Efsaneler şehri gölgede 38 derece... Urfa, 7 gün 7 gecedir yanan bir koca ateşmiş de biz içine mancınıkla düşmüşüz gibi... Fark şurada ki, düştüğümüz yer gülistan olmuyor, şikayet dikenleriyle doluyor. Ancak Urfada şikayet konuları farklı... Burası az rastlanır bir toplumsal çalkalanmayı yaşıyor: Şehre gelen 7 bin üniversiteli, asırlık muhafazakarlığa meydan okuyor. Gelenekselle modern kapışıyor; inançlarla ihtiyaçlar vuruşuyor. Urfa, eşsiz bir sosyal laboratuvar sıfatıyla içten içe kaynıyor. Porno patlaması 10 yıl önce açılan Harran Üniversitesi, yaşamı altüst etmiş kentte... 400 kişilik 3 salonu bulunan 4 yıllık Emek Sinemasının sorumlusu Süleyman Altın sinemayı Vizontele ile açtıklarını, Hollywood filmleri de oynattıklarını ve çok iyi iş yaptıklarını söylüyor. "Gelen hep yabancılar" (üniversite öğrencileri) diyor. Porno oynatan Atlas Sineması birkaç yıl önce kapanmış. Şimdi bu taassup kentinin bilinçaltını besleyen yegane hazine, gençlerin (başka gezecek yer olmadığı için) "Mecburiyet Caddesi" adını taktığı Atatürk Bulvarındaki tezgahlarda satılan kaçak porno - CDler... Psikoloji kitapları ve içki Urfalı, yeni hayat karşısındaki çekingenliğini kitapla aşmaya çabalıyor.Bu çekingenliğin bir yansıması da telefon sapıklığı... Yine liselilere göre, "Urfada çoğu gencin en az 10 telefon sapığı var. Herkes birbiriyle adını vermeden telefon sohbeti yapıyor". Elbette kentin tümü için geçerli değil bunlar... Dışarıdan bakıldığında hiç Urfa değişmemiş gibi... Camiler dolup taşıyor, işsiz delikanlılar kahvede vakit öldürüyor, genç kızlar dışarı bile çıkamıyor. Ama şimdi bir fark var: Artık sokakta, bütün tacizlere rağmen inatla pantolonlu gezen "yabancı"ları, Seranad Cafede kızlı erkekli oturan talebeleri ve onlarla gelen "yeni hayat"ı görüyor; televizyonda, İstanbulun nasıl eğlendiğini de... Batmanda bunları gören çaresiz hemcinsleri intihar ediyor; buradakilerin kimi şehre gelen "yabancı"larla evleniyor, kimi telefonla rahatlıyor, kimi ise kız - kıza çiğköfte partilerinde dedikodu yaparak stres atıyor. Belediye Başkanı Ahmet Bahçıvanın adını taşıyan iş merkezinde, Koma Amedden Kürtçe türküler çalınan modern Sadabat Cafede gençlere pornoyu soruyorum: "Çok yaygın" diyor bir liseli, "İçki de öyle. Türkiyenin en çok içki tüketen illerinden biri Urfa... Nerede baskı varsa, orada patlama vardır". Oysa Saadet Partili Belediye Başkanı şehirdeki bütün içkili lokantalarla pavyonları ruhsat vermeyerek kapatmış. Bu baskının yarattığı rahatsızlığın göstergeleri o kadar çok ki: Aynı pasajdaki İştar Kitabevinde çalışan üniversiteli Leyla Elcik "En çok psikoloji kitapları satılıyor" diyor; "Özellikle de çekingenlikle ilgili olanlar". Kan davası bitiyor GAP sayesinde cebine para giren "maraba"lar ağa karşısında söz söylemeye başlamış. Ama 500 bin nüfuslu kentte hala sadece 5 bin gazete satılıyor. Özetle değişimin işaret fişeği patlamış, ama ağır gidiyor. Kent eski "peygamberler kenti", ama gençlerle konuşunca anlaşılıyor ki, dipten bir dalga geliyor. Bir liselinin deyişiyle "Hacıbaba kültürü" sona eriyor. Urfada bu seçimi belki AKP alır ama onyıllar ötesine bakıldığında görünen o ki, Şanlıurfa bir daha zor eski Urfa olur. candundar@superonline.com Bir avukat, son yıllarda adliyede kan davası ve kız kaçırma davalarının azaldığını, bunun yerini tarım destekleme alımlarına müracaat amaçlı evrakta sahtecilik davalarının aldığını söylüyor. Başlık parası tamamen köyde kalmış; şehirde kızların evlilik yaşı 18e kadar çıkmış.