Siz "kriz" sözcüğünü ilk kez ne zaman işitmiştiniz acaba?..
Bizim çocuklar bugünlerde, okula başlamadan hemen önce ve Pokemon'dan hemen sonra tanışıyorlar "kriz canavarı"yla...
O canavar yüzünden kreşleri kapanıyor çünkü...
Toplumsal hayata gözlerini açtıkları ilk durakta, ilk tokatı yiyorlar masum yüzlerine... Minik elleriyle yaptıkları rengarenk resimler duvardan sökülüyor birer ikişer... Kahkahalarıyla çınlattıkları sınıflar boşaltılıyor. Oyuncaklar toplanıyor.
Öğretmenler neşesiz, atriyum sessiz...
"- Niye dağılıyor yuvamız" diye soruyorlar masum bir merakla...
"- Kriz" diyoruz utanarak; "...zor durumda şirketiniz..."
"Para" diye bir musibetin, onları bir gün okulsuz, öğretmensiz, arkadaşsız bırakabileceği gerçeğiyle yüzleşiyorlar, daha para girmemişken ceplerine...
* * *
Bayındır Holding, 6 yıldır çağdaş ve sevecen bir kafayla yönetilen Baysev çocuk evini kapatma kararı aldı.
Oğluma çişini tutmasını, yatağını yapmasını, piyano çalmasını, Van Gogh'u, Ceyhun Atuf'u, Çaykovski'yi Charlie Chaplin'i öğreten okul, arazi bedeli karşılığı satılacak; üstüne kat çıkılacak.
Veliler üzgün, şaşkın, kızgın: "Bayındır'ı basalım" diyorlar, "İşletmeyi devralalım" diyorlar, "Yeni patron bulalım" diyorlar.
Çocuğu kreşi bitirenleri ise, yeni serüvenler bekliyor.
Bir bölümünü ölmeden tamamlayabilirseniz, gelecek bölümünde daha tehlikeli tuzaklarla baş etmek zorunda kaldığınız ve aştığınız her engelde puan aldığınız heyecanlı bir bilgisayar oyunu gibi eğitim maceramız...
Kreş bitti diyelim, ilkokul ne olacak?
Lafın bini bir para: Kolej kuraylaymış, filanca okula torpil lazımmış, falanca yıllık 3 bin 500 dolarmış, birinde şımarık zengin çocukları yüzünden kalite nanaymış, diğerinde mülakatta çocuklara "anne, baba resmi çiz" deyip evdeki huzuru test ediyorlarmış... mış mış da mış mış...
İlkokul bitse sırada Anadolu liseleri... hazırlık dershaneleri... üniversite kursları... bitmek bilmez vahşi bir at yarışı...
Zavallı veliler, hayatlarının en değerli varlığına dişten tırnaktan artırdıklarıyla doğru dürüst bir eğitim verdirebilmek için o kapıdan bu kapıya itile kakıla ve mütemadi bir eziklik duygusuyla savrulup duruyorlar.
* * *
Daha geçen hafta Moskova'da, ana karnındayken çocuğun bakımını üstlenip, 2 yaşına kadar eve doktor ve ücretsiz mama gönderen, ölene kadar bedava sağlık ile eğitim hizmeti veren bir sistemi gördükten sonra şu halimiz pek acıklı geliyor bana...
Çocuklarımızın istikbalini belirleyecek denli önemli bir tercihin bu kadar tesadüfi, bu kadar akçeye endeksli olması canımı sıkıyor.
Ya bir mahalle okulunda 60'şar kişilik sınıflarda okutmak ya parayla rezil olmak tercihi bunaltıyor.
İstediğimiz de çok bir şey değil hani: Çocuğumuz dayak yemesin, okulu, kitabı sevsin, öğrenmeye imrensin yeter!..
İnsan zaman zaman "Bu sistemde kızımı okula vermem, kendim eğitirim" diyen Erkin Koray'a gıpta ediyor.
Sahi, okutmasak olmaz mı?
NOT: Ankara Gazi, Konya Selçuk, İstanbul Boğaziçi ve Marmara Üniversitesi öğrencileri... Ada'yı oylarınızla ödüllendirdiğiniz için teşekkürler... Layık olmaya çalışacağım.