"Göçmenler ülkesi" Amerika'da, Türk gençleriyle konuşuyoruz. Son dönemde YÖK bursuyla ABD'ye gelenlerin yüzde 70'i geri dönmemiş. İyi iş bulan gençler Türkiye'ye dönüp eğitim süresinin iki katı mecburi hizmet yapmak yerine, yeni kıtada kalıp tazminat ödüyorlarmış.
Bir dönem toplanan bavullar, krizden sonra hepten rafa kaldırılmış. Dönüş planları belirsiz bir geleceğe ertelenmiş.
Gençler kendilerine Türkiye'de bir gelecek göremiyorlar. ABD'ye tamamen yerleşmelerine rağmen çoğu anavatandan bir ışık bekliyorlar.
Kemal Derviş'te biraz da kendilerini görüyorlar.
Dışarıya gitmiş, orada tutunmayı başarmış ve ideali uğruna ülkesine dönmüş bir göçmen örneği... Hepsinin bilinçaltında aynı ikircikli ihtimal:
"O başarırsa belki biz de..."
* * *
İstanbul Mülkiyeliler Vakfı'nın 1995'te "90 gençliği" araştırması, yaklaşan felaketin habercisiydi aslında...
5 yıl önce gelecek planları sorulan gençler, "Yurtdışında yaşamak istiyoruz" demişlerdi. Okumaya gitmek filan değil, "dönmemecesine yerleşmek."
Son kriz bu eğilimi besledi ve akın hızlandı.
Sevmediler, terk ettiler.
* * *
Sadece gençler mi?
1980'lerde Sofya'nın zulmünden kaçıp Türkiye'ye sığınan Türk asıllı Bulgar vatandaşları bugün akın akın geri dönüyorlar. Çünkü Bulgar pasaportu, Türk pasaportunun geçmediği Avrupa kapılarını açıyor artık...
Kıbrıs'ta durum daha da vahim...
Uğruna kan dökülen toprak, şimdi tam "kaçan kurtulur" diyarı...
Rum yönetimi Kıbrıs kökenli olduğunu belgeleyenlere Rum pasaportu veriyor, o pasaport da serbest dolaşım vaat ediyor. Çözümden umudu kesen Kuzeyli Türkler kuyrukta... 2001'in ilk 4 ayında 250 Kıbrıslı Türk, pasaport için Rumlara başvurmuş. Yıl sonunda bu rakamın 1000'e ulaşması bekleniyor.
* * *
Bizi bir panel için ABD'ye davet eden Türk - Amerikan Dernekleri Federasyonu'ndan Nurettin Çalışkan 15 yıldır burada... İTÜ'de gemi mühendisliği okuduktan sonra 23 yaşında master yapmaya gelmiş. Okurken miçoluk, garsonluk yapmış. Sonra "Amerikan rüyası" gerçekleşmiş; edindiği çevre sayesinde çalıştığı restorana ortak olmuş. Şimdi hem New York Times'ın övgüler yağdırdığı Üsküdar restoranın ortağı, hem de yat malzemesi alıp satan bir şirketin sahibi... Son yıllarda Türkiye'de yaptırdığı yatları Amerikalılara satmayı da başlamış. "Böyle ülkeme daha yararlı olduğuma inanıyorum" diyor. "Dönsem ne yaparım ki?.."
Nurettin gibiler çok... Silicon vadisi, Wall Street, Broadway, başarıyı yakalamış ama dönüş niyeti olmayan Türkiyeli gençlerle dolu...
* * *
Sohbette bir göçmen, "Çocuklarımızı Türkiye'ye nasıl geri gönderebileceğiz" diye sordu.
"Evi toplamadan imkansız" dedim.
Bu kuşak, dışarıda serpilip büyüyecek.
Belki onlar sayesinde "Bizden bir şey olmaz" kompleksini yenip yenilmişliğimizin nedeninin kendi yeteneksizliğimiz değil, her yeni fikri, her farklı görüşü, her değişik girişimi ödüllendireceğine cezalandıran dar kafalılık olduğunu anlayacağız.
Fırsat verildiğinde bu toprakların da evrensel standartta sanatçı, bilim adamı, edebiyatçı, girişimci çıkarabileceğini kanıtlayacağız.
Dünya Türkiyelilerin başarı öyküleriyle renklendikçe bunun özgüveniyle belki kendi topraklarımızda da yaratıcılığın önünü açmayı ve aynı hoşgörü ortamını yeşertmeyi başaracağız.
İşte o zaman gençler ülkelerini hem sevecek, hem de terk etmeyecekler.