Mübarek soyumuzun, sinsice asri bir dinin emrine girdiğinin farkında mısınız?
Tapınağımız, her sabah bir çan sesiyle "ibadete" açılıyor.
Bu amentünün ardından ekrana yapışıp kitlesel bir tapınma töreninin totemi sayılan ışıklı panoya kilitleniyoruz.
Biçare bir putperest gibi kaderimizi arıyoruz, totemin telaşla akıp giden rakamlarında...
Risaleler yerine, kırmızı, yeşil oklarda okumaya çalışıyoruz istikbalimizi...
İşlem gören şirket isimlerini imanla zikrederek ve kapanışta hangisinin yükseleceğine dair vahiy bekleyerek tüketiyoruz günümüzü...
Dolar - mark paritesini, günah - sevap dengesinden çok önemseyerek, brokırlarımıza imamlar kadar itikat ederek ve paramızı göğsümüzde mukaddes bir muska gibi gizleyerek, nehirlerinden şıkır şıkır akçe akan bir yeryüzü cennetine gitmeyi umuyoruz.
Piyasamız, yeni tanrımız!..
Ona bir mücahit saflığında iman ediyoruz.
* * *
Modern çağın tanrısı hiç sıkıntıya gelmiyor. Her şeyin en doğrusunu biliyor. Serbesti seviyor.
O kadar narin, o kadar nazenin ki, Kaf dağının ardında azıcık rüzgar esse hemen hapşırmaya başlıyor.
En ufak sözden, en küçük jestten nem kapıyor, altüst oluyor.
Bir kez altüst oldu mu, o da ortalığın altını üstüne getiriyor.
Nabzı düşüyor, ateşi yükseliyor, öfkeleniyor.
O öfkeyle kurban istiyor. Prenslerini deviriyor, ümmetini cezalandırıyor; kavmine yoksulluk yağdırıp eziyor kullarını...
O yüzden biz de ürkütmemeye çalışıyoruz onu...
Aleyhine laf söyleyeni, "Durun düşünün" diyeni derhal derdest ediyoruz.
"Durgun"laştı mı, endişeyle gözünün içine bakıyoruz.
Hasta mı oldu, taa Amerikalardan doktor getirtiyoruz.
Aman o sakin olsun, "dalgalanmasın", nabzı düzgün atsın, canlansın diye çırpınıyoruz.
Her programın başına "Onun dediği olur" yazıyoruz.
* * *
Yeni tanrımızın görünmeyen mübarek eli bazen şefkatle seviyor müritlerini, bazen hiddetle dövüyor.
Şuursuzca itaat ediyoruz.
Himmetine sığınırsak, bize refah dağıtacağını söylüyor mürşitler... ayinde vaaz dinler gibi dinliyoruz onları ekranda...
Dertlerimizin devası, her hastalığın şifası onda; biliyoruz.
"Yasa" hakimiyetinden çok, "piyasa" hakimiyetine inanıyoruz.
"Özgürlük", satın alabilme özgürlüğü; "kardeşlik" hissedarlık...
Birer mümin değiliz artık... hissedarız; hisse senedinden oylarımız...
Borsa meclisimiz; tavan yapan liderimiz...
Her gün gazaya koşar gibi koşuyoruz gözde tahvillere...
Devirdiğimiz eski putumuz "devlet"in devasa molozuna basarak ve "para"dan başka pusula, "borsa"dan gayrı ilahi güç tanımayarak bir uçtan diğerine savruluyoruz.
Piyasa hazretleri, cümlemizi ıslah etsin!
Amin!..