SORU: 2000 yılı mayıs ayında emekli oldum. 2000 öncesine intibak çıktığı için bundan pay alamadık. Benden 6 ay önce emekli olanların maaşlarında intibak sayesinde bana göre 120 TL artış oldu. Bu arkadaşlarımın gün sayısı 6500 iken benimki 8100 gün. Bu arkadaşlar emekli aylığı olarak 1400 TL alıyor, ben ise 1100 TL alıyorum. Bu haksızlık ne zaman giderilecek? n Ahmet Bayındır
CEVAP: Emekli aylıkları arasında adaletten ve eşitlikten sözetmek mümkün değil. İntibaka en çok ihtiyacı olanlar 1 Ekim 2008’den sonra emekli olanlar ile 1 Ocak 2000 sonrası emekli olanlar. Bağ - Kur emeklilerine de hiç intibak yapılmadı. 1 Ekim 2008 sonrasında SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarında taban aylık uygulaması sabitlenmesinin kaldırılması emekli aylıklarında düşüşe neden oldu. Bu dönemlerde emekli olanların aylıkları, aylık bağlama oranları düştüğü için daha düşükten bağlanıyor. 2000 sonrasında emekli olanlara da intibak gerekiyor.
Kamu Denetçiliği Kurumu, “Emekli aylıklarının eşitlenmesini” tavsiye etti. Çalışma Bakanı, Bakan ‘Gerekeni yapacağız’ mesajını vermişti. Bir aylık süre bugün yarın doluyor. Bakalım Bakanlık ne karar verecek? Emekliler arasında eşitsizliğe neden olan sistemin bir an
A’dan Z’ye emeklilik - 3
Yazı dizimizin son bölümünde, emekli olmuş ve çalışmaya devam edenlerin durumunu ele alıyoruz. Ancak emeklilik sonrası çalışmalara değinmeden, niçin böyle bir ihtiyaç ortaya çıktığını değerlendirmek gerek.
-Emekli aylıkları düşük mü?
Uzun yıllar çalışmış ve emekliliği hak etmiş bir kişi, emekliliğini yaşamak yerine çalışıyorsa, bu durum gelirinin düşmesiyle ilgilidir. Bunun yanı sıra ülkemizde geçmiş yıllarda çıkarılan yasalarla, emekliliği genç yaşta hak etmiş kişilerin de çalışmayı sürdürdüklerini görüyoruz.
2013 Temmuz-Aralık dönemi itibariyle SSK’lı yani “4/a”lıların elde edebileceği en düşük emekli aylığı 690 TL. Yine 4/a’lıların alabileceği en yüksek emekli aylığı 3.350 TL. Ortalama emekli aylığıysa 1.150 TL. Net asgari ücretin 803.6 TL olduğu düşünüldüğünde, sigortalı emeklilerin aylıklarının durumu ortada.
“4/b”liler, yani Bağ-Kur’lular için durum daha vahim. En düşük basamaktan prim ödeyen Bağ-Kur’lunun emekli aylığı 620 TL. Yani 4/a’lının en düşük emekli aylığından bile az. “4/c”liler yani devlet memurlarında asgari emekli aylığı ise 1.130 TL. Yani memurların asgari emekli aylığı, işçiler ve kendi hesabına çalışanlardan yüksek.
A'dan Z'ye emeklilik - 2
Tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de emekli olunca alacağımız aylık çalışırken kazandığımız maaşla aynı olmuyor. Emekli olunca hak ettiğimiz aylık azalıyor.
Emekli aylığı nasıl hesaplanıyor?
Emekli aylıklarının hesaplanmasında birkaç farklı hesap dönemi var. Bu dönemler 2000 yılı öncesi dönem, Ocak 2000 ile Ekim 2008 arası dönem ve Ekim 2008 sonrası dönem olarak üçe ayrılmakta. 2000 yılından itibaren emekli aylıklarının hesaplanmasındaki formül şu şekilde:
Emekli aylığı: Aylık bağlama oranı X Ortalama aylık kazanç
A’dan Z’ye EMEKLİLİK - 1
İŞE BAŞLAMA TARİHİNE GÖRE 4/A’LILARIN (SSK) EMEKLİLİK ŞARTLARI
Çalışma hayatında en çok merak edilen konu emeklilik şartlarıdır. Bu aslında çok normal. Hepimiz bir gün emekli olabilmek hayaliyle çalışıyoruz. Pazartesi sabahları çoğu kez emekliliğimizde sakin bir sahil kasabasına yerleşme hayali kurarak işe gidiyoruz.
Dolayısıyla hepimizin çalışma hayatında en çok merak ettiği konu emeklilik şartları. Bu nedenle, kimlerin hangi şartlarla emekli olacağını, emekli maaşının nasıl hesaplandığını ve nasıl artırılabileceğini ve Türkiye’deki emeklilerin genel durumunu bir yazı dizisi ile ele almak istedik. Dizinin ilk gününde emekli olma şartları ve ‘Ne zaman emekli olabilirim?’ sorusunun cevabı üzerinde duracağız.
7 milyon emeklimiz var
Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar, erkeklere göre pek çok açıdan dezavantajlı olmaya devam ediyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı 2013 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre, tablo can sıkıcı.
Sözkonusu rapor, küresel cinsiyet eşitsizliklerini kıyaslayabilmek açısından kapsamlı bir çerçeve sunuyor. Araştırma kapsamındaki ülkelerde kadın erkek eşitliği açısından herhangi bir ilerleme gerçekleşip gerçekleşmediğini görebilmek de mümkün.
DEF küresel cinsiyet uçurumu endeksiyle, kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıkları; ekonomik katılım ve fırsat eşitliği, eğitim düzeyi, sağlık ve yaşam, siyasi katılım kategorilerinde inceliyor.
En önemli gösterge; “ekonomik katılım ve fırsat eşitliği.” Bu endeks, çalışma hayatına katılım, ilerleme ve ücret faklılıkları esas alınarak oluşturuluyor. Örneğin; kadınlar ve erkekler arasındaki ilerleme farklılıkları için kanun yapıcılar, üst düzey yöneticiler ve müdürler ile profesyonel mesleklerde çalışan kadınların aynı kategorideki erkeklere oranlarına bakılıyor.
Cinsiyet eşitliğinde en iyi konumda olan ülkeler İzlanda, Finlandiya, Norveç ve İsveç gibi kuzey ülkeleri. Bu ülkelerin liste başı olması tesadüfi değil.
SORU: Eşim yakında doğum yapacak, doğum iznindeyken işveren mi ücretini ödeyecek yoksa devletten mi alacağız? Ahmet Can
CEVAP: Kadın sigortalılara doğumdan önce 8 hafta (çoğul gebelikte 10 hafta), doğum sonrasında 8 hafta olmak üzere toplam 16 hafta (çoğul gebelikte 18 hafta) izin veriliyor. Sigortalı kadının doktor raporu alınması kaydıyla doğuma üç hafta kalana kadar çalışması da mümkün. Bu durumda, doğum öncesinde kullanılmayan 5 haftalık izin daha sonraya yani doğum sonrasına eklenir. Böylece doğum sonrası 8 hafta olan izin 13 hafta olur.
Geçici ödenek var...
Sigortalı kadın, doğum izni süresince SGK’dan geçici iş göremezlik ödeneği almaya hak kazanır. Ancak bu ödeneği alabilmek için doğum tarihinden önceki bir yıl içinde en az 90 gün prim ödemiş olmak, yani sigortalı çalışma koşulu var.
Bu noktada hemen belirtelim, önümüzdeki aylarda Meclis’e sevk edilecek yasa tasarısıyla doğum izni 16 haftadan 18 haftaya çıkıyor.
Bir günlük geçici iş göremezlik ödeneği; doğum tarihinden önceki 12 ayın, son üç ay içindeki prime esas kazanç toplamının bu kazanca esas prim sayısına bölünmesi suretiyle bulunuyor. Sigortalılara yatarak tedavilerde ücretin yarısı, ayakta ise
Son yıllarda ülkemize gelip iş arayan, çalışan yabancı sayısında ciddi artış var. Yabancı çalışan istihdamı, özellikle ev hizmetlerinde çalışan komşu ülke vatandaşları ve Suriyeli göçmenler sebebiyle, son yıllarda ülkemiz işgücü piyasasında giderek önemi aratan konular arasına girdi.
Kanuni yollarla gelip, kayıt altında sigortalı olarak çalışan yabancı sayısında son yıllarda yükseliş yaşanıyor. Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre, çalışma izni verilenler arasında birinci sırayı Gürcüler alıyor. İkinci sırada ise Çinliler var.
Çalışma Bakanlığı’nın çocuk yaşlı bakımı ve ev hizmetlerinde çalışacak yabancılar için “çalışma izin” prosedürünü basitleştirmesi, izinlerin kolay çıkıyor olması ve sigortalanacak yabancı için sadece asgari ücret düzeyinden sigorta yapılması imkânının tanınması, bu hizmetlerde çalışan yabancı sayısındaki artışın önemli sebepleri arasında. Bu grupta en çok Gürcüler yer alıyor.
Ucuz işgücü geliyor
Gürcistan’dan gelenler için vize muafiyet süresinin üç ay olması onlar için büyük avantaj. Bu süre içerisinde çalışma izni için başvurabiliyorlar. Aileler de daha çok Gürcüleri tercih ediyorlar. Aynı hizmeti yapacak bir Türk vatandaşa göre yüzde 30
Sigortalı çalışanların genel sağlık sigortası primi işyerinde ödeniyor. Yani sigortalı çalışanlar devletin sağlık hizmetlerinden prim ödemeden yararlanabiliyorlar. Ancak işsiz kalınca işler değişiyor. İşveren prim ödemeyeceği için, işsizlerin sağlık hizmetlerinden yararlanmaları sadece bir süre için mümkün oluyor, sonrasında kendileri prim ödeyerek sağlıktan yararlanabiliyorlar.
SGK’ ya göre iş sözleşmesi feshedildikten 10 gün sonra sigortalılık niteliği sona eriyor. Yani işsizlikte ilk 10 gün SGK’ya göre sigortalı sayılıyor. Bu süre içerisinde sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyor.
Ayrıca, sigortalı adına işten ayrıldığı tarihten önceki son bir yıl içerisinde 90 gün sigorta primi yatırılmış ise bu kişiler 90 gün daha sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyor. Böylece işsiz kalan bir kişi 100 gün süreyle sağlık hizmetlerinden prim ödemeksizin yararlanabiliyor.
Gelir testini unutma
Bu süreler tamamlanınca işsiz kalanların gelir testine girerek, sağlıktan yararlanmak için gelir durumlarına göre prim ödeyip ödemeyeceklerini öğrenmeleri gerek. Ne var ki pek çok kişi, işsiz kaldığı süreler içerisinde bu testi yaptırmadığından her ay adlarına en yüksekten yani 245 TL’den