Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


80'li yıllarda bir süre parlamento muhabirliği yaptım.
Meclis'in açıldığı gün bu göreve başlarken gazetemin benden istediği ilk haber neydi biliyor musunuz:
"Meclis lokantasında hangi yemeğin kaça satıldığı..."
Milletvekillerinin yemek yediği restorandaki mönüyü alacaktık ve yemekleri, karşısındaki fiyatlarıyla birlikte yazacaktık.
Böylece halkımız, kendisi açlıktan kırılırken, vekillerinin nasıl ucuza karın doyurduğunu görüp küfredecekti.

* * *
Doğrusu bu yaklaşım bana fazla popülist gelmişti.
Ülkenin kanunlarını yapanların kurufasulye - pilavı ucuza yemesini eleştirmek pek "ucuz" bir tavırdı.
Hem, bir askeri darbenin komasından yeni çıkmış Türkiye, Meclis'in itibarıyla oynayarak ne kazanacaktı ki?
"Maaş" meselesi de öyledir...
Kimin ne zaman kafası bozulsa "Bunlar yiyip içmekten başka bir şey yapmıyor" deyip kaleme sarılır; milletvekilinin lojmanı, maaşı, arabası gündeme getirilir.
Bunları yazanların konutları, arabaları ve maaşları yanında mebuslarınkilerin sözü bile edilmez aslında...
Ayrıca da Türkiye'nin geleceğini biçimlendiren insanların neden lojmanı, arabası ve dolgun maaşı olmasın ki?..
Milletvekiline, özel sektörde bir üst düzey müdür maaşı veremeden Meclis'in standardını nasıl yükselteceğiz, ülkenin aydınlık beyinlerini nasıl oraya akıtacağız? Başkalarının işini takip eder duruma düşmemelerini, lobilerin emrine girmemelerini nasıl sağlayacağız?
Bir ayrıntıya özellikle dikkatinizi çekerim:
Reddedilen şey, bir milletvekilinin Genelkurmay Başkanı'na denk maaş almasıdır.

* * *

Bunlara samimiyetle inanıyorum.
Ancak yine de Cumhurbaşkanı Sezer'in milletvekillerinin maaş zammını veto etmesine hak veriyorum.
Niye?
Meclis, tarihi bir Anayasa değişikliğinin kalbine "küçük hesaplar"ı saplayarak kendi kuyusunu kazdı da ondan...
Şimdi Sezer, Meclis'i o kuyuya gömüyorsa, bunun sorumlusu, o kuyuyu kazanlardır.
Türkiye, tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşarken, bütün dünyada savaş rüzgarları eserken ve 40 yılda bir Anayasa'yı sivil inisiyatifle demokratikleştirme fırsatı doğmuşken sen kalk bu paketin içine milletvekillerinin özlük haklarını yerleştir. Sonra Cumhurbaşkanı o "ur"u temizleyince de feryat figan "Meclis iradesi hiçe sayılmıştır" diye bağır.
Buna kim inanır?

* * *

Şimdi hükümetten sonra Meclis de Köşk'le kavgalıdır.
Meclis'in öfkeyle "Cumhurbaşkanı tek maddeyi veto edemez, bütün paketi veto edebilir" diyerek Anayasa değişikliğini tümüyle halkoyuna açmaya kalkışması tam çılgınlık olur.
Kendi özlük hakları için ülkenin uyum yasalarını riske atan bir meclis görüntüsü TBMM'yi tahrip edecektir. Daha da kötüsü, sonucu belli bu referandumda halk, vekilleriyle karşı karşıya gelecek ve oylanan, milletvekilleri maaşı filan değil, bizzat bu Meclis, hatta - korkarım, bu gidişle - parlamenter demokrasi olacaktır.
Meclis tırmandırmamalı, kamuoyu ise imama kızıp oruç bozmamalıdır.