Cumartesi bu köşede yayımlanan "Peki sonra ne oldu Ali Kemal'e" başlıklı yazımdan sonra çok sayıda ve farklı tonda mesaj geldi.
Bir kısmı Mustafa Kemal'e "maskara" diyen ve idamını isteyen Ali Kemal'in linç edilmesini doğal karşılayan, "vatan hainlerinin böyle bir finali hak ettikleri"ni vurgulayan kin satırlarıydı.
Bir kısmı ise işin linçle bittiğini bilmediklerini belirtiyor ve soruyordu:
"Peki Ankara hükümeti iktidara geldikten sonra ne oldu?"
Bu da bir başka ibretlik öyküdür.
O gün Ali Kemal'i vatan hainliğiyle suçlayanlarla bugünkülerin yaklaşım farklılığını sergilemek ve "kin" üzerine istikbal kurulamayacağını göstermek açısından anlatmakta yarar var.
* * *
Linçten sonra Ali Kemal'in eşi, 8 yaşındaki oğlu Zeki'yle birlikte, ablasının yaşadığı Bern'e yerleşti.
O sırada Bern büyükelçisi olan Münir Ertegün, - herhalde Ankara'nın bilgisi dahilinde - Ali Kemal'in eşine sefarette sekreterlik görevi verdi.
1923'ten, Zeki'nin mezun olduğu 1939'a kadar Bern'de kaldılar.
Dönüşte Zeki, Denizli'de askerlik yaparken komutanlarının özel izniyle Dışişleri'nin meslek memuru sınavına girdi ve kazandı.
Sonrasını anılarında şöyle yazdı (Hatırlatan, CHP eski İzmir milletvekili Şeref Bakşık'a teşekkür ediyorum):
"Daha çok sonra öğrendiğime göre bu imtihana girişim bakanlıkta mesele olmuş. Ali Kemal olayının üzerinden 20 yıl bile geçmemişti. Bir 'vatan haini'nin oğlunu Hariciye'ye kabul etmek ne dereceye kadar doğru idi? Bu sorun, bakanlığı o zaman idare edenleri huzursuz etmişti. Şaşırmışlardı, ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Nihayet meseleyi Cumhurbaşkanı'na arz etmişler. inönü'nün, 'Bunda ne var, anlamıyorum, niçin girmesin' demesi üzerine tereddütler zail olmuş (ortadan kalkmış)."
* * *
Zeki Kuneralp, Dışişleri'nde büyükelçiliğe kadar tırmandı.
Bern Büyükelçiliği'nden, Londra Büyükelçiliği'ne tayin olduğu 1963 Kasımında usul gereği, bu kez başbakan olan İsmet inönü'nün huzuruna çıktı. Görüşmenin sonunda özel bir maruzatta bulunmak için izin istedi.
"Paşam, size bir şükran borcum var, bugüne kadar ödeyemedim, müsaadenizle şimdi yapayım" dedi ve 23 yıl önceki yardımını hatırlattı.
İnönü "Biliyorum evladım, biliyorum, teşekkür ederim" diye sözünü kesti.
Kuneralp anılarında"Hayret ettim, olayı hatırlamasını beklemiyordum. Hem de teşekkür ediyordu. Şaşırdım, bir şeyler kekeleyip odadan çıktım" diye yazacaktı.
* * *
Bu görüşmeden 15 yıl sonra, 1978 Haziranında Ali Kemal'in oğlu Zeki Kuneralp Madrid Büyükelçisi olarak görev yaparken makam arabası, şehrin merkezinde ASALA tarafından saldırıya uğradı.
Muhtemelen kendisini hedefleyen kurşunlar, eşi Necla Kuneralp'i vurdu. Saldırıda Necla Kuneralp'le birlikte bir emekli büyükelçi ile otomobilin şoförü de hayatını kaybetti.
* * *
Zeki Kuneralp birkaç yıl önce hayata veda etti.
Peki ya Zeki Kuneralp'in oğlu, yani Ali Kemal'in torunu?..
Onu da yazalım:
Selim Kuneralp, halen Türkiye'nin İsveç Büyükelçisidir.