Çalışanların genel sağlık sigortası primleri işverenleri tarafından ödeniyor. İşten ayrılanlar da bir müddet sağlıktan ücretsiz yararlanır. Ayrıntılarını inceleyelim...
Genel sağlık sigortası hayata geçtikten sonra Türkiye’de ikamet eden herkes genel sağlık sigortalısı olmuştu. 2012 yılından bu yana uygulanan genel sağlık sigortası, sağlık hizmetlerinin kapsamını nüfusun tamamına yaygınlaştırdı.
Çalışanların genel sağlık sigortası primleri işverenleri tarafından ödeniyor. Emekliler ve SGK’dan malullük, dul ve yetim aylığı alanlar ise prim ödemeden sağlık hizmetlerinden faydalanıyor. Bunun dışında işten ayrılanlar ve eşleri üzerinden sağlık hizmeti alan kişiler de eşlerinin ölümü sonrası bir müddet sağlıktan ücretsiz yararlanma hakkına sahipler.
Gelir testi kalkmadı
Genel sağlık sigortasının hayata geçmesi ile gelir testi ile tanışmıştık. Gelir testi ilk etapta genel sağlık sigortasına ödenmesi gereken prim miktarını da belirlemek için kullanılıyordu. Yapılan değişiklik sonrası genel sağlık sigortası primi sabitlenince gelir testi yalnızca primin kim tarafından
Koronavirüs salgını nedeniyle uzaktan çalışma, çalışma hayatının merkezine yerleşti. Uzaktan çalışmanın büyük önem taşıyan yönetmeliği de yürürlüğe girdi. İşin ‘yeri’nden çalışma saatlerine, hangi bilgi iletişim araçlarının kullanılacağından denetleyici mekanizmalara tüm hususlar açıklığa kavuşturuldu.Uzaktan çalışma, geleneksel anlamdaki işyeri dışında yapılan ve çoğunlukla akıllı telefonlar, tabletler veya bilgisayarlar gibi bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanıldığı işlerdeki çalışma biçimini tanımlıyor. Bu çalışma biçimi, işçi ve işveren arasında gönüllü olarak kurulan bir iş ilişkisine dayanıyor.
Uzaktan çalışma geleneksel istihdam modelleri ile tam olarak örtüşmediğinden işin yapılacağı yerin kararlaştırılması, çalışma saatleri ve programının belirlenmesi, hangi işlerin bu şekilde yapılacağı, hangi bilgi iletişim araçlarının kullanılacağı ve denetleyici mekanizmalar gibi hususların işçiyi koruma ilkesi gözetilerek açıklığa kavuşturulması gerekiyordu.
Günlük çalışma süresi 4 saat veya daha kısa olanlara 15 dakika, 4 saatle 7.5 saat arasında olanlara 30 dakika, 7.5 saatten fazla olanlara 60 dakika dinlenme süresi verilmesi şart...
Günlük çalışma süresine göre ara dinlenme süresi değişmektedir. Buna göre, günlük çalışma süresi 4 saat veya daha kısa olan işçilere 15 dakika, 4 saatten fazla 7.5 saatten düşük olan işçilere 30 dakika, 7.5 saatten fazla olan işçilere ise 60 dakika ara dinlenmesi verilmesi gerekiyor. İşçilerin işin ortalama bir yerinde dinlendirilmesini sağlayarak, iş sağlığı ve güvenliğinin korunması amaçlanıyor. Ara dinlenmesi işçilerin ihtiyaçlarını gidermeleri ve yemek yemeleri için olmazsa olmaz bir süre.
Sözleşmeyle çalışma süresi sayılabilir
Ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmamaktadır. Ara dinlenmesi süresi için işçi ücret almamaktadır. Bireysel iş sözleşmesinde işveren ile işçi anlaşırlarsa veya işveren tek taraflı olarak isterse ya da toplu iş sözleşmesinde karar verilirse ara
Kadınların yaşadığı sosyo-ekonomik sorunlar salgınla daha da arttı. Cinsiyetler arası eşitsizliğin giderilmesi ve çalışma hayatında kadının desteklenmesi için daha çok çaba şart
Tüm kadınlarımızın 8 Mart Kadınlar Günü kutlu olsun. 8 Mart 1857 tarihinde, yani 164 yıl önce daha iyi çalışma koşulları için başlattıkları grev sonrasında meydana gelen olaylar yüzünden Amerika’daki bir tekstil fabrikasında 129 kadın işçi can verdi.
1910 yılında Danimarka’da düzenlenen Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda bu kadınların anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasına karar verildi. Türkiye’de ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında kutlandı. Yani, 100 yıldır kadınlar günü kutlanıyor.
Ancak başta çalışma hayatı olmak üzere sosyo - ekonomik yaşamda kadının yaşadığı sorunlar hala bitmiş değil. Ne yazık ki, Kovid-19 salgını kadınları daha fazla etkiledi ve kırılganlıklarını daha da artırdı.
Fırsat eşitliği şart
Dünya Bankası tarafından her yıl yayınlanan “Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk”
Kontrollü normalleşme kapsamında kamuda ‘esnek mesai’ bitti ama ‘idari izin’ sürüyor. Özel sektörde ise esnek çalışmanın sürmesi yerinde olacaktır
Pazartesi günkü kabine toplantısı sonrası koronavirüsle mücadelede “kontrollü normalleşme” dönemine girilmiş oldu. Bu dönemde il bazında uygulamaların hayata geçirilmesi ve belirli aralıklarla illerin durumunun değerlendirilmesi söz konusu olacak. Kontrollü normalleşme sürecinde kamuda mesai saatleriyle ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi de 1 Mart tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.
Fedakârlık gösterdiler
Kamuda ‘esnek mesai’ bitti ama ‘idari izin’ devam ediyor. Özel sektörde ise esnek çalışmanın sürmesi yerinde olacaktır. Özellikle toplu taşımadaki yoğunluğun azaltılması için bu gerekli. Diğer yandan uzaktan çalışmaya geçen ya da sürdüren işverenlere de teşvikler getirilebilir.
1 Mart 2021 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’yle tüm Türkiye’de 26 Ağustos 2020 tarihinden itibaren
Salgında uzaktan çalışmanın artması, dijital ekonomiyi daha büyüttü. Ancak Uluslararası Çalışma Örgütü dünyada dijital eşitsizliğin arttığına dikkat çeken bir rapor hazırladı...
Dijital ekonomi, iş dünyasını hızla dönüştürüyor. Son 10 yılda, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yeniliklerle birlikte bulut bilişimdeki genişleme, bireyler, işletmeler ve cihazlar arasında büyük miktarda veri ve bilgi alışverişini mümkün hale getirdi.
Bu anlamda, veriler, dijital ekonomiyi yönlendiren önemli bir varlık haline geldi. Söz konusu gelişmeler, ekonominin çeşitli sektörlerinde dijital platformların yaygınlaşmasını da beraberinde getirdi. Diğer taraftan, Kovid - 19 salgınının tüm dünyayı etkisi altına aldığı Mart 2020’den bu yana uzaktan çalışmanın artmış olması, dijital ekonominin büyümesini ve etkisini daha da güçlendirdi.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından her yıl yayınlanan ‘Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm’ raporunda bu yıl dijital ekonominin son derece
İş Kanunu bir işçinin iş güvencesine sahip olmasını, şartlara bağlıyor. İlk şart işverenin aynı işkolundaki işyerlerinde toplamda 30’dan fazla çalışan bulunması. İkinci şart ise işçinin kıdeminin altı aydan uzun olması.
İşten çıkarılmak çalışanların temel kaygısıdır. Çalışma hayatının içinde karşılaşılabilecek sorunlar iş ilişkisini bitirme noktasına getirebilir. Kimi zaman çalışandan gelse de talep, çoğunlukla iş ilişkisini sonlandıran işveren olmaktadır. Pandemi döneminde fesih yasaklandığı için işveren tarafından uygulanan fesihlerle daha az karşılaşsak da sayı azımsanmayacak kadar çok. Buna işverenin diğer SGK çıkış kodlarını kullanarak yaptığı çıkışlarla, işçinin istifası olarak gösterdiği çıkışlar da sorun bir hayli büyüyor. Fesih yasağından çok önce, işçiyi korumaya çalışan İş Kanunu iş güvencesi sistemi getirmiştir. İlk kez hayatımıza 2002 yılında giren iş güvencesi ve ona bağlı işe iade davaları, bugünkü iş davalarının büyük bir çoğunluğunu oluşturuyor.
İş Kanunu bir
Engelli yakınına bakanlara ödenen evde bakım parası 1.657 TL’ye yükseldi. Şubattan itibaren zamlı tutarlar ödenmeye başlandı. Bakım parası almak için ne gerekiyor, birlikte inceleyelim...
Ağır engelli yakınına bakan kişilere evde bakım parası ödeniyor. Bunun için gelir sınırı şartı söz konusu. Diğer yandan fiili olarak bakım yapılması ve kan bağı da şart.
Gelir sınırı konusunda bayram ikramiyesi kafaları karıştırıyordu. Geçen sene yapılan düzenleme ile bayram ikramiyesi nedeniyle evde bakım parasının kesilmesinin önüne geçildi. Ocak ayından itibaren evde bakım parası enflasyon oranında zamlandı ve 1.657 TL oldu. Memur maaş katsayısına endeksli olan evde bakım aylığı ocak ayından itibaren bu tutardan ödeniyor.
Zamlı evde bakım paraları bu aydan itibaren ödenmeye başlandı. Evde bakım paraları bir ay geriden ödendiği için şubat ayından itibaren zamlı tutarlar ödenmeye başlandı. Bakım parası almak için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı il veya ilçe müdürlüklerine başvuruluyor.