Yeni televizyon programımız “Canlı Gaste”nin haber toplantısındaydık önceki gün...
Cumhurbaşkanı Gül, Tahran yolunda Obama ile dünyada yeni bir çağ açılacağını müjdelemişti.
Gündemin ikinci maddesi ise, TÜBİTAK’ın 200 yıl önce doğan Darwin’i sansürlemesiydi.
Canlı Gaste’nin editörlerinden Ayşegül Akın, iki haberi birleştirecek bir manşet önerdi:
“Hangi çağ?”
Gireceğimiz yeni çağ, çoktan bittiğini sandığımız “Ortaçağ” olabilir miydi?
NTV’de Canlı Gaste, Ayşegül’ün önerdiği manşetle çıktı.
* * *
Türkiye’nin o günkü gündeminden birkaç başlık versem manşetin anlamı daha iyi anlaşılır.
Bir gece önce ünlü kadın şarkıcılar “Güldünya şarkıları konseri” düzenlemişti.
Güldünya bir töre cinayeti kurbanı...
Bitlis’te amcaoğlunun tecavüzüne uğrayarak hamile kalmış, başına gelecekleri bildiğinden İstanbul’a kaçmıştı.
İki erkek kardeşi, onu İstanbul’da bulup yol ortasında kurşunlamışlardı. Ama ölmedi Güldünya... Hastaneye kaldırıldı. Kardeşleri, peşini bırakmadılar. Hastaneye girip canını aldılar Güldünya’nın...
* * *
Dün gece yine sanatçıların girişimiyle bir destek konseri daha vardı İstanbul’da...
Bu kez konu, kot taşlamacılığına bağlı ortaya çıkan ölümcül “slikozis” hastalığıydı. Hastalık, kumla kot beyazlatma atölyelerinde kölelik koşullarında çalıştırılan işçilerde ortaya çıkıyordu. Türkiye’nin tıp tarihine bir katkısıydı bu...
Bütün uyarılara rağmen, ünlü kot markaları konuyla ilgilenmemişti. Hastalık, genç işçileri öldürüyordu. Sanatçılar konuya dikkat çekmek için bu dayanışma konserini organize etmişti.
* * *
Gündemin bir başka önemli başlığı, Güneydoğu’daki “ölüm kuyuları” idi...
Savcılık, bunca yıl Fırat’ın doğusunda “faili meçhul” kalmış cinayetlerde öldürülenleri arıyordu asit kuyularında...
İlk aramada kemikler ve elbise parçaları bulunmuştu.
Ergenekon’un Cizre’deki, Şırnak’taki kurbanlarının izini, Kanada’daki bir itirafçı ele vermişti.
Gömülü silahlardan sonra o silahlarla yargısız infaz edilenlerin kalıntıları da ortaya çıkmaya başlamıştı.
* * *
Ve Darwin...
2005 sonunda 700 akademisyen, Türk eğitim sisteminde Darwin’in evrim teorisinin, yerini yavaş yavaş yaratılış tezlerine bırakmakta olduğuna dikkat çekmek için bir bildiri yayımlamışlar, bu da İslamcı sitelerde “700 maymundan YÖK’e dilekçe” başlığıyla yer almıştı. Okulda evrim teorisi öğreten öğretmenlere ceza verilmiş, Darwinist filozofların internet siteleri kapatılmıştı.
TÜBİTAK dergisinin Darwin kapağının sansürlenmesi, bu anlayışın devletteki hâkimiyetini kanıtladı.
* * *
Bir ülke düşünün ki, ölüm kuyularında faili meçhul kurbanların kemikleri aranıyor.
Kölelik koşullarında çalıştırılan kot taşlama işçileri göz göre göre ölüyor.
Tecavüze uğramış kızlar, töre baskısıyla kardeşlerince öldürülüyor.
İnanç baskısıyla devletin bilim dergisi sansürleniyor.
Ve bunların hepsi bir gün içinde yaşanıyor.
O ülkenin Cumhurbaşkanı “Yeni bir çağ başlıyor” dediğinde, o ülkenin gazetesine “Hangi çağ?” manşeti yakışmaz mı?