Sualtıyla ilgilenmez.Oysa istikbalin ipuçları çoğu kez derinlerde yapılan kazılardan çıkar.Değişimin kokusu oradan gelir.Meraklı bir dalgıcın yakaladığı birkaç ayrıntı, ciltler dolusu raporun söylemediğini söyler bazen...Deniz kabarıyor mu, yatışıyor mu, oradan anlarız.***Hürriyet Pazarın son iki sayısı, Türkiye gemisini sallayan iki büyük dalganın laboratuvar sonuçlarını verdi.Dalgaları besleyen yeraltı sularının akış yönünü belgeledi.İlki, Sebati Karakurtun Kandil dağında PKK militanlarıyla yaptığı röportajdı.Karakurt, "savaş sonrasının PKKsı"ndan son derece ilginç söyleşiler ve gözlemler aktardı.Örgütün terörde direnen dağ kadrolarında bile alttan alta bir değişim filizleniyordu.Kadın militanların küt kesilmiş saçları uzamaya bırakılmıştı.Siyah beyaz kefiyelerin yerini renkli eşarplar almıştı.Üniformalar, kadın hatlarını ortaya çıkaracak şekilde dikilmeye başlamıştı.Akşam örgüt evinde Bir İstanbul Masalı, Avrupa Yakası, Zerda gibi diziler izleniyor, dağda gitarla Ruhi Su kadar Nilüfer, Tarkan, Candan Erçetin de çalınıyordu.Örgüt üyeleri en çok Eminönünde balık - ekmek ve Sarayda dondurma yemeyi, vapura binip karşıya geçmeyi, martı seslerini dinlemeyi özlemişti.Karargahın komutanlarından Rubar, Gülben Ergenin boşanıp boşanmadığını merak ediyordu.Örgütte, kadın meselesi "siyasi mesele"nin önüne geçmeye başlamıştı.Erkeklerde ise "metroseksüel eğilimler" baş göstermişti.Bıyıklar kesiliyor, dişler fırçalanıyordu.***Yeraltı sularını ele veren ikinci haber Gülden Aydının, İstanbul Müftülüğünün "Alo Fetva" hattında görevli Nevin Meriçle yaptığı röportajdı. Meriç, müminlerce en çok sorulan soruları anlatıyordu.Hattı, çoğunlukla İstanbuldan kadınlar arıyordu.Ramazanda aramalar artıyordu.Arayan kadınlar genelde dini bütün kocalarından yakınıyor ya da açılım çabalarının dinen caiz olup olmadığını soruyordu."Acaba kaş aldırmak, makyaj yapmak günah mı"ydı?"Kapalı bir hanımın, dindar kocasının isteğine uyup evde şort giymesinde sakınca var mı"ydı?"Hem cumaya gidip hem zina yapan erkek olur mu"ydu?"Aileden birinin homoseksüellikten kazandığı parayla aldığı evde oturmak İslama sığar mı"ydı?"Mübarek günlerde cinsel ilişki günah mı"ydı?***Görünen şu:Kilitli bir kapının ardında milyonlarca insan var.Toplum onları "ötekiler" diye tanıyor; kah nefret kah merak ediyor.O merakla gözünü anahtar deliğine dayayıp içeri bakıyor.Ve bir başka meraklı gözle karşılaşıyor:İçeriden dışarıyı gözleyenin gözü...İki haber, içine kapalı iki önemli toplumsal dalganın hızla dışa açılmakta, "modern hayatın nimetleri"yle tanışmakta olduğunu duyuruyor.İtaate dayalı ilişkilerin yerini sorgulama, hatta isyan alıyor; saklanmanın yerini açılım, öfkenin yerini merak, taassubun yerini teşhir...Evde şort giyen müminler, dağda renklenen yemeniler, Ramazanda girilen ilişkiler, bize toplumun yeraltı sularının nasıl büyük denize doğru aktığını gösteriyor."Ötekiler", varlığını ispat etmeye, "aile fotoğrafı"na ilişmeye çalışıyor.Fırtınalı denizimizin yatışması, biraz da bu akıntıların normalleşmesine, modernleşip demokratikleşmesine bağlı...Darısı, bu gelişmeyi görmemekte direnenlerin başına... can.dundar@e-kolay.net Büyük politikalar denize tepeden bakar.