Mitra Farahani'nin belgeselinin konusu bu...Farahani 30 yaşında bir Tahranlı..."Zohre ile Manouchehr" belgeselini İran'da çekmiş, Paris'te tamamlamış.Film geçen aralıkta, Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması'nda yarıştı. Ben de 6 ülkenin belgeselcilerini buluşturan jürideydim.Filmi izleyince çarpıldık. Farahani, kamerasını evlere sokmuş ve bu kapalı dünyanın, baskıya nasıl direndiğini saptamıştı.Konuştuğu kızlardan biri, sevgilisiyle nasıl "muta nikâhı" kıyarak birlikte olabildiklerini anlatıyordu.İranlı bir fahişe, evli müşterisinin evinde sevişirken ev sahibesine yakalandıklarında nasıl kurtulduğunu... Bir jinekolog, kürtaj olan kız sayısının nasıl günden güne arttığını...Bütün bunlar, onlara hayatı yasaklayan mollaların "Kadının toplumdaki yeri"ne dair nasihatleriyle paralel veriliyor, bastırılan hayatla, yaşanan arasındaki çelişki ortaya seriliyordu.***Son zamanlarda nereye gitsek İranlı kadınların yapıtları çıkıyor karşımıza...En son Venedik Bienali'nde de en etkileyici çalışmalardan biri, İranlı bir kadının imzasını taşıyor ve sistemin kadını ezmesini belgeliyordu.2003 Nobel Barış Ödülü, kadın hakları savunucusu Şirin Ebadi'ye verildi.İranlı kadın kendini köleliğe mahkûm etmeye çalışan zihniyete karşı hayata asılıyor. Bunu, Türkiye'ye tatile gelen İranlı kadınlarda da görüyoruz. Giysilerinde, tavırlarında hep değişim tutkusu okunuyor.***İran'daki son seçime Batılı gözlüklerle bakarak "Kara çarşafın zaferi" başlığı atmak, olup biteni açıklamaya yetmiyor.Reformcuların alınmadığı seçime katılımın yüzde 47'de kalmasının hiç anlamı yok mu?Yeni Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın Tahran Belediye Başkanlığı döneminde kadınlarla erkekleri ayrı asansörlere bindirmiş olması, "İran, İslam devrimi günlerine dönüyor" demeye yeter mi?İran parlamentosunda 14 kadın var. Biri çarşaf giymeyi reddediyor.İran bürokratlarının üçte biri kadın...Üniversite sınavını kazananların yüzde 62'si kız öğrenciler...Dolmuşta, sinemada, kampüste kadın-erkek yan yana artık...Yeni cumhurbaşkanı bile çocuklarının internet tutkusu nedeniyle evine gelen telefon faturalarından yakınıyor.Bu süreci geri çevirmek mümkün mü?***İpek ve Oral Çalışlar, "İran-Bir Erkek Diktatörlüğü" kitabında (Gendaş-2004, s.49) savaşla örtünme arasında ilginç bir bağ saptıyor.Kitaba göre -ve sanılanın aksine-, İran kadını İslami rejim gelince hemen örtünmedi. Humeyni "Örtünün" dediğinde 50 bin kadın protesto yürüyüşü yaptı ve başı açık dolaştı. Örtünmeyi kışkırtan, İran-Irak savaşı, şehitlik ideolojisi ve yas geleneği oldu. Sonra da yasaklar art arda yağdı. Baskı son dönemde gevşemiş, kadınlar yasakları delmişti. Gidişat böyle iken seçimi neden muhafazakârlar kazandı? Aynı bağı kuralım:Bunda Bush'un Tahran'ı hedef göstererek savaş boyaları sürünmesinin rolü yok mu?Amerika köşeye sıkıştırdıkça İran savunma refleksiyle içe kapanıyor. Savaş psikolojisi, radikallere güç veriyor.Büyük Ortadoğu Projesi, dışarıdan demokrasi getirmek şöyle dursun, ülkelerin iç dinamiğiyle gelişen reform sürecini de baltalıyor.Birbirini şeytan gören iki şeytan, birbirini besleyip var ediyor.Kadınlar bu iki şeytanın elinden kurtulabilir mi?İran kadınının imza attığı her sanat eseri, her direniş emaresi bu soruyu "Evet" diye yanıtlıyor. can.dundar@e-kolay.net İran kadını, bunca yasak arasında aşkı ve cinselliği nasıl yaşıyor?