İnternette bir site "Aşk şiiri yazmak için uğraşmayın" diyor. "Otomatik şiir makinesi" yapmışlar; bizim için şiir yazıyormuş.
Tıklıyorsunuz, ekranda bir form beliriyor:
Sevdiğinizin adı... onu kaç yıldır seviyorsunuz... en sevdiği kuş, çiçek, ağaç, meyve, deniz canlısı... saç, kirpik rengi... ona söylemek istediğiniz söz vs...
Dolduruyorsunuz.
Birkaç saniye sonra "siparişiniz" ekrana geliyor:
***
"Seni düşünürken ŞADiYE’m, / uykusuz gecelerde 40 YILDIR seni düşünürken / bir BAYKUŞ gelir yüreğimin ucuna konar / bir KASIMPATI açılır ansızın / bir KAYNANA DİLİ sinsi sinsi kanar kalbimin üzerinde... /
Seni düşünürken ŞADiYE / bir PALMiYE ağacı tepeden tırnağa donanır/ deliler gibi dönmeye başlar/ döndükçe KINALI saçların dalgalanır / çekirdeği henüz süt bağlamış bir YENİDÜNYA kesilir ağzımda/ dokundukça yanar KÖMÜR gözlerin /
Seni düşünürken bir MÜREKKEP BALIĞI geçer okyanuslardan / "Aşkım" der dudakların/ Seni düşünürken, KARA kirpiklerini... / Seni düşünürken "TAKMA KAFANA" der dudaklarım".
***
Ne kolay değil mi?
Alın güzelim şiiri, büyük harf yazılan yerlere kendi sözcüklerinizi yerleştirin, olsun bitsin?
"Bunun bir Bedri Rahmi şiiri olduğunu sevgiliniz nereden çakacak ki" pişkinliğinde sitemiz...
Sevgiliniz "Artık şiirin devri geçti; alem sevdiğine senaryo yazıyor" mu dedi; kolayı var.
Sitenin "Otomatik Hayal Makinesi" bölümünü tıklıyorsunuz. Şu yazı çıkıyor:
"Hayal gücünüz eskisi kadar güçlü değil mi? No problem!
Formu doldurun. Düğmeye basın."
Bu kez de başka bir form dolduruyor ve tuşluyorsunuz.
İşte artık elalemin senaryosunun kahramanısınız.
Üstte şu not var:
"Öyküde anlatılan olaylar filancanın hayalidir. İstanbul Hayal Laboratuarı sorumluluk kabul etmez."
***
Hayallerini satan fakir kızın öyküsünü biliyor muydunuz siz?
Öyle yoksulmuş ki kızcağız, bir lokma ekmeğe muhtaçmış.
Bir gün bir ilan görmüş:
"Hayallerinizi satın alıyoruz" diyormuş.
Düşünmüş, taşınmış, "Satamam, başka hiçbir şeyim yok" demiş.
Ancak sonunda açlık ağır basmış, gitmiş hayallerini satmış.
Sonra...
Günlerce gözüne uyku girmemiş.
Hayat anlamını kaybetmiş. Ölesiye mutsuzmuş.
Daha fazla dayanamayacağını anlayıp hayal tacirlerine koşmuş:
"Vazgeçtim" demiş, "Geri verin hayallerimi!.."
Gülmüş hayal tacirleri:
"Çok geç küçük kız" demişler, "Sattık onları biz... Yeni sahipleri, çoktan gerçekleştirdiler bile hayallerini..."
***
Kabul; fakirleştik.
Yoksulluktan, ruhumuzu, düşlerimizi, ideallerimizi satacak hale geldik. Hayallerimize taşeron arıyor, başkalarının senaryosunda oynuyoruz.
Şiir yazmaya, aşık olmaya, seranad yapmaya mecalimiz yok.
Biz bunu kabul ederiz de...
...çağımızın "hayal tacirleri", tek tip şiirler, tekdüze hayaller, bir örnek senaryolarla hayatın, insanların, ilişkilerin, bu kadar renksizleşmesinin, ruhsuzlaşmasının, soysuzlaşmasının sorumluluğunu yüklenir mi acep?
Yarın geri istesek başkalarının şiirine, senaryosuna gömdüğümüz hayallerimizi geri verir mi?
Bir talep formu doldurup düğmeye bassak bu tatsız senaryo değişir mi?