Bir yıldır bu fotoğrafın peşindeydim.
Bir yıldır üzerinde çalıştığımız Nazım Hikmet belgeseli için şairin gençlik, hapislik, gurbetlik döneminden fotoğraflar, görüntüler bulmuştuk. Ama Moskova'daki görkemli cenaze töreninden bir tek fotoğraf bile yoktu ortada...
Moskova'da, Sofya'da, Bakü'de röportaj yaptığımız herkes o töreni anlattı uzun uzun... Merakım hepten perçinlendi.
Böyle önemli bir görüntü nasıl olur da 40 yıl ortaya çıkmazdı?
Belgeselim yapımcısı olan Nazım Hikmet Kültür Sanat Vakfı, Moskova'daki sponsoru olan Rus Türk İşadamları Birliği, CNN Türk, biz, hepimiz seferber olduk. Aylar geçti, görüntüden haber çıkmadı.
O arada belgesel yayına girdi. Son bölüm montajlandı. Ama hep bir eksiklik duygusu vardı içimde...
Finalini arayan bir film gibiydi belgesel...
* * *
Nihayet yayına 3 gün kala, perşembe günü Nazan müjdeyi verdi:
"Kaset bulundu. Geliyor!"
Sabırsızlıkla beklemeye koyulduk.
Aylardır merakla beklediğimiz kaset, perşembe gecesi saat 23.00'te büronun kapısından girdi içeri...
İzledik ve heyecandan dilimiz tutuldu.
Nazım'ın son görüntüleriydi bunlar...
Montajı yıktık ve 2 gün aralıksız çalışıp son bölümü yeniden kurguladık.
Bugün CNN Türk'te gün boyu belgeselin daha önce yayımlanmış bölümlerini, gece de cenaze töreninin de yer aldığı son bölümü izleyeceksiniz.
* * *
Çok etkileyici bir tören bu...
Nazım'ın hayatının bütün kargaşasını özetlediği söylenebilir.
Yazarlar Birliği'nin geniş salonunda Nazım, bir çiçek denizinin ortasına yerleştirilen tabutunun saten örtüsü içinde, başını dayadığı yastıkta, huzurlu bir uykudaymışçasına yüzü açık yatıyor.
Başucunda dünyanın değişik yerlerinden kopup gelmiş dostları üzgün bekleşiyorlar.
Ve kalabalığın arasında 3 kadın göze çarpıyor.
Şairin son 15 yılına damgasını vuran 3 yaşlı kadın:
Münevver, Galina ve Vera...
Sevdikleri adamın tabutu başında buluşuyorlar.
Vera, siyah şık elbisesi içinde genç bir dul... Tabutun başucunda, eşinin soğuk yüzünü okşuyor, uyandırmaya kıyamadığı bir çocuk yüzünü okşar gibi...
Galina, 7 yıl birlikte yaşadıkları evi bir gün aniden, kendisinden habersiz terk eden adamın tabutu üzerine kapaklanmış ağlıyor.
Ve eski eşinin cenazesine Varşova'dan kalkıp gelen Münevver, yanında artık 12 yaşına gelmiş oğlu Memet olduğu halde, ağarmış saçları, bitkin çehresiyle kederli duruyor bir kenarda...
* * *
O 3 kadının ve babasını ömrü boyunca sadece bir hafta - 10 gün görebilmiş bir oğlun o anda, orada neler hissedip neler yaptıklarını, bu gece belgeselin son bölümünde, Fazıl Say'ın olağanüstü "ağıt"ı ve Genco Erkal'ın seslendirdiği şiirler eşliğinde izleyeeksiniz.
Nazım'ın şiirini aşklarından, aşklarını siyasal mücadelesinden ayırmanın imkansızlığını bu törende bir kez daha görecek, biraz hayret, biraz hayranlık, bolca burukluk hissedeceksiniz.
Nazım'ın görsel arşivi sürgünden döndü.
Darısı mezarının başına!..