Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Usame bin Ladin'in 11 Eylül'ü anlattığı kaset, "Montaj mıdır, kanıt mı" tartışmasının ötesinde bir anlam taşıyor:
İçindeki "inşallah"ları, "maşallah"ları ayıklayın, geri kalan, 70'lerin üniversite forumlarından aşina olduğumuz anti - Amerikan jargonun bir şark versiyonundan başka bir şey değil.
Amerikan jetlerine bakıp "Erkekseniz aşağı gelin de dövüşelim" diye meydan okuyan bir "delikanlılık", dava için ölüme gitmeyi rasyonalize eden "şehadet kültürü", nihai ve erken bir zafere körü körüne inanç...
Kasetteki türden bir diyalog, o yıllarda Çakal Carlos'un evinde, RAF karargahında veya "Türkiye kırsalında" kaydedilebilirdi ancak...
Aradan geçen 30 yılda isyanın rengi "kızıldan yeşile" döndü.
Ve muhalefet bayrağı, İslam'ın eline geçti.
Türkiye bu "bayrak değişim töreni"ni, Refah iktidarında izlemişti.
Şimdi dünyanın arka bahçesinde, Bin Ladin'den bir "Mücahit Guevara" çıkarılmaya çalışılıyor.
Eskiden esasen solda şiar edinilen "adalet", "hakkaniyet", "zulme isyan", "mazluma destek" gibi kimi sözler, "Allah" adıyla birlikte zikrediliyor bugün...

* * *
Dünya solunun başucu dergisi "New Left Review"un, Türkiye'de yayımlanan ilk sayısında Perry Anderson (Everest, 2000) şöyle yazmıştı:
"Reformasyondan beri ilk kez Batı'nın düşünce dünyasında sistematik rakip görünümünde, kayda değer bir muhalefet hareketi yok. Büyük ölçüde atıl ve arkaik haldeki dinsel doktrinleri bir kenara bırakacak olursak, değil Batı'da, dünyanın herhangi bir yerinde muhalefete rastlamak artık çok güç."
Şimdi o "arkaik güç", ataletine son vermiş görünüyor.
"Sistematik bir rakip" değil elbette, ama Amerikan nizami harp taktiklerini çökerten bir gözü karalıkla saldırıyor.
Soğuk savaş dönemine özgü suni dehşet dengesinin konforuna alışmış ABD, şimdi ezberini bozan bu vahşi taarruz karşısında Brejnev'leri, Andropov'ları çok arıyor olmalı...
Elinden gelse, onları genlerinden yeniden yaratırdı.
Bunu yapamasa da, muhalefet koltuğunu İslam'a kaptırmamak için kendisine daha uysal bir rakip örgütlemenin yolunu arayacaktır.
Muvazaanın kokusu duyuluyor uzaktan...
"Bu kış komünizm gelebilir."

* * *

Berlin duvarının yıkılmasıyla tarihin bittiğini sananların erken zafer çığlığı, New York duvarlarının yıkılmasıyla sustu.
Bu iki yıkım arasında geçen bir düzine yıl, bize çok şey öğretmiş olmalıdır:
"Proletarya diktatörlüğü ideali" nasıl ilk duvarın altında kaldıysa, "neo - liberalizmin tüm dertlere derman olacağı umudu" da ikinci duvarın enkazı altındadır.
Her şeyi yeniden düşünmenin vaktidir şimdi...
Hem büyümeyi, hem adaleti aynı anda gözetebilen,
merkeze karşı yereli, devlete karşı bireyi savunabilen,
insanı hiçbir kutsal davaya feda etmeyen,
küreselleşmeyi "evrensel adalet ve dünya barışı" diye tercüme ederek savunan,
teröre karşı net ve ilkeli bir tavır alırken, bu yeni saldırganlığın nedenlerini dünyaya anlatabilen ve o nedenleri ortadan kaldırmaya talip olan, yeni, güler yüzlü, demokrat ve özgürlükçü bir akımın vaktidir.