Uğur Mumcu ile Abdi İpekçi tanışmazlarmış meğer...Daha doğrusu çok geç tanışmışlar. 27 Ocak 1979'da Etap Oteli'nde bir açık oturuma birlikte katılmışlar. Mumcu o günlerde üzerinde çalıştığı silah kaçakçılığı-terör ilişkisini gündeme getirmiş. Sonra İpekçi söz istemiş ve "Uğur Mumcu'nun söylediklerine aynen katılıyorum, altına imzamı atıyorum" demiş.Masada el sıkışmışlar.Sonra İpekçi de terörün ardındaki silah kaçakçılığından söz etmiş.Lanetledikleri şiddete kurban verdiğimiz Mumcu ile İpekçi'nin buluşmasını, toplantıyı izleyen gazeteci Leyla Umar'dan dinlemiştim. Umar, hep mutedil görüşler savunan İpekçi'ye "Hah şöyle, nihayet sert çıktın" demişti çıkışta...* * *İpekçi, bu toplantıdan 5 gün sonra öldürüldü.O gün, o salonda bulunan Mehmet Ali Ağca tarafından...Ağca, kurbanını 25 Ocak'tan 1 Şubat'a kadar izlediğine göre büyük olasılıkla o açık oturuma da gitmişti.Sonradan o açık oturumun ses bantları çalındı, çalan bulunamadı.Vurulmadan 15 gün önce de İpekçi'nin adres ve telefon defteri çalınmış, onu çalanlar da bulunamamıştı.* * *Uğur Mumcu, daha sonra hazırladığı "Ağca Dosyası"nda (Tekin, 1982) bu ses bantlarını ve adres defterini sormuştu.Sadece onları mı?Ağca yakalandığında üzerinde bulunan adres ve telefon numaralarının neden araştırılmadığını da...O adres defterinde numarası yazılan kuruyemişçi Kemal Özbay'la Ağca'nın avukatı Turhan Özbay arasında ilişki olup olmadığını da...Ağca'nın askeri hapishaneden kaçtıktan sonra evinde kaldığı Toprak Tarım Reformu müsteşarlığı memurunu da...* * *Mumcu bugün yaşasa hangi soruları sorardı kim bilir?Belki Ağca'nın "yanlışlıkla salıverildikten" sonra bindiği kara Mercedes'in ve kaldığı evin sahibi, Ağca hayranı oto galerici Turan Sümer'i inceler, evin bulunduğu "Özbey Sitesi"nin Ağca'nın İpekçi cinayetindeki suç ortağı Yalçın Özbey'le ilişkisi olup olmadığını araştırırdı. Özbey'in de yakalandığında "ihmal nedeniyle" salıverildiğini, istihbaratçılara verdiği ifadenin ses bantlarının da "kaybolduğunu" hatırlatırdı.Belki de Ağca'nın Kartal Cezaevi'nden MİT Müsteşarı'na yazdığı mektuptaki el yazısını, Münih'ten Alpaslan Türkeş'e yazdığı "Sayın Başbuğum" diye başlayan mektubundaki el yazısıyla karşılaştırırdı?Belki MİT'e yazdığı mektupta neden Kosta Rika devletinin davetinden bahsettiğini irdeler, Ağca'nın daha önce "Türkiye'de olmazsa Kosta Rika'da yaşarım" demesinin, Çatlı dosyasında bu ülkenin adının geçmesiyle ya da CIA'nın "contra" tetikçilerini Kosta Rika'da yetiştirmesiyle ilgisi olup olmadığını araştırırdı.* * *Bugün Uğur Mumcu'nun ölüm yıldönümü...Bize düşen, onun ardından ağıt yakmak değil...Yapmamız gereken, onun Abdi İpekçi'nin ardından yaptığını yapmak, koruma kalkanını kırmak, canilerden hesap sormak, yarım kalan dosyaları tamamlamak, zor sorulara cevap bulmaya çalışmaktır.Çünkü görüldüğü gibi, Mumcu'nun ölümünden 13 yıl sonra bile o sorular hâlâ güncel...Yanıtlarsa hâlâ meçhul... can.dundar@e-kolay.net Şaşırmıştım duyduğumda: