Köyünden kaçıp kötü yola düşmüş bir genç kızın öyküsü...Oyunun finalinde sevdiği oğlan, genelevde bıçaklıyor Fadik Kızı...Ve Fadik, "Demedim mi ben size, Alim beni sever" diyor son nefesinde... Seyirci ağlayarak alkışlıyor.Tam perde kapanacakken, videoyu başa sarar gibi, geriye alıyor oyunu yönetmen Gülçin Üstüntaş...Aynı sahne yineleniyor:Bu kez Ali, koşup sarılıyor yıllar sonra bulduğu Fadikine... Fadik, sevgilisinin kollarında, seyirciye gülümserken aynı repliği tekrarlıyor:"Demedim mi ben size, Alim beni sever!"Bu kez alkıştan yıkılıyor salon...Adeta kamuoyu yoklaması yapıyor Üstüntaş... Her oyunda aynı karşılığı alıyor. Alkışlardan anlaşılıyor ki, seyirci "namus davası"nda mutlu son istiyor.***İki "Fadik Kız" vakası yaşadık bir ay içinde:Biri Bitliste, diğeri Almanyada iki Türk kızı "namus derdi"ne düştü.İkisi de Anadolunun tutucu ailelerden gelmeydi.Biri evlilik dışı hamile kaldı, diğeri porno filmde oynadı.Güldünyanın cezası ölüm oldu; Sibeli babası evlatlıktan reddetti.Güldünya susturuldu ebediyen; Sibel, "Hayat benim, size ne" dedi.Güldünyanınki acı finaldi; Sibel, mutlu sona erdi.***Alman basını, olayı sansasyon haline getiren Bildi kınarken, "Alman sinemasını sadece dantel yakalı bakireler mi onurlandırabilir" diye yazdı.Almanlar onuruna, namusuna daha mı az düşkün?Tersine...Almanyayı faşizme sürükleyen kavramlardan biriydi "namus"... (Bkz: Şeref ve Onur/ Körber Vakfı/ Türk Alman Sempozyumu 1999)Naziler, Alman halkına Versay Anlaşmasıyla elinden alınan namusunu iade sözü vermişti. Hitler gençliğinin kamasında "Kan ve namus" yazıyordu. Yahudi katliamına zemin hazırlayan yasanın adı "Alman Kanını ve Namusunu Koruma Yasası"ydı. Sonunda namusu koruma uğruna yaşanan facianın dehşeti, Almanları bu kavramdan soğuttu. 1960ların sonunda palazlanan "anti - otoriter" akımlar, "namus" kavramını, baskı çağrıştırdığı gerekçesiyle reddetti. "Namus", köhnemiş bir ideolojinin kalıntısı olarak görüldü. "Kolektif namus" anlayışının yerini "bireysel namus" aldı.Dönemin Alman Devlet Başkanı Gustav Heinemann "vatanını yeterince sevmediği" eleştirisini şöyle yanıtlamıştı:"Ben karımı seviyorum."***Namus kavramı, uluslara atfedilemez, "Türk namusludur", "Avrupalı namussuz olur" gibi genellemeler yanlıştır.Namus kavramını dönemin koşulları belirler. O yüzden "Ortaçağ toplumlarının" ya da "modern dönemin namus anlayışı"ndan söz etmek gerekir.Bu fark yüzündendir ki, farklı koşullar altında yaşayan iki Türk kızı, bugün baskılara farklı tepkiler gösterebiliyor.O sayededir ki, Türkiyede olsa çaresizce töre bıçağının altına başını uzatacak bir genç kız, toplum karşısında bireyin değerlendiği başka bir coğrafyada "Namusum benden sorulur. Kimse karışamaz" diyebiliyor.Demem o ki, gerici namus kavramıyla mücadele, aynı zamanda feodal düzenle ve faşizan anlayışla mücadeledir. Bu mücadeleyi kazanabilirsek, bir tiyatro yönetmeninin yaptığını biz de yapabilir, Fadik Kızların finalini değiştirebiliriz. can.dundar@e-kolay.net Çankaya Belediye Tiyatrosu, Orhan Asenanın "Fadik Kız"ını oynuyor.