Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Beşiktaş-Rapid Vien maçıyla ilgili en ilginç başlık Milliyet’teydi: “3 Türk Wien’de, 3 Türk Beşiktaş’ta...!”
Bir Avusturya takımı ile bir Türk takımı maç yapıyor.
İkisinde de 3’er tane Türk futbolcu var.
Eskiden olsa böyle bir maçta rakip takımdaki Türkler, anavatanlarına karşı oynayamayacakları düşünülerek yedek kulübesinde tutulurdu; oysa Wien, maç öncesi “Türkiye’yi yeneriz” diyen 3 Türk’ü de sürdü sahaya...
Ve maçın 51. dakikasında Yasin’in harika pasını Veli gole çevirdi.
Avusturya tribünleri ayağa fırlayıp golü atan 22 yaşındaki Türk’ün adını haykırdı:
“Veli... Kavlak!”
* * *
Avusturya yerel seçimlere hazırlanıyor.
Seçimde yarışan ırkçı Özgürlükler Partisi’nin seçim broşüründe de bir Türk var: Mustafa.
Broşürde partinin başkanı, küçük bir Avusturyalı çocuğa “Mustafa’yı sapanla vurabilirsen, sana bir sosis hediye edeceğim” diyor. Çocuk da vuruyor.
Muhtemelen kastedilen, Viyana kuşatmasında Osmanlı ordusuna hükmeden Merzifonlu Kara Mustafa Paşa...
Ama “Mustafa”nın şahsında bütün Türkler hedef gösteriliyor.
Futbolun alkışladığı Veli’ye karşı, siyasetin taşladığı Mustafa...
Şaşırtıcı bir gelişme bu:
Avrupa’nın en ırkçı ülkelerinden birinde, yıllarca yabancı düşmanlığına hizmet etmiş futbol, rol değiştiriyor; siyasetin ezberini bozuyor.
Takım aidiyeti, kan bağının üzerine çıkıyor.
* * *
Tabii bunda, statlara sızan küreselleşmenin etkisi büyük...
2008’de Avrupa’da top koşturan 57 Türk futbolcusu vardı.
Buna karşılık bugün Türkiye süper liginde 152 yabancı top oynuyor. Bu rakam, 10 yıl öncekinin iki katından da fazla... Yani ciddi bir artış var.
Çoğu kurallar gereği “Türkleştirilen” ve Mehmet Aurelio gibi arabalarının CD’sinden İstiklal Marşı öğrenmeye çalışan bu göçmenler, global bir göçün ve yoksul ülkelerden zengin kulüplere ucuz sporcu transferinin meyveleri...
Bu, işin bir yanı... (Meraklısı için: “Küreselleşmenin Spora Etkileri”, Rahşan İnal, Evrensel, 2008)
* * *
Ama tıpkı sermayenin sınır, milliyet tanımaması gibi, küresel markaların, girdikleri coğrafyada kimliklerin üstüne çıkması gibi, takımların kozmopolitleşmesi de oldum olası milliyetçiliğin mabedi sayılan tribünlerde önyargıların kırılmasına önayak oluyor.
Başka hangi güç, ırkçı Avusturyalılara bir Türk’ün adını bağırtabilirdi?
Buna karşın “Türk’ün Türk’ten başka dostu olmadığına” inanmış bizler için, bir Türk’ün golünü kendi kalemizde görmek ve “bizim Brezilyalı” Bobo’nun attığı iki golle sevinmek, ezber bozucu değil mi?
* * *
Nüfus istatistikleri, 10 yıl sonra Viyana halkının yüzde 40’ının Müslüman olacağını söylüyor. Irkçı paniğin bir nedeni bu...
Yani 10 yıl sonra Beşiktaş-Wien maçı, tamamı Türk’lerden oluşan bir Avusturya takımı ile hiçbir Türk’ün oynamadığı bir Türkiye takımı arasında oynanabilir.
Zor soru şu:
O maçı Beşiktaş kazanırsa, Türk’ler yenmiş mi olacak yenilmiş mi?
Milli marşı söyleyemeyen ve yolda takım otobüsünün teybinden ezberlemeye çalışan bir “milli” takıma hazır mıyız?