Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yolunuz Ankara Yenimahalle'den geçerse Demetevler'e doğru tel örgüyle çevrili bir tesis dikkatinizi çekecektir.
Tesisin set şeklinde uzayıp giden yüksek duvarlarını izlerseniz gösterişli bir kapıya ulaşırsınız.
Eskiden orası tam bir sır yuvasıydı. Önünden geçen herkes içeride ne olduğunu bilir, ama "içeridekiler", kimse bilmiyormuş gibi yapardı.
Bir süredir o kapının üzerinde büyük harflerle "Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı" yazıyor.
Bu değişimin nedenini, değişimin açılışına davet edilen Başbakan Ecevit de sormuştu.
Müsteşarlık yetkilileri, o günkü gazeteyi çıkardılar.
İlan sayfasını açtılar.
Ve Başbakan'a bir ev ilanını okudular:
İlanda "MİT manzaralı kiralık daire" yazıyordu.
Artık çocukların bile bildiği, ilanlarda alenen isminin verildiği bir kuruluş, daha fazla kendini gizleyip "devekuşu" gibi yaşayamazdı.
MİT, kapısına "adını koydu" ve yeni bir döneme geçti.
Bugün, Türkiye'nin istihbarat teşkilatı, 75. yıldönümünü, bu "şeffaflaşma" anlayışıyla kutluyor.

* * *

Yeni anlayışın ilk ürünlerinden biri, MİT'ten gönderilen bir paketin içinden çıktı:
"MİT Tarihçesi"...
Teşkilat içinden, tarihçi Dr. Erdal İlter'in imzasını taşıyan kitapta, özellikle ilk yıllara ilişkin MİT arşivinden orijinal belgeler yer alıyor.
Kitaptan teşkilatın kuruluşunun büyük ölçüde Fevzi Çakmak Paşa'nın uhdesinde gerçekleştiğini öğreniyoruz.
Kuruluşun ilginç bir öyküsü de var:
Kurtuluş Savaşı'nda Genelkurmay'ın inisiyatifinde yürütülen istihbaratın bağımsız bir teşkilata devredilmesi düşünülünce, dış istihbaratın organizasyonu için Alman Genelkurmay istihbaratının başkanlığından emekli olan Albay Walther Nicolai ile temas kurulmuş.
Nikolai, 1926 başında Ankara'ya gelip çalışmalara başlamış. Ancak kendisine vaat edilen 100 bin liranın vaktinde ödenmemesini bahane ederek "işi yavaşlatmış". Buna karşın iç istihbarata bulaşma konusundaki ısrarından da vazgeçmemiş.
Bunun üzerine Çakmak Paşa, Alman Paşa'nın "başka bir devlet adına hareket ediyor olabileceğinden" şüphelenmiş.
Sonunda 5 Ocak 1927'de "yabancı devletlerin propaganda ve istihbarat servislerinin faaliyetlerine karşı, hükümetin ve ordunun güvenliği için" "Milli Emniyet Hizmeti" (MEH) teşkilatı kurulmuş.
Kurumun ilk yıllarına dair önemli bilgiler içeren kitap, ne yazık ki, 1965'te MİT'in kurulmasıyla bitiyor.
Lise tarih kitapları gibi, "mayınlı saha"ya girmiyor.

* * *

Oysa bilinen o ki, ondan sonra Türkiye'nin fırtınalı 1960'larından, 70'lerinden MİT de nasibini aldı ve antenlerinin yönünü dış istihbarattan, içeriye çevirerek, kendisini gündelik siyasetin ve çok düşman kazanacağı bir kavganın içinde buldu.
Çeyrek asırlık bu süreç, ünlü MİT raporlarıyla doruğa çıktı.
Bugün ise, "şirket", kamuoyunun hafızasından, kalkık pardesülü karanlık adamlar ve köşebaşında bekleyen si"mitçiler" görüntüsünü silip, gündelik siyasi tartışmaların dışında, şovdan çok işini yapmaya çalışan, altyapısını çağın istihbarat teknikleriyle güçlendiren, antenlerini Türkiye'nin dışına çevirmiş, şeffaf, sivil, çağdaş bir kurum olma çabasında...
MİT'i "eski rol"ünde en çok eleştirmişlerden biri olarak bu yeni yolda teşkilata başarılar diliyoruz.