Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yıllar önce Cumhuriyet'ten Oral Çalışlar, PKK'Abdullah Öcalan'a eşcinselliği sormuş ve şu yanıtı almıştı:
"O bir hastalıktır. Doğada, hayvanlar ve bitkiler aleminde böyle olaylar çok azdır. Ahlaki tedbirler alınıp bu tercih sınırlandırılmalıdır".
Geçen hafta Hürriyet'ten Gülden Aydın MHP'li Mehmet Gül'e eşcinselliği sordu ve şu yanıtı aldı:
"Eşcinselliğin sapıklıkla ilgisi vardır. İnsan tabiatına aykırıdır. Türklükte de, Müslümanlıkta da eşcinsellik yoktur. Tedavisi gerekir".
Acaba "heteroseksistler" için de şöyle bir genelleme yapılabilir mi?
"Otoriter eğimlilerde homofobi (eşcinsel alerjisi) yaygındır".
* * *
Tarkan'
ın mevcut görüntüsüyle gençlere kötü örnek olduğunu söyleyen Gül, iyi ki milattan önce yaşamamış; yoksa Atinalı eşcinsel filozof Sokrates'i de öğrencisi Platon'a kötü örnek olduğu gerekçesiyle yola getirmeye kalkar ve kendi dayandığı sağcı düşünüşü, felsefi dayanaklarından yoksun bırakırdı.
Komutan olsa, sırf erkeklerden hoşlanıyor diye Büyük İskender üzerine seferler düzenler, fetihleri engelleyerek insanlığın rotasını değiştirirdi.
Allah muhafaza, Rönesans devrinde yaşasa Michelangelo, "Davud" heykelini yapamazdı, Leonardo da "Mona Lisa" tablosunu...
Shakespeare'i homoseksüel diye linç ettirmiş olacağından edebiyat tarihinde "Kral Lear" diye bir başyapıt da olamazdı.
Gül, 19. yüzyılda yaşasa Oscar Wilde'ı eşcinsel ilişkiden yargılayan jüride yer alırdı hiç kuşkusuz...
Andre Gide'i hem erkekleri seviyor, hem de Marksist diye iki kez astırır, Marcel Proust'u bir erkek genelevi kurma fikrinden dolayı meydanda yaktırırdı.
Muhtemelen lezbiyen ihbarıyla Florence Nightingale'i şifa dağıttığı hastaneden kovdurur, Virginia Woolf'u intihar için seçtiği Ouse Nehri'nde boğdururdu.
Düşünsenize, insanlık tarihine Gül gibiler hükmediyor olsa Tchaikovsky "Pathetic Senfoni"yi, Foucault "Deliliğin Tarihi"ni yazamayacaktı.
Pasolini "Sodom'un 120 Günü"nü çekemeyecek; Rock Hudson "Dev"de, Marlene Dietrich "Sarışın Venüs"te oynayamayacaktı.
Kortlarda Martina Navratilova'yı, sahnelerde Rudolf Nureyev'i izleyemeyecek, Freddie Mercuri'yi dinleyemeyecektik.
Gül'ün inançlarını zedelememek için Türklerin ve Müslümanların mahrem tarihine, "Bahname"lerdeki "civan" tasvirlerine, "Dellakname"lerdeki hamam sefalarına, saraydaki "sakal besteleri"ne girmiyorum bile...
Türk gençlerine kötü örnek olmasından korksak, "Ey tanrısal Şems, senden gebe kalmış gönlüm" diye mısra döktüren Mevlana'yı nasıl okullarda okuturduk?
* * *
İtiraf edeyim ki, ben Tarkan'ın kliplerinde zararlı bir "sapma" görmüyorum, ama mesela Che şapkasıyla kurt işareti yapanlarda ya da TV yayınında parlattığı bakana program arasında küfredenlerde ciddi sapmalar müşahede ediyorum ve bunların gençlere çok kötü örnek olduğunu düşünüyorum.
Neyse ki, insanlık uzun mücadeleler sonucu farklı cinsel tercih ve davranışları lanetlemekten vazgeçti ve tepkiler, insanları cinsel farklılığından dolayı yargılayan otoriter norm koyuculara döndü.
Öyle olmayıp da Gül gibiler kazansa, dünya pek pirüpak ve külliyen heteroseksüel bir diyar olacaktı kuşkusuz, ama emin olun aynı zamanda çok sıkıcı ve kavruk bir gezegen olarak tarihe geçecekti. Hepimiz tam anlamıyla "Gül gibi" yaşayıp gidiyor olacaktık.
Neyse ki tarihte sadece Gül gibiler değil, Tarkan gibiler de var oldu ve insanlık onlar sayesinde, farklılığın zenginliğini ve yaratıcılığını keşfedebildi.
Belki de o yüzden - ve ne mutlu ki - bugün dünyada Türkiye denince akla Mehmet Gül değil Tarkan geliyor.