Bu pastoral İsveç şarkısından bir kahramanlık marşı yaratan, beden eğitimi hocası Selim Sırrı Tarcan'dır.Tarcan, görevli gittiği İsveç'te şarkıyı beğenmiş, notalarını getirmiş, görev yaptığı okulun Türkçe öğretmeni Ali Ulvi Bey'e söz yazdırmıştı. İlk kez 1916'da bir beden eğitimi dersinde okunan marş, tüm ulusun kedere boğulduğu 1. Dünya Savaşı yıllarında bir umut rüzgârı estirmişti.* * *İsveç'le ortak noktalarımız çok... (Bu konudaki ayrıntılar için bkz: Kaj Falkman, "Türkiye-Uç Beyi", Cem Yayınevi, 2001).Prenses'in Stockholm'deki sarayı da Osmanlı saraylarından esinlenerek yapılmıştır.Bu esinlenme de Ruslar karşısında yenilgiye uğrayan İsveç Kralı 12. Karl'ın (namı diğer "Demirbaş Şarl"ın) 18. yüzyılın başında Osmanlı'ya sığınmasına dayanır. Demirbaş Şarl, 5 yıl Türklerle yaşamış ve "Bu kadar alicenap, bu kadar asil, bu kadar nazik bir milletin arasında hür bir esir olarak yaşamak ne tatlı" diye yazmıştı. Osmanlı'ya duyduğu ilgi, Stockholm'deki sarayın mimarisine ve İsveç askerlerinin kalkanlarındaki yarım ay işaretine yansımıştı.Ancak talihsiz bir şey oldu:Kral, ayrılırken -tabiri caiz ise- bir miktar "borç taktı".3 milyon İsveç gümüşü tutarındaki bu borcun tahsili için Babıâli, İsveç'e temsilci gönderdi. Ancak İsveç "Mali durumumuz bozuk. Borcu ödeyemeyeceğiz" dedi.Tahsilat için İstanbul'da sürekli bir büyükelçilik açıldı.Sonunda borç 50 taksite yayıldı.İşlerin terse dönüp Türklerin dünyaya avuç açar hale gelmesine pek az kalmıştı.* * *İsveç-Türkiye albümünün renkli sayfalarından biri de, İsveç Prensesi Alice ile eşi Lord Athlone'nin Ankara ziyaretidir.Prenses'i başkentte Atatürk ağırladı. Ancak konuklar, resmi yemek gecesi Ata'nın sabaha dek süren sohbetine dayanamayarak ev sahibinden önce ziyafetten ayrıldı.İsveç Büyükelçisi, merkeze yolladığı raporda o gece gördüğü Atatürk'ü Rus Çarı Büyük Petro'ya benzetmişti.Bunun gerekçesi Atatürk'ün o gece iki ülkenin büyükelçisine "Hükümdarlarınıza söyleyin, derhal yobazların kafasını kesip ülkelerini dini açıdan temizlesinler" demesiydi.İki büyükelçi, bu ağır üsluba kızmıştı.Biri İran büyükelçisiydi, diğeri Afganistan...* * *İsveç veliaht Prensi Gustav Adolf ve Prenses Louise de, çocuklarıyla birlikte Türkiye'ye gelip Atatürk'ün konuğu olmuştu.Büyükelçi'ye göre Atatürk "Konağında Cumhuriyet'in ilk resmi davetini bu ziyarette verdi".Veliaht Prens'in teşekkür yemeği de, yapımı ziyaretten 5 gün önce tamamlanan yeni elçilik binasında verildi.Yemekte Atatürk'ün yolladığı 60 kişilik senfoni orkestrası konser verdi. Prens daha sonra Ata'nın yatı ile İstanbul'a geçti ve tebdil-i kıyafet ederek 4 gün şehri gezdi.Journal d'Orient gazetesi, geziyi şöyle özetliyordu:"Prens, Türkiye'de, ahlak meşalesinin güçlü ellerde olduğunu ve idealist rüzgârların Şark'tan esmeye devam ettiğini gördü".71 yıl sonra Prenses Victoria'nın aynı izlenimi edinmesi mümkün mü? can.dundar@e-kolay.net İsveç veliaht Prensesi Victoria, Ankara'daki karşılamada "Dağ Başını Duman Almış" marşını dinlediyse "Niye bizim ormancı şarkısını çalıyorlar ki" diye şaşırmıştır.