Yazarlar Çanta sır, çanta pır!

Çanta sır, çanta pır!

23.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çanta sır, çanta pır!

Çanta sır, çanta pır

Yavuz DONAT

CUMA, sabah saat 10.30...
Marmara Grubu Vakfı Genel Sekreteri Akkan Suver'le konuşuyoruz.
Konu "Türkeş'in kayıp çantası."
Suver "o günü... Para konusunun açıldığı anı" anlatıyor:
- Başbuğ, paraya ve silaha elini sürmezdi... Son zamanlarda silah taşımazdı... Sanıldığının aksine, çelik yelek de giymezdi. Paraya "bir defa" elini sürdü. O da Türk Kurultayı için. Bana para vermek istedi, almadım.
- Siz almadınız ama... "Çanta" da kayıp. Nerede?
- Ah bilebilsem.
* * *
TÜRKEŞ'in ölümünden bir gün önce...
Akşam, İstanbul'da, Kıbrıs Türk Hava Yolları'nın VIP salonu...
Salonda kimler vardı?
Akkan Suver:
- Türk Kurultayı'nı Düzenleme Komitesi üyeleri.
- İsimleri?
- Başbuğ... Tuğrul Türkeş, Prof. Dr. Abdülhaluk Çay, Osman Ceylan, Rıza Müftüoğlu, Oktay Öztürk ve ben.
- Komite üyeleri bu kadar mı?
- Bir de Necdet Aygün var. O gün ameliyat olmuştu. Başbuğ, VIP salonundan aradı, "geçmiş olsun" dedi.
Sonra?
- Sonra brifing başladı. İki saatten fazla sürdü.
- Para konusu nasıl açıldı?
- Hükümetle temas ediliyordu. "Hayır" demiyorlardı. Ama Abdülhaluk Hoca'yı da atlatıyorlardı. Bunun üzerine Başbuğ'a dedik ki "efendim, izin verirseniz bu durumu Cumhurbaşkanı'na duyuralım."
- Türkeş'in tepkisi ne oldu?
- Önerimizi reddetti.
- Niçin?
- Başbuğ aynen şöyle dedi: Cumhurbaşkanımız kurultaya olağanüstü ilgi gösteriyorlar. Şimdi kendilerini rahatsız etmeyelim. Ona gidip hükümeti şikayet etmeye gerek yok. Sayın Demirel'in üzülmesini istemiyorum.
Sonra?
- Sonra bana döndü, "para getirdim" dedi.
* * *
TÜRK Kurultayı'na 1200 kişi davet edildi.
Akkan Suver:
- Uçak bileti parası. Yatacak yer. Yiyecek. Kitaplar, tebliğler, hediyeler. Masraf çoktu.
- Ne hediyeleri?
- Yurt dışından gelenlere... Plaket... Kurt başlı Devrek bastonu... Kurt başlı tabak.
Akkan Suver "o tarihte" MHP genel sekreter yardımcısı.
- Türkeş neden parayı size vermek istedi? Partideki görevinizden dolayı mı?
- Hayır. Kurultay Komitesi'ndeyim ya.
- Tam olarak size ne dedi?
- Dedi ki "al, sende kalsın... Kurultay için harcarsın." Almam için ısrar etti. Ben Başbuğ'umun ertesi akşam öleceğini nereden bilebilirdim ki...
- Siz ne dediniz?
- Kurultay için harcamalarımız oluyor ama... Bize itimat ediyorlar. "Sonra ödersiniz" diyorlar. O nedenle Başbuğ'un bana avans gibi vermek istediği parayı almadım.
* * *
CUMA, saat 12.30...
Seval Türkeş'le konuşuyoruz.
Konu "dünkü yazımız... Türkeş'in kayıp çantası."
Çanta nerede?
Seval Hanım:
- Bilmiyorum. Herhalde yanındakiler bilirler.
"Ailede" bu konu hiç açıldı mı?
Yani Türkeş hayattayken...
Seval Hanım:
- 22 yıllık eşiyim, parti işini hiç eve taşımadı. Aileyi "bu işlere" karıştırmadı.
Bayan Türkeş "üzgün."
Üzüntüsünün nedeni Başbuğ'un ölümünden sonraki gelişmeler.
İşte sözleri:
- Hiç lüzumu yokken miras meselesi karıştırıldı. Ben Ankara dışındayken... Benimle konuşulmadan... Daha neler söylendi, neler. Güya, Başbuğ'un öldüğü gece partiye gidip, odasını açtırmışım. Bu iddiayı TV'ye getiren kişi için, pazartesi günü dava açacağım.
"Bu işler"
neden böyle gelişti?
Sorumuza Seval Hanım'ın yanıtı:
- Bilemiyorum. Başbuğ'un bana bıraktığı en büyük miras, şerefidir. İki emanetini (çocukları) taşıyorum. Parti içi menfaat kaygıları mı?.. Üçüncü kuvvetler mi?.. Dış kaynaklar mı?.. Bilemiyorum. Ama beni yıpratma amacında olanlar var. Tuğrul (Türkeş) bunları neden durdurmuyor? Tuğrul'u benden uzaklaştıran bir ekip var galiba.
- Neden?
- Bilemiyorum. MHP tabanı beni seviyor, destekliyor. Acaba, aday olurum diye mi çekiniyorlar?
Söz yine "içi döviz dolu çantadan" açılıyor.
Seval Türkeş:
- Çantayı, Başbuğ'un yanındakilerin bilmesi lazım. Ben dürüstüm. Gücünü 22 yıllık birikimimden ve dürüstlüğümden alıyorum.
* * *
TUĞRUL Türkeş bir süredir İstanbul'daydı.
Dün karayoluyla Ankara'ya döndü.
Bakalım "kayıp çantayı" bulabilecek mi?

Yazara Email Y.Donat@milliyet.com.tr