Yeni âdet bu!..
Narin demokrasimiz, hassas piyasalarımız (Allah muhafaza) etkilenmesin diye önemli bir karar açıklayacağı zaman bunu ürkek borsamızın kapanışına kadar erteliyor.
Muhalif liderler de, şafak vaktini bekleyen idam mahkûmları gibi, borsaların kapanış saatini gözlüyorlar.
Cuma akşamı Menkul Kıymetler’in çan sesi duyulunca "anti - demokratik kuvvetler"in gece mesaisi başlıyor:
Taarruz borusu çalıyor ve işlemciler zarar görmeden "işlem tamamölanıyor.
Pazartesi... "Demokrasi oyununa devam!.."
***
Ateşin üstündeki kestaneleri toplama görevi üzerine yıkılan Yüksek Seçim Kurulu’nun Çanakkale marşları ve hamaset nutukları eşliğinde açıkladığı "Yasaklılar listesi", hiç kuşkusuz Türkiye devletini bir kez daha "muhaliflerini ayak oyunlarıyla devre dışı bırakarak eritmeye çalışan bir baskı rejimi" konumuna itmiştir.
Böylece AB üyeliği yolunda atılan adımlarda samimi olunmadığı yönündeki endişeler hak kazanmış, "Bazı anti - demokratik yasalar ayıklandı ama burası Türkiye... hele bir uygulamayı görelim" diyen temkinliler haklı çıkmıştır.
Türkiye bildiğini okumayı sürdürmüş, Tayyip Erdoğan’ı daha önce pek çok örneğine seçim kazandırmış "mağdur lider" unvanıyla taçlandırarak, tarihten hiç ders almadığını bir kez daha göstermiştir.
Kim ne derse desin, "şair Başbakan’ın Türkiyesi", Başbakanlığa yürüyen bir siyasetçiyi, kürsüde şiir okumaktan dolayı saf dışı eden bir ülkedir artık...
"Kezban Parisöte filmindeki gibi, "imkansız aşk"ı için, hiç haz etmediği alafranga hayata özenmiş, ancak ilk hareketinden, ilk lafından onlardan biri olmadığını göstermiştir.
***
Yavuz Donat’a Tayyip Erdoğan kararından önce gerekçesini açıklayarak reyini ihsas eden YSK Başkanı Tufan Algan, "Çanakkale’de 300 bin insanımız ne uğruna öldü" diye soruyordu.
Mustafa Kemal, Çanakkale’den Madam Corinne’e yazdığı mektuplarda bu soruyu "Gazi ya da şehit olmak ve cennete gitmek" diye yanıtlamıştı.
Aradan geçen 87 yılda hâlâ doğru dürüst bir demokrasi kuramamışsanız, siyasi mücadeleyi şikeyle yapıyorsanız ve çağdışı yasaklar koyarken büyük taarruzu referans alıp bunu da hukuk adına savunuyorsanız en azından Çanakkale Komutanı’nın "çağdaş bir rejim" idealine ihanet ediyorsunuz demektir.
Churchill, 2. Dünya Savaşı’nda iktidara sataşan muhaliflerin temizlenmesini savunan yandaşlarına "İngiltere için demokrasi, güvenliğinden de önemlidir" diyebilmişti.
Türkiye hâlâ demokrasisini, güvenlik kaygılarının elinden kurtarabilecek bir lider bekliyor.
312. maddeden defalarca yargılanmış bir "fikir suçlusu" olarak şahadet ederim ki, böyle kazanamazsınız.
75 yılda, ordu ve siyasallaşmış bir yargı dışında rejimi ayakta tutacak, muhalefete meydan okuyacak sivil bir güç kuramamış, kurmaya çalışanlara da mani olmuşsanız, 300 bin şehit önce sizden hesap soracaktır.