İlkokulu" tabelasının altında Atatürk büstü ve "Ne mutlu Türküm diyene" yazısı var. Bakkala para verirken "Ne verseniz olur" diyor tezgâhtaki kız, "Lira da geçerli Pound da..." Yeni hayatın modeli Köyde Türklerle Rumlar arasında hiçbir ciddi sorun yaşanmamış. Bunda, birlikte yaşama geleneği kadar, iki taraf askerinin bir seslenme mesafesinde durmasının da payı olsa gerek... Geçmişteki katliamlar hatırlanırsa garantörün bayrağı, barışın da garantisi...Pile Türk kahvehanesinde muhtar Ahmet Sakallının da katıldığı bir sohbette tartıştığımız Türkler bu gözleme katılıyorlar, ama "Bu kadar askere gerek var mı"da anlaşamıyorlar.Çözüm yanlılarından Nejdet Ermetal "Adada ne kadar çok asker olursa ekonomi o kadar dibe gidiyor" diyor: "1960ta 650 askeri vardı Türkiyenin. Şimdi 50-60 bin askerin manası ne? Bin asker neye yetmiyor?" Ahmet Mehmet, Türkiyenin "Çözüme varız" açıklamasıyla masadan kaçan taraf olmaktan kurtulduğunu söylüyor ve "Türkiye nihayet öf dedi de işler hızlandı" diyor. Bin asker neye yetmiyor? Denktaşa çözümü geciktirdiği için öfkeliler; Türkiyenin Denktaşı çözüme zorlayan tavrından ise umutlu..."Denktaş gelin nazı yapıyor" diyor Ermetal, "Hem ağlarım hem giderim diyor. Türkiye Bir kuruş vermem artık dese ne yapacak? Türkiyeye karşı mı çıkacak?"Denktaşa çok yüklenilince tek tük itirazlar yükseliyor. Yaşlıdan biri "Denktaş kurtarmadı mı seni Yunanın elinden" diye soracak oluyor, ama sesi cılız çıkıyor. Çözüm tutkusu, Adanın her yerinde ağır basıyor. 1 Mayısta Kıbrıs Rum kesimiyle birlikte ABye ilk girecek Türkler, Pileliler olacak. Yine de bütün Kıbrısın elele Avrupalı olmasını istiyorlar. "Mayısa kadar anlaşma olur, teferruat sonra belirlenir. Biz de Rumlarla ABye gireriz. Rumu Avrupaya tek göndermeyiz" diyorlar. Aksini düşünmek bile istemiyorlar: "O zaman KKTC için de, Türkiye için de biter iş. Dönüşü de yoktur". Peki ne olur...? Herkesin aklına gelen ilk şey: Güneye akın... Duvarı delebilecek bir akın... Güneye akın riski Şimdiden 10 binlerce KKTCli Rum kimliği aldı.Pileli Ahmet Mehmet, Rumlardan aldığı kimliğini çıkarıp gösterirken "Bu, Rum değil, Kıbrıs kimliğidir" diyor. Kimliğin üzerinde Türkçe olarak "Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği" yazıyor."1960 anlaşmalarının bize sağladığı meşru bir kimlik bu... Anlaşma olsa bu kimliği biz verecektik. Denktaş anlaşmıyor, Rumdan alıyoruz". Kıbrıs parasında da iki dil kullanılıyor. Üstte Rumca, altta Türkçe "Kıbrıs Merkez Bankası" yazıyor. Ama Rum kesiminde bir Pound, yaklaşık 2 dolar değerinde... KKTC ise Türk Lirası kullanıyor.Pileliler tamponda yaşadıkları için hemen 100 metre ötedeki KKTC Türklerinden çok daha iyi durumdalar. İşsizlik yok. KKTCden günde ortalama 1200 kişi Beyarmudundan günübirlik Pileye geçip burada çalışıyor. Haftada 100-150 Pound (200-300 dolar) kazanıyorlar. Bu, Kuzeydeki Türkler için çok iyi para. Kuzeyde okuyan bir genç, ayda 500 milyon lira kira veriyor.Hemen hatırlatalım ki, Rum kesiminde adam başına düşen milli gelir yaklaşık 20 bin dolar; Türk kesiminde 4 bin dolar... Son duvar da yıkılıp çözüm sağlanırsa, Doğu-Batı Almanya örneğinde olduğu gibi iki kesimin eşitlenmesi için 10-15 yıl gerekeceği tahmin ediliyor. Kimlik krizi yaşanıyor Esther ve Gabriel Elia, Pileli bir çift. Esther 65 yaşında bir Alman. Eşi ise muhasebecilikten emekli bir Rum... 40 yıl Londrada yaşadıktan sonra Pileye yerleşmişler. Köylerini seviyorlar. Türkiyeden geldiğimizi öğrenince büyük bir misafirperverlikle nefis bir bahçe içindeki evlerini açıyorlar.Gabriel, "Ben okulda Türk arkadaşlarla birlikte okudum. Köyümüzde 500 Türk vardı ve aramızda hiçbir sorun yoktu" diyor. Esther gülümseyerek ekliyor: "İngilizler geldi, dostluk bozuldu". Çoğu Kıbrıslının ortak duygusu bu... "Kıbrısı büyük güçler bozdu". Çözümü de, büyük güçlerin adadan elini çekmesinde ve Kıbrısı Kıbrıslılara bırakmasında görüyorlar. İngilizler geldi, böyle oldu Kıbrısta geçirdiğim bayramın ardından edindiğim izlenim şu: Adada bıçak kemiğe dayanmış. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, kötü anıları tarihe gömüp, Yunanistan ve Türkiyenin garantörlüğü altında, eskisi gibi aynı adayı dostça paylaşan iki halk olarak yaşama kararlılığında. Çözümsüzlükten bıkmışlar. Artık delik deşik olmuş 30 yıllık son duvar, yıkılmanın eşiğinde. Yemeğiyle, müziğiyle birbirine tıpatıp benzeyen bu iki halk, çözümü hevesle bekliyor. New Yorkta bugün başlayacak müzakereler ne getirir bilmem, ama görüşmeye gidenlere adadan yeni dönmüş bir gazeteci olarak şu izlenimi aktarmak isterim ki, çözümü engellerlerse Ada halkını zor tutarlar. can.dundar@e-kolay.net Çözmezseniz çözerler!