Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

17. yüzyıla ait bir oyun yazarken gözler önüne serdiği şey aslında, insanlığın ebedi zaafları ya da kahramanlıklarıydı.O yüzden eskimiyordu hiç...Bu kez Othello, günümüz Ankarasında geçiyormuş gibi geldi bana...***Oyunda, manevi değerlerin hızla eridiği, paranın insanları köleleştirdiği bir dönemde, dürüstlüğün, yalan karşısındaki yenilgisini anlatır Shakespeare...Othello, "Kıbrıs fatihi" bir kumandandır. Eşine tutkuyla bağlı bu naif komutan, riyasız bir dünyanın temsilcisidir."Mert ve açık yüreklidir budala / dürüst sanır, dürüst görünenleri de / burnuna halkayı geçirdin mi / götürürsün istediğin yere."Othelloyu bu sözlerle tanımlayan İagodur.İago, Othellonun en sadık adamı gibi görünüp, sinsice kuyusunu kazan tehlikeli bir entrikacıdır. İnsanların zayıflıklarını sezip bunları ustaca kullanacak kadar zeki, iktidarını perçinleyebilmek için her uğursuzluğu göze alabilecek kadar hırslıdır.Oyun boyunca Othelloyu korumak için savaşırmış görünerek onun altını oyar. Onu eşiyle çevresinden soğutmak ve kıskançlığın girdabında boğmak için eşinin kendisini aldattığını söyler. Oysa asıl aldatan kendisidir."Bir kıskançlık ve ihanet tragedyası" olarak tanımlanan oyun, Othellonun, İagonun gerçek yüzünü görmesine dek sürer.Ancak gördüğünde artık çok geçtir.***Othellolar azaldı günümüzde...Oysa bakın ne çok İago var çevremizde...Shakespeare, bugünkü Ankarayı görse, yöneticilerin küçük komplekslerinden nasıl büyük çıkarlar inşa edilebildiğini daha ayrıntılı yazardı belki...En büyük ihanetlerin, en sadık itaatkârlardan geldiğini; en keskin hançerlerin, en hayran alkışlayan avuçlarda yükseldiğini gösterebilirdi.Belki İagoya komplolarında yardımcı olan eşinin rolünü kumandanın iğnecisine verir; İagonun talimatıyla kumandana uyuşturucu zerk edip onu iş göremez haline getiren sinsi bir karakter yaratırdı. Yediği iğnelerin etkisiyle hepten hastalıklı hale gelen Kıbrıs fatihinin, nice sonra eşinin telkiniyle bu işbirliğini fark edip ilaçları kesince eski bilincine ve gücüne kavuşmasını anlatabilirdi.Bu ihanetin ve yeniden dirilişinin onu nasıl artık hiç kimseye güvenmez hale getirdiğini ve intikam duygusuyla yalnızlığın uçurumuna ittiğini sergileyebilirdi.Doğruyu bilen, ama bunu yanlışın hizmetinde kullanan, sinik bir karakterle baş etmenin, Kıbrısı almaktan daha zor olduğunu anlatırdı belki..."Sorar mısınız şu şeytan bozuntusuna / niye tuzağa düşürmüş hem ruhumu, hem gövdemi" diye safça sorardı Othello yine; sonra da:"Sonuna geldim yolumun, eriştim sınıra / yelkenlim vardı gideceği son limana / Korkuyla geri mi çekiliyorsunuz / korkunuz boşuna" deyip hançerlerdi kendini......ve tabii kendiyle birlikte "yol boyu" bütün biriktirdiklerini de... Bir ahir zaman trajedisinde.. candundar@superonline.com Geçenlerde televizyonda Othelloyu izlerken Shakespearee bir kez daha şapka çıkardım ve nasıl olup da 400 yıl sonra hâlâ "güncel" kalabildiğini daha iyi anladım.