Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


"Oy Nurcanım" diye bir türkü nicedir ortalığı kasıp kavuruyor.
Gençler yollarda "Bugün dere taşar mı / Taşar beni aşar mı" diye horon tepiyor.
Dev müzik marketlerde iki kaset yan yana satılıyor:
Davut Güloğlu'nun Nurcan'ı ile Tarkan'ın Kuzukuzu'su...
"Nurcan", benzinci Güloğlu'nun ilk kasedi... Şahin Özer'den çıkmış. 700 bin basmış. Kapışılıyor.
Tarkan'la Güloğlu'nu karşılaştırmak doğru değil tabii... Hem türleri ayrı, hem formatları... Ama yine de tüm promosyon kampanyasına rağmen Kuzukuzu henüz dillere yerleşmezken, Rizeli "Nurcan"ın nasıl şöhrete kavuştuğu merak konusu...
Galiba işin sırrı yayında:
Kuzukuzu radyolarda çalınmıyor; Nurcan her an, her istasyonda...
* * *
"Radyo krizi", Müzik Yapımcıları Derneği MÜYAP'ın ambargosu ile başladı.
Mart başında Kültür Bakanlığı, Telif Yasası'nı değiştirip "Sanat eseri izinsiz kullanılamaz. Bundan böyle meslek birlikleri telifleri takip edecek" deyince MÜYAP "Artık bana telif ödemeyen üyelerimin şarkılarını çalamaz" diye ortaya çıktı.
Müzik yapımcıları, çıkardıkları kasetlerin radyoda 24 saat çalınmasının dinleyiciyi bıktırıp satışı engellediğini düşünüyordu. 1997 - 99 arası 70 milyon kaset bandrol almışken, 1999 - 2001 arası bu rakam 20 milyona düşmüştü. Batı'da şarkıcılar kaset satışından çok teliften para kazanıyordu. Türkiye'de ise radyodan telif alamadıkları gibi, radyo yüzünden kaset de satamıyorlardı.
MÜYAP bunu durdurmak için ağır bir telif tarifesi açıkladı. Üyelerinin kasetlerini çalabilmek için ulusal radyolardan yıllık 300 bin ulusal TV'lerden ise 600 bin dolar istedi. Bu yolla, 2000 ticari radyoyu bertaraf edip başlıca ulusal radyolar ve her ilde birkaç yerel radyo ile anlaşma niyetindeydi.
Tabii bu rakamları hiçbir radyo ödeyemedi. Ve popüler müzik starlarının radyoda sesi kesildi.
* * *
Doğrusu bu inatlaşmanın nereye varacağını merak ediyordum.
Ambargo radyoları mı vuracaktı, kasetçileri mi?..
Radyo mu kaseti sattırıyordu, kaset mi radyoyu dinletiyordu?
Yanıt 2 ayda belli oldu.
Radyolar yayınlamayınca kaset satışları kesildi. Anlı şanlı starlar kayboldu. Zaten krizdeki müzik piyasası hepten dibe vurdu. Radyonun, müzisyenler için vazgeçilmez bir promosyon zemini olduğu kanıtlandı.
"Kasetçiliğin katili, radyolar değil korsanlar ve internet" diyerek ambargoya direnen Şahin Özer krizden karlı çıktı. MÜYAP çatladı. Bazı yapımcılar kasetlerini MÜYAP'a üye olmayan şirketler aracılığıyla çıkararak ambargoyu deldiler. Mesela Tarık'ın Of Deli Gönül'ü biraz da bu sayede patladı ve 500 bini aştı.
Bu arada güçlerini fark edip dernekleşen radyo sahipleri de "Yeni kasetleri çalmak için ilk ay promosyon bedeli istiyoruz" diye ortaya çıktılar.
MÜYAP, sonunda fiyat kırmak zorunda kaldı. "Yıllık 10 bin dolar, artı toplam reklamdan pay" gibi bir tarife üzerinden 50 kadar radyoyla anlaşma sağlandı.
Pop, radyolara geri döndü.
* * *
Bu krizle müzik yapımcıları bir şarkının radyo - TV'de çalınmasının - abartılmazsa - satışını engellemeyip, tersine artırdığını kabul etti.
Buna karşın radyo - TV'ler de artık her şarkıyı keyfince çalamayacağını anlayıp eserin yaratıcısının hakkını teslim etti.
Bunlar olumlu doğum sancıları...
Türkiye, yıllarca yok saydığı telif hakkıyla tanışıyor.
Orman kanunu, yerini yeni çağın standartlarına bırakıyor.
Ankara'nın artık bıkkınlık veren siyasi ayak oyunlarına bakıp umutsuzlanmayın;
Evrenselleşme süreci biraz sancılı yürüyor ama yürüyor işte... "kuzu kuzu..."