Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pek kimsenin ilgisini çekmedi. Oysa ben, hükümet destekli olduğu anlaşılan bu provokasyonun Türkiye'de demokrasinin sakat doğmasına yol açan çok önemli bir milat olduğuna inanıyorum; ...etkisinin hâlâ sürdüğüne ve Tan'ı basan koalisyonun halen işbaşında olduğuna da...Eylül ayında o baskının 2 cumhurbaşkanı ve en az 3 başbakan çıkardığını yazmıştım.Bu yazı üzerine Demirel, orada olduğunu doğrulamıştı; İlhan Selçuk da yürüyüşe katıldığını...Yazıdan sonra Altemur Kılıç arayıp "Ben de oradaydım" dedi. Nedense bana gururla anlattığı bu baskından, ilginç anılar kitabı "Kılıç'tan Kılıç'a"da (Remzi, 2005) hiç bahsetmemişti.Bir de kendisini "eski ırkçı ve Turancı" olarak tanımlayan Celadet Moraligil'in adını vermiştim. Moralıgil'den o zaman gelen ve eylemi savunurken yeni bir isim veren mesajı bugün özetleyeceğim. 60. yılında Tan baskını, hâlâ adının her anılışında sakat doğmuş demokrasimizin yeni bir sırrını ele veriyor.Söz 79 yaşındaki Moralıgil'de: Dün, Tan gazetesi baskınının 60. yıldönümüydü. "Yazınızda ben ve İlhan Selçuk gibi farklı fikirden kişilerin nasıl olup da Tan Olayı'nda birleştiklerini soruyorsunuz. Ben şöyle izah ediyorum:"Tan Olayı", bir "Moskof'a tepki olayı"dır. Tancılar, Moskof'un maşası idi. Öğrencilerinin reaksiyonu -yönlendirilmiş dahi olsalar, rüyalarında görecek değillerdi ya! - yerinde idi ve ses de getirdi. Bu kanaatim 2005'te de 1945'teki gibi... Eğer mesela İngilizler Türkiye üzerindeki emperyalist tutumlarını sürdürselerdi ve bir "İngiliz gâvuru" imajı pekişseydi, Hüseyin Cahit, Tanin de İngiliz muhibliği sergileseydi ve Serteller'in Tan'ı "Uyanın ey ehl-i Vatan!" diye manşet atsaydı siz beni Tanin Matbaası'nın içinde bulacaktınız; sonra da Tepebaşı'nda İngiliz Konsolosluğu önünde... Yanımda Demirel, İlhan Selçuk, Orhan Birgit vs. olmak üzere... Bence müşterek payda, 1699'dan beri süren ve bir ara Polatlı önlerine kadar uzanmış geri çekilme (ric'at!) psikolojisidir. Moskof'a tepki Gelelim benden 4 yaş büyük, (1923 doğumlu) İTÜ talebesi Süleyman Demirel'e... Merak ettim, sabah 9'da Gümüşsuyu'nda derste olması gereken Demirel, Beyazıt'ta yürüyüşün başladığı üniversite merkez binasının bahçesinde ne arıyordu? Ben Bakırköy'den trenle geldim, Kumkapı'da indim, ve saat 9'da derse yetişmek için Cümle kapısından girdikten sonra içerde yürüyüşe hazır üniversitelilerle karşılaştım. Demek ki Demirel'in bir gün önceden haberi varmış, hazırlıklıymış. Yoksa Taksim'den Sirkeci'ye kısa zamanda gelemezdi. Bu hususu açıklamak Demirel'e düşer. Ama doğrusu Demirel ile aynı nümayişte yer almış olacağımı düşünmemiştim. Demek miting arkadaşıyız Süleyman ağabey ile...Sencer Divitçioğlu yok muydu?Ayrıca:1- İlk anda nümayişçi öğrenci sayısı ancak 500 kadardı. 2- Tan'ın bulunduğu cadde, dediğiniz gibi 20 bin yağmacının sığabileceği bir alan değildir.3- Tan binası da büyük değildir. 3-5 daktilo makinesi dışında "20 bin yağmacı"ya yetecek ne bulunabilir ki? 4- Bu "yağma" suçlamasına acaba Sayın Demirel, İlhan Selçuk, Orhan Birgit, Ali İhsan Göğüş katılıyorlar mı?" 5- Ben bir şey çalan ne bir öğrenci gördüm ne de duydum, sadece bir kâğıt deryası idi yerler...6- Tan'ın rotatifinin bulunduğu kısım da daracık bir yerdi ve içerde azami 15-20 kişi vardı.7- Öğrenciler içeri kazmalarla girmediler, rotatif dairesindeki yangın söndürme kazma ve baltalarını kullandılar.8- Rotatifin nasıl kolay tahrip olacağını söyleyenler öğrenciye benzemiyordu ve ben içimden "Bunlar bizden olamaz" diye düşündüm. 9- Neden bu kadar az insan "vardım" diyor. Mesela, fakülteden sınıf arkadaşım Sencer Divitçioğlu, Tan Olayı'nda yok muymuş?" can.dundar@e-kolay.net Haberdar mıydı?