1934 Ekim'iydi.Veliaht Prens, eşi Prenses Louise ve çocuklarıyla birlikte trenle Ankara'ya geldi. Askeri nişanlarla süslü üniforma giyen Prens'i, istasyonda Atatürk sade bir takım elbiseyle karşıladı.Prensle gelen İsveçli bir gazeteci ilk Ankara izlenimini şöyle yazdı:"Bu uyumsuz ve düzensiz giriş, her şeye benzeyebilir, ama büyük bir imparatorluğun başkenti olamaz. Ağaçlı geniş yolların sağında fonksiyonalist tarzda yapılmış evler ve alabildiğine geniş alanlar, kentin müthiş bir şekilde büyüyeceği düşüncesinden hareketle tasarlanmış. Ancak, büyük numara elbiseler tam ölçüye girinceye dek üzerinizde güzel durmuyor". (Kaj Falkman, "Türkiye-Uç Beyi", Cem, 2001)***Atatürk, Ankara'yı, "yarının büyük başkenti" vizyonuyla kuruyordu. O günlerde gündeminde ağırlıkla iki konu vardı:Müzik ve dil..."Özünü halk müziğinden alan çok sesli bir musiki" yaratma peşindeydi. Bunun için denemeler yaptırıyor ve gelen yabancı konuklara bu denemeleri gururla sergiliyordu.O yılın haziranında gelen İran Şahı için Adnan Saygun'a "Özsoy" operasını besteletmişti.3 ay sonra gelen İsveçli konuğunun elçilikte verdiği davete 60 kişilik Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nı gönderdi.Veliaht Prens gittikten birkaç hafta sonra Meclis'te o gün dinlenen müziği "yüz ağartacak değerde olmaktan uzak" olarak niteleyecekti.Bu konuşmanın ardından, radyolarda Türk müziği yasaklandı.***Dil işine gelince...Veliaht Prens, dil inkılabının en ateşli döneminde geldi Türkiye'ye...Atatürk, Türkçeyi yabancı etkilerden kurtarabilmek ve kökleriyle buluşturabilmek için çalışıyor, adeta yepyeni bir Türkçe yaratıyordu.Prens Gustav Adolf'le Fransızca konuştu ama Çankaya'daki ziyafette kullandığı "arı Türkçe", Türk dinleyicilere de Fransızca kadar yabancı geldi.İşte Atatürk'ün o konuşmasından birkaç paragraf:"Altes Ruayal,Bu gece ulu konuklarımıza, Türkiye'ye uğur getirdiklerini söylerken, duygum tükel özgü bir kıvançtır.Avrupa'nın iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarımız, ataç özlüklerinin tüm ıssıları olarak baysak, önürme, uygunluk kıldacıları olmuş bulunuyorlar. Onlar bugün, en güzel utkuyu kazanmaya anıklanıyorlar:Baysal utkusu...Altes Ruayal,75. doğum yılında oğuz babanız, bütün acunda saygılı bir sevginin söyüncü ile çevrelendi. Genlık, baysal içinde erk sürmenin gücü işte bundadır.Ünlü babanız, yüksek Kralınız Beşinci Güstav'ın gönenci için en ısı dileklerimi sunarken tüzün İsveç ulusunun gönencine içiyorum."***Atatürk'ün "arı dil arayışı", İsveçli konuğu için yaptığı bu konuşmayla doruk noktasına vardı ve noktalandı.Radyoda Türkçe müzik yasağı ise 8 ay sürdü ve kaldırıldı.Şimdi 72 yıl sonra başkente "birkaç numara küçük" gelen o düzensiz girişte, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın karşısında yer alan Gençlik Parkı'nda Türk abazanları, "İlik bunlar ilik" nidaları eşliğinde Norveçli bayan voleybolcuları dikizliyor.Bakalım Kral Gustav'ın torunu, nasıl izlenimlerle ayrılacak Türkiye'den... can.dundar@e-kolay.net Dün Ankara'ya gelen İsveç Kralı 16. Gustav'ın dedesi Gustav Adolf, 72 yıl önce, henüz veliahtken ziyaret etmişti Türkiye'yi...