Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bayram gibi bir bayram...İçimi bayram yerine çeviren bir bayram...Yaşlı bir çınarın yorgun gölgesinde toplandık bütün aile, çınar devrilmeden önce belki de son kez...Büyüklerin elinden öptük, küçüklerin gözlerinden...Sofrada eski günlerdeki gibi kurban eti, bayram sohbeti ve hatıralar vardı; hüzün ve kahkaha baharatıyla...Harçlık almaya alışkın ellerimizle harçlık verdik ufaklıklara...***Bu aralar kapıda bir güvercin peydahlandı."Aman kuşlardan uzak durun" diye feryat eden gazetelerle birlikte geliyor her sabah...Kahve beyaz kanatlarıyla o gazetelerin hemen yanı başına konuyor, gazetelerdekinden farklı haberler getiriyor."Birkaç arkadaş hasta oldu diye hepimize yüz çevirmeniz, torbalarca yakıp kül etmeniz reva mıdır" bakışıyla gugukluyor."Güver abi"yi yemliyoruz sabahları; bulaşmamaya çalışan bir özen, ama cümle kanatlı soyuna düşman olmaya kıyamayan bir sevgiyle...***Mahalleden bir bayram sahnesi daha:Arabanın aküsü bozuldu. Tamirciye koştuk. Bayram günü; ama Nihat ustanın evi, tamirhanenin yan kapısı...Çaldık kapıyı... Bayram seyran demedi imdada koştu.İki dakikada halletti işi...Sohbet faslına geçince kendi güvercinlerinden bahsetti. Bizimkine bir eş verebileceğini söyledi. Baharda çocuğunun sünnetine kirvelik teklif etti.Kalkarken elimi cebime attığımda "Sakın ha" diye öfkelendi; "Aramıza maddiyat girmesin".Üç gün bu lafı düşündüm. ***Ve nihayet pazar günü, doğduğum mahallede, birlikte büyüdüğüm sokak arkadaşlarımla buluştum.Geçen yaz "Becerebilirsem çocukluğumun Marmara Spor'undan hayatta kalanları, eski arsada buluşturacağım" diye yazmıştım.O yazıdan sonra eski bir filmin perdesinden kopup gelir gibi çıktılar ortaya birer birer...Ellerinde siyah beyaz fotoğraflar, hâlâ gururla ışıldayan kupalar, ağarmış ya da seyrelmiş saçlarla...O fotoğraflardaki yeniyetmeler oluverdik birden... sepya rengi bir mazinin bereketli bahçelerinde gezindik.Televizyonu ilk kez gördüğümüz misafirhanenin penceresinden baktık yeniden... Yüksek duvarlar atlayıp, ha bire maç yaptığımız arsalarda, ilk dayağı tattığımız tenhalarda, bir an önce kendimizi bulmaya can attığımız sokaklarda dolaştık. Sofra kurup el değmemiş anıların kapağını açtık.Çocukça tutulduğumuz aşkları, kanlı bir kavgada yitirdiğimiz dostları andık:Adil, peşinden Uzakdoğu'ya gittiği mektup arkadaşıyla evlenmiş miydi acaba? Şadiye hâlâ öyle şarkılar söylüyor muydu? Jale yine öyle güzel miydi? Sacit vurulmasa aramızda olur muydu?***Dedim ya, bu bayram, eski bayramların yıllanmayan kokusu sindi üstüme...İçim bayram yerine döndü.Arkadaşlara okumaya söz verdiğim Ümit Yaşar şiiri, sedasız içimde büyüdü:"Farzet ki doğup büyüdüğün yerdesin / caddeler aşina, insanlar tanıdık / velhasıl yine o eski günlerdesin." can.dundar@e-kolay.net "Eski model" bir bayram yaşadım bu bayram...