Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AKP, kapatma davasını “Google davası” diye tanımladı. Çünkü Başsavcı, suçlamalarına dayanak teşkil eden haberleri, internetin gözde arama motoru “Google”dan derlemişti.
İddianamenin sonundaki belgeler, Başsavcı’nın internet çalışmasının ayrıntılarını ele veriyor.
6 Şubat’ta üniversitelerde türbanı serbest bırakan anayasa değişikliği Meclis’te oylandı. Başsavcı o sabah 07.02’de internete girmiş ve “Google”a şu sözcükleri aratmış:
“Birinci+Ümmetçiyim.”
“Birinci”, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı’nın adı... “Ümmetçiyim” ise, ona ait bir laf... Google’a bu iki sözcüğü peş peşe yazıp “enter” tuşuna bastığınızda bir saniye içinde Prof. Birinci’nin “Ümmetçiyim” sözünü ne zaman, nerede söylediğini öğrenebiliyorsunuz.
* * *
Eeee?
Bir savcının iddianame yazarken çağdaş araştırma tekniklerini kullanmasında ne sakınca var?
AKP, daha çok “zamanlama” üzerinde duruyor. Başsavcının AKP’nin seçim zaferinden hemen sonra internet başına geçip delil toplamaya başladığını belirtiyor. Bunu da arama tarihleriyle kanıtlıyor.
Bu, işin “siyasi” yanı...
Bir de “teknik” yan var.
İddianameye göre, Ulaştırma Bakanı bir toplantıdaki konuşmasında “Reformlar kanlı olur” demiş. Oysa toplantı tutanağında Bakan’ın sözü, “Reformlar sancılı olur” diye kayıtlıymış.
Haber o gün bir internet sitesine “kanlı” diye yansımış, sonra yayından kaldırılmış. Ancak Başsavcı, ilk metne ulaşıp bu ifadeyi iddianameye almış ve Bakan’a siyasi yasak istemiş.
* * *
İşte internetle ilgili asıl sorun burada...
Hatalı bilgiler, düzeltilse bile dolaşımda kalıyor.
Google’da araştırma yapmak değil, o araştırmanın sonuçlarını birkaç kaynaktan doğrulatmamak hata... Eskiden bilgiye ulaşmak zordu; şimdi internet denilen enformasyon okyanusunda fazla bilgiye boğulmuş durumdayız.
Bu kez de sorun, onca bilgi yığını içinde doğrusunu ayıklayabilmek...
“Kene” konusunu mu araştıracaksınız:
Yazın “Google”a... 14 milyon 200 bin yazıya ulaşıyorsunuz. Hangisinin daha doğru bilgi verdiğini bulmak size kalmış.
Daha kötüsü var:
Başımda olduğu için biliyorum. Size ait olmayan bir yazı sizin imzanızla internete düştü mü yandınız; istediğiniz kadar düzeltin, bir delinin attığı taşı, o dipsiz kuyudan çıkarmaya imkân yok.
* * *
Öğretmenler de durumdan şikâyetçi...
Bir ödev verdiklerinde, öğrenciler eve gidip ödevdeki konuyu Google’a taratıyor ve ilk bir iki maddede yazılı olanları basıp ödev diye getiriyorlar. Geçenlerde İngiliz Brighton Üniversitesi’nden Tara Brabazon, bilgiye Google’dan ulaşmayı “atıştırarak beslenmeye” benzetti.
Brabazon’a göre, “Yeni kuşak öğrenciler bilgiyi nereden geldiğini bilmeden ve üzerinde düşünmeden kullanıyorlar. Bu da onların beyinsel faaliyetlerini ve düşünme kapasitelerini köreltiyor.”
“Öğrenciler bilgi çağında yaşıyorlar, ancak doğru bilgiden yoksunlar” diyen Brabazon, kendi öğrencilerine okuldaki ilk yıllarında Google kullanmayı yasaklamış.
* * *
Not: Bu son bilgiyi Google’dan bulduğumu ve yazıdaki tavsiyeme uyup birkaç İngiliz kaynaktan kontrol ettiğimi belirtir, Başsavcı dahil herkese internetin bahşettiği bu mucizevi olanağı (yasakçı olmadan) daha dikkatli kullanmasını tavsiye ederim.