Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Falih Rıfkı, Zeytindağı’nın tepesinden bölgeye baktığında gördüklerini şöyle yazar:
“Burası Filistin’dir. Daha aşağıda Lübnan var, Suriye var. Bir yandan Süveyş Kanalı’na, öbür yandan Basra Körfezi’ne kadar çöller, şehirler ve hepsinin üstünde bizim bayrağımız... Ben, bu büyük imparatorluğun çocuğuyum” (“Zeytindağı”, s. 39)
Bu coşkulu satırları şu mahzun cümleler izler:
“Halep’ten bu tarafa geçmeyen şey, yalnız Türk kâğıdı değil... Ne Türkçe ne de Türk geçiyor. (..) Bu kıtaları ne sömürgeleştirdik ne de vatanlaştırdık. Osmanlı buralarda ücretsiz tarla ve sokak bekçisiydi.”
* * *
Şimdi de şu satırları okuyalım:
“Türkiye Ortadoğu’yu karanlık oyunlar sonucu kaybetti. Geriye dönüşü de hiç düşünmedi. Yıllarca Ortadoğu ve Türkiye dargın yaşadı.”
Bu sözler de Genelkurmay 2. Başkanı Org. Ergin Saygun’a ait...
Geçen hafta sonu Harp Akademileri’ndeki toplantıda dile getirilen bu tespitler, Falih Rıfkı’nın 75 yıl önceki gözlemleriyle birleşince tablo tamamlanıyor.
Türkiye, adeta kovularak terk ettiği o topraklara dönüşü hiç düşünmedi, ama sonrasında girdiği ittifaklar, Falih Rıfkı’nın bahsettiği “bekçi” rolüne yeniden davetiye çıkardı.
1950’lerin CENTO’su bu arayışın ürünüydü.
2000’lerin Büyük Ortadoğu Projesi de öyle...
İkisi de bölge halklarını, onların hislerini, çıkarlarını, farklılıklarını göz önüne almadığı için, kısa zamanda silinip gitti.
* * *
Org. Saygun’un konuşmasında, basının fazla dikkatini çekmeyen şu cümlelerin altını çizelim:
“Büyük Ortadoğu Projesi bölge halkının derdine derman olmadı. Bir sorunlar yumağı ve sorun kaynağı haline geldi.”
4 yıl önce proje ortaya atıldığında Org. Saygun, TSK’nın NATO temsilcisi sıfatıyla “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi takdire şayan... Politikalarımızda derin etkisi olacak” demiş ve eklemişti:
“Ancak halen projede belirsizlikler var. Karanlık noktalar aydınlanmalı...”
* * *
O karanlıkları, zaman aydınlattı.
Çuval olayından, Irak’taki gelişmelere kadar pek çok unsur, kuşkuları doğruladı. Org. Saygun da son konuşmasında Armed Forces Journal’de yayımlanan parçalanmış Türkiye haritasına ve ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın “Yeni Ortadoğu’nun şekillenmesinin zamanı geldi” sözüne atıf yaptı.
Sonra da adeta bölgenin eski hükümranından kalan derslerle konuştu:
“Bölge insanının ihtiyaçlarından kaynaklanmayan, sosyal dokularına uymayan, kendilerine fayda sağlayıp sağlamayacağı belli olmayan, mevcut devlet yapılarının mesafeli durduğu, tamamen dış kaynaklı bu tür projelerin beklenen sonuçları vermesi de zaten mümkün görülmemektedir.”
* * *
Başta söz ettiğim Zeytindağı gözlemleriyle çakışan cümleler değil mi?
Türkiye şimdi bölgede yeni bir rol deniyor.
Suriye ile İsrail arasındaki arabuluculuk çabası, gerçekten iki tarafla da iyi ilişkileri olan bir ülkenin bölgede ağırlık oluşturma çabası mı, yoksa yeni bir süper planın parçası mı; bunu zaman gösterecek.
Şimdilik önemli olan, “Ortadoğu’nun tümü için geçerli bir emperyal model olamayacağını, Ortadoğu halklarına rağmen bir çözüm dayatılamayacağını” başta ABD olmak üzere herkesin anlamış olması...
Pahalı ama kıymetli bir derstir bu...