Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayınlanan ‘Dünya Genelinde Çalışma Süresi ve İş-Özel Yaşam Uyumu’ başlıklı raporda, iş-özel yaşam dengesini sağlamaya yönelik politikaların hem çalışanlar, hem de işverenler için ‘kazan-kazan’ olduğu ortaya konulmuş. Bugünkü yazımda, raporda yer alan değerlendirmelerden yola çıkarak esnek çalışmanın avantaj ve dezavantajları üzerinde durmaya çalışacağım.
Koronavirüs salgını döneminde hayata geçirilen yenilikçi ve esnek çalışma süresi düzenlemeleri, ekonomiler, işletmeler ve çalışanlar için daha yüksek üretkenlik ve daha iyi iş-özel yaşam dengesi gibi yararlar sağladı.
ILO’nun yeni raporunda, çalışma sürelerinin iki ana yönünün incelendiği görülüyor. İlk olarak, çalışma saatleri ve esnek çalışma süresi düzenlemelerinin durumu. İkinci olarak, esnek çalışmanın işletme performansı ve çalışanların iş-özel yaşam dengeleri üzerindeki etkileri.
Giderek
Sonunda beklenen yasa taslağı Meclis’e geldi... EYT Yasa Taslağı çok net olarak genelde 3 konuyu ele alıyor:
1 - Yaş koşulu daha önce de ifade edildiği gibi kalkıyor. 9 Eylül 1999’dan önce sigorta başlangıcı olanlar yaş koşulu olmaksızın emekli olacaklar. Diğer yandan, daha önce de yazılarımızda ifade ettiğimiz kademeli prim koşulu ve sigortalılık süresinde bir değişiklik bulunmuyor. Buna göre erkeklerde 25 yıl, kadınlarda 20 yıl sigortalılık süre koşulu devam ediyor. Kadın ve erkeklerde 5000 ile 5975 arasında değişen kademeli prim günü de aynen uygulanacak. Bu hususta bir değişiklik olmadığını ifade etmiştik. Yani sigortalılık süresi dolmuş, sigortaya girdiği yıla göre değişen prim gününü tamamlamış kişiler yeni yasayla yaş koşulu olmaksızın emekli olacaklar.
2 - Yasa taslağında önemli bir hüküm de, beklendiği gibi, KHK ile taşerondan kadroya geçenlerin durumuyla ilgili. Daha önce emeklilik koşulları tamamlanan kamu işçileri zorunlu olarak emekli ediliyorlardı. Şimdi bu yasa ile bu zorunluluk ortadan kalkacak. Bu değişiklik oldukça önemli, zorunlu
Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ile ilgili yasa teklifinin bugün TBMM Başkanlığı’na sunulması bekleniyor. Prof. Dr. Cem Kılıç EYT ile ilgili aklınıza takılan soruları yanıtlıyor...
1 Soru: 11.12.1981 doğumluyum. 01.09.1996’da sigortaya başladım. 2001 senesine kadar aralıksız ödendi primlerim. 8.500 prim günüm var. Ne zaman emekli olabilirim?
EYT ile ilgili kanun henüz yasalaşmadı. Ancak bugün itibarıyla bildiğimiz yaş şartı olmasa da prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresi şartlarının SSK’lılar için emekli aylığı bağlatmak için aranacağı yönünde. Siz bu şartlardan prim ödeme gün sayısını fazlasıyla karşılıyorsunuz. Kademeli geçiş tablosundaki prim gün sayısı şartı ya da 5.000 prim günü şartı da aransa prim gün sayınız aylık bağlatmak için yeterli.
Diğer yandan sigortalılık süresi hesabında bir detay söz konusu. Sigortalılık süresi kişi ilk kez sigortalı olduğunda başlar ve prim ödense de ödenmese de işlemeye devam eder. Ayrıca 18 yaş altındaki sigorta girişleri de dikkate alınır. Ancak 18 yaşından önce sigortalı
Çalışılan yıllara bağlı olarak hak kazanılan yıllık izin hakkının EYT düzenlemesi sonrasında işten ayrılma halinde sıfırlanıp sıfırlanmayacağı akıllara takılan soruların başında geliyor. EYT’de yıllık izin bütün süre üzerinden hesaplanmalı.
Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ile ilgili düzenlemenin yasalaşmasından sonra milyonlarca işçi haktan yararlanabilmek için işyerinden ayrılacak. Bu işçilerin birçoğu da tekrar aynı işyerinde çalışmaya başlayacak. Bu şekilde iş sözleşmesi sona erdikten sonra tekrar aynı işverene bağlı olarak çalışma, kıdem tazminatı, ihbar süresi ve yıllık izin hakkında birçok soruyu da gündeme getiriyor. Kıdem tazminatı ve ihbar süresinden farklı olarak yıllık izin Anayasal dinlenme hakkının bir uzantısı olarak ayrı bir öneme sahip. Çalışılan yıllara bağlı olarak hak kazanılan yıllık izin hakkının EYT düzenlemesi sonrasında işten ayrılma halinde sıfırlanıp sıfırlanmayacağı akıllara takılan soruların başında geliyor.
Yıl dolmadan...
Yıllık ücretli izin süreleri İş Kanunu’nda belirlenmiştir. Bu konudaki kanun maddesi
Çalışma hayatında şimdi de gözler 700 bin kamu işçisi adına yapılacak toplu sözleşme görüşmelerine çevrildi. Seçim öncesi anlaşma protokolü imzalanacağına dair güçlü bir irade Türk - İş tarafında mevcut bulunuyor...
Çalışma yaşamının son ayları oldukça hareketli geçti. 3600 Ek Gösterge, kamuda sözleşmelilere kadro, asgari ücret, EYT derken şimdi sıra 700 bin kamu işçisi adına yapılacak toplu sözleşme görüşmelerine geldi.
Bu görüşmeler Türk - İş Konfederasyonu ve hükümet arasında yapılacak. Görüşmeler öncesinde Türk - İş Başkanı Ergün Atalay ile yaptığımız sohbetlerde, Türk - İş olarak amaçlarının işçilerin satın alma güçlerini koruyacak, refah payı talebiyle bir ücret seviyesi olduğunu söylüyor. Ergün Atalay, amaçlarının elde edilecek ücret artışı dışında kamuda taşeronların kadroya alınması, geçici işçiliğin düzenlenmesi olduğunu da ekliyor.
Türk-İş ve hükümet arasında yapılan görüşmeler
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından her yıl yayınlanan önemli raporlardan biri küresel işgücü piyasasının nabzını tutan “Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm: Eğilimler” raporu. 2023 yılı raporu geçtiğimiz günlerde yayınlandı ve ne yazık ki hiç de iyi bir tabloya işaret etmiyor. Rapora göre, küresel istihdamda ağır aksak ilerleyen büyüme ve insana yakışır çalışma koşulları üzerindeki baskı, sosyal adaleti aksatma tehlikesi taşıyor. Bu tehlikenin iki boyutlu olduğunu söylemek mümkün. İlk olarak, halihazırdaki küresel ekonomik yavaşlama çalışanları, iş güvencesi ve sosyal güvenlik içermeyen düşük kaliteli ve düşük ücretli işleri kabul etmeye zorlayacak. İkinci olarak, söz konusu yavaşlama Kovid-19 krizinin ağırlaştırdığı eşitsizlikleri daha da ön plana çıkaracak.
İstihdam düzeyi
Rapordaki tahminlere göre, 2023 yılında küresel düzeyde istihdam artışı, 2022’deki düzeyin yarısından azına karşılık gelen yüzde 1 düzeyinde kalacak. Aynı
Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) 23 yıllık mücadeleden sonra mutlu sona ulaştı... Prof. Dr. Cem Kılıç, yasalaşma öncesi Milliyet okurlarının EYT ile ilgili sorularını cevaplıyor.
E-devlet üzerinden yapılan emeklilik başvurusunda ‘Bakmakla yükümlü olduğu kişi/kişiler’ için veri giriş hanesi yok. Emeklilik aylığını artırmada yeri olan bu kriter artık başvuruda gözetilmiyor mu? ‘Elden başvuru daha mı sağlıklı olur?’ düşüncesiyle bulunduğum ilçedeki SGK’ya gittiğimde, elden başvuru formunda da bunun için ayrılmış yer olmadığını gösterdiler. Tahsis Talep Formu artık kullanılmıyor olabilir mi? Nasıl hareket edilmeli?
Bir kişiye aylık bağlanırken aylığın belirlenen alt sınırın altında kalması halinde (2000-2008 dönemi için) aylık alt sınıra tamamlanır. Aylık alt sınırı belirlenirken de ortalama aylık kazancın yüzde 35’inden az olmaması söz konusudur. Diğer yandan emekli olacak kişinin aylık talep ettiği tarihte bakmakla yükümlü olduğu eşi ya da çocuğu varsa bu oran yüzde 40 olarak uygulanır. Dolayısıyla aylık talep edilirken bu
İşçinin işyerindeki malzemelere ya da kullanımı için verilen araçlara zarar vermesi halinde de ücretten kesinti gündeme gelebiliyor. Ancak işçinin kusurundan kaynaklanmayan zararlar için kesinti yapılamaz. Ayrıca kesinti için söz konusu zararın işçiden kaynaklandığını ispatlayan belgelerin bulunması da şart.
Son dönemde işverenlerin ücreti yüksek gösterip, işçinin verdiği zararlar nedeniyle kesinti yaptıkları sık karşılaşılır bir durum haline geldi. İşverenlerin işçinin ücretinden kesinti yapmaları ancak işçinin verdiği açık bir zarar olması, bu zararda kusurlu bulunması veya zarar bulunmasa bile işçinin daha önceden yazılı olarak yaptırıma bağlanan bir ihlal eyleminin bulunmasına bağlıdır. Son dönemde artan bu tür hukuka aykırı işlemler açısından durumu değerlendirdim.
Günümüzde işverenler çalışanlara kullanmaları amacıyla araç sağlıyor ve bu araçların yakıt giderlerini karşılıyor. Bazı çalışanlarına telefon da veriyor, bazı işverenler ise çalışana faizsiz kredi niteliğinde avans