Kartlar yeniden dağıtılıyor.Ezberler bozuluyor.Soğuk Savaş döneminden kalma ittifaklar parçalanırken "sağ" ve "sol" kavramları da içerik değiştiriyor; beklenmedik koalisyonlar doğuyor.Bu yeni saflaşmanın mihenk taşını ise AB ve ABDye karşı tavır oluşturuyor.* * *Pazartesi günkü Cumhuriyet gazetesinin başyazısında çok ilginç bir saptama vardı.Yazıya göre "Batı emperyalizmine karşı bir savaşla kurulan Türkiyenin, Batı karşısında özel bir konuşlanması söz konusu"ydu.Dolayısıyla bugün iktidar ve muhalefetin pozisyonlarını belirleyen sınır çizgisi "Batı"ydı. İktidara karşı "dağınık bir muhalefet cephesi"nin varlığına dikkat çeken yazı, bu "Batı-karşıtı" cephenin unsurlarını şöyle sıralıyordu:Kemalistler...Milliyetçiler...Milli Görüşçüler (ya da radikal İslamcılar)...Sağın ve solun laik kesimleri...Yazının en önemli cümlesi, bu ittifakın güçlü bir müttefiki daha olduğunu müjdeliyordu:"Bu ilginç gelişme, Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğine duyarlı güçler tarafından da izlenmektedir".* * *Şimdi sayfayı çevirelim ve bir başka ittifaka bakalım:Önceki gün Şama giden Doğu Konferansı ekibini uğurlayanlar arasında hem "Kahrolsun ABD emperyalizmi" sloganı atan solcular vardı, hem de "ABDye karşı global intifada" çağrısı yapan başörtülüler...Otobüs de farklı çizgilerden insanlarla doluydu.Ortak paydaları, "ABDnin bölgeye müdahalesine karşı çıkmak"tı.Bu kez binemedim, ama daha önceki seyahatlerden otobüsün yolcu listesini yapabilirim:Solcular...İslamcılar...Sağın ve solun demokrat kesimleri..."Devletin güvenliğine duyarlı güçler"e hep mesafeli durmuş muhalifler...* * *Türkiye 21. yüzyıla bu saflaşmayla giriyor. Bu süreçte, Kemalistler "Kâfir Batı"ya karşı Milli Görüşçülerle buluşuyor.Maocular, ülkücülerle "Kızılelma koalisyonu" içinde ortak eylem yapıyor.AB içinde Türkiyenin egemenliğini kaybedeceği inancı ve "Sabetaycıların devleti ele geçireceği endişesi"yle orduyu müdahaleye çağırıyorlar.Öte yandan, askeri müdahalelerin sillesini yemiş kesimler, AB normlarının getirdiği sivilleşme ve demokrasi şemsiyesi altında toplanıyor.İşkence görmüş bir ateist, fikir suçundan yatmış bir dindarla "af ve özgürlük" kampanyasında buluşuyor. Üniversite kapısından dönmüş bir başörtülü, milliyetçilerin saldırısına hedef bir Ermeninin yanında saf tutuyor. AB üyeliği, başörtüsü krizi, Kürt sorunu, Ermeni meselesi gibi konuların, düşmanca yaklaşımlar ya da askeri müdahalelerle değil, geniş toplum kesimleri arasında, karşılıklı anlayışa dayalı diyaloglarla çözümünü öngören sivil bir yaklaşım doğuyor.Bush karşıtlığı, bu cepheye sağlam bir ortak payda ve dayanışma zemini sağlıyor.* * *Siyasette yeni dönemin tarafları bunlar olacak."Sol"da ya da "sağ"da partileşme hazırlığı yapan siyasi oluşumlar bu gelişmeyi dikkate aldığı oranda başarı sağlayacaktır. can.dundar@e-kolay.net Türkiye ilginç bir dönemden geçiyor. Eski siyasi kamplar arasındaki sınır çizgileri muğlaklaşıyor.