Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

RTšK Başkanı Nuri Kayış, Hürriyet' te Ayşe Arman' a bademcik ameliyatı yapar gibi "püşmenin gripten tüberküloza, hatta - Allah muhafaza - AİDS'e kadar yüzlerce hastalığa davetiye çıkarabileceğini açıkladı. Tarkan gibi "ağız açık, dil saçık" "püşürsek mikrop kapabiliriz. En iyisi kafa tokuşmak...Ben bu "tos" y"ntemini, geçen ay r"portaj yaptığım emektar bir siyasetçiyle denedim ilk kez... Tarkan' ın klibindekiyle kıyas kabul etmeyeceğini rahatlıkla s"yleyebilirim!* * * Devlet nihayet busemize de ağırlığını koydu. Ne doğru dürüst yürümeyi biliyoruz, ne adam gibi "püşmeyi...O yüzden bizimki hayat değil, "uyarı panoları potpurisi" sanki... "Yere tükürme, hız yapma, yüksek sesle konuşma!""Büyüğünü sev, küçüğünü koru!""Adam gibi eğlen, az konuş!""™püşme, tokuş!" Diş fırçalamayı sevmediğimiz gibi, sandıkta oy vermeyi de bilmediğimizden, bize bahşedilen bir fırsatı kullanayım derken ikide bir abuk sabuk partilere oy verip ülkeyi uçuruma sürüklüyoruz.Gelip düzeltiyorlar, haydi sil baştan!..Kamu hastanesi duvarındaki fotoğrafından sus işareti yapan hemşire rolündeki devletimiz, - herhalde iyi niyetle - neredeyse bir asırdır aleme nizam vermeye, bizi adam etmeye uğraşıyor; olmuyor, olmuyoruz.Eşşek kadar olduğu halde hala ayakkabısını bağlayamayan, defterini temiz tutamayan, "mrünü bile ikazsız, kılavuzsuz yaşayamayan, g"vdesi büyük, beyni küçük, hımbıl bir çocuk gibiyiz.Emekleyemeden emekli olmak üzereyiz.* * *Peki bunca reklam anonsuna, uyarı panosuna, onca "zlü s"ze, cezaya, yasağa, dayağa, sopaya rağmen, niye hala bir türlü nizama giremiyor, inatla çimlere basıp, yerlere tükürüyoruz?Geçenlerde yakınımızdaki parkta şık bir beyefendi, yere ç"p atan serseriyi "Utanmıyor musun? Bu park sizin malınız" diye payladı.Doğrusu bana bile inandırıcı gelmedi.Etrafta o kadar çok yasak levhası vardı ki, park hiç bizim malımız gibi g"rünmemişti bana da...Sakın hala ayakkabımızı bağlayamamamızın nedeni, bir gün olsun bunu kendi başımıza yapabileceğimize güvenilmemesi olmasın?Biz, başımızdaki misyonerlerin bizi "adam etme" gayretkeşliği yüzünden hiç kendi ayaklarımız üstünde yürüyemedik ki...İlk zamanlar durum hassastı. šlke yeni kuruluyordu, devrimler zaruriydi, "nderlerin mihmandarlığına ihtiyaç vardı. Peki!..Ya sonra?..Devrimleri korunma çabası... Sancılı d"nem... ara d"nem... geçmek bilmez bir "geçiş d"nemi"... Sürekli güdülme ihtiyacı duyan ve değnek başından kalkar kalkmaz yasağın cazibesine kapılıp, inatla bütün çimlere basan "cahil bir sürü"... Devlet, bizi oldum olası b"yle g"rdü.* * *Şimdi her şeye yeniden başlayabilmemiz için "nce, o "Cumhuriyet Parkı" nın gerçekten bizim olduğuna inanmamız gerekiyor.Bunun için de parkta - birbirimizi gırtlaklamadan - g"nlümüzce dolaşabilmemiz lazım.Çimlerin, yukarıdan şık g"rünsün diye değil, üzerinde insanlar gezinsin diye ekildiğini biliyoruz artık...O yüzden de çimler üzerinde rahatça gezinmek, mikrop kapma pahasına ihtirasla "püşmek veya "tokuşmak", tercihlerimizde "zgür olmak istiyoruz.Sonunda burun üstü çakılırsak da kendi başımızın çaresine bakmayı; ç"züm üretmeyi, korunmayı, dayanışmayı "ğrenmek...yara bere içinde de olsa ayakta durmayı becerebilmek......ve sonunda "park" ın gerçek sahibi olduğumuzu hissedebilmek......onu yürekten sevebilmek...* * *Bizi bizden koruyan misyonerler:Yeter, inin üstümüzden!...Bu pozisyon kabak tadı verdi çünkü. candundar@superonline.com Yukarıdan bakınca herhalde acz içinde yaratıklar gibi g"rünüyoruz.