Önceki gece de öyle bir fırtına çıktı ki, ne bahçede devrilmedik saksı kaldı, ne evde zangırdamayan pencere...Sabahleyin fırtına hâlâ devam ediyor; 20-30 metre yüksekliğindeki okaliptüsler, üst dallarıyla sağa sola savruluyor; tel örgülü küçük bahçe kapısı açılmış, tak tak vurup duruyordu.* * *Kapının önündeki verandaya çıkıp, Köyceğiz Gölü'nün hırçınlaşan dalgalarıyla, okaliptüs korusunun deli dervişler gibi sürekli sallanan dallarıyla yapraklarına karşı; azgın fırtınayı korkutacak ve kendine getirecek bir nutuk söyleseydim...Fırtına acaba durur muydu?* * *Türkiye'nin nutukçuları, "vatan, millet, devlet, bayrak, halk, şanlı tarih" aşkıyla; ülkeyi kurtarma ve kalkındırma çabasını sürekli nutuk söyleyerek gerçekleştirdiklerine göre; bendeniz de verandadan söyleyeceğim bir nutukla Köyceğiz'deki fırtınayı durduramaz mıydım?* * *Ey Köyceğiz'in kendini bilmez, kafasız ve niyeti bozuk hain fırtınası!Temeli kurban kanlarıyla sulanarak atılmış bir evin, camlarını zangırdatır, bahçesindeki saksıları devirir, tel örgülü küçük kapısını da tak tak vurdururken; hizmet ettiğin alçak emellerin faturasını; yedi düveli susta durdurmuş kahraman bir ırkın ense kökünde patlayacak şamarıyla ödeyeceğini ve esip gürlemenin sonunda bir tavşan osuruğuna döneceğini bilmiyor musun?Ey gafil ve sefil fırtına!Dışarıdaki masanın örtüsünü uçurttuğun gibi uçurtamazsın; gururu onurundan, onuru haysiyetinden, haysiyeti Köyceğiz sevgisinden, Köyceğiz sevgisi bahçe sevgisinden daha yükseklerde dalgalanan andıçlanmış bir kalemin sabah keyfini.Sen seni bil sen seni; sen seni bilmez isen patlatırlar enseni.* * *Gerçi aklımdan geçirdiğim nutku, henüz fırtınaya karşı açıklamadım. O da hâlâ sürdürüyor esip gürlemesini.Bu arada açık deniz kaptanlarının da, okyanuslarda kopan fırtınalara karşı ne yaptıklarını incelemek gerek. Ön güverteye çıkıp nutuk mu söylüyorlar, en yakın limana doğru dümen mi kırıyorlar, ambarlardaki yükleri denize atıp gemiyi mi hafifletiyorlar; bilmiyoruz doğrusu...Tıpkı bütçenin bakanlıklar arasında nasıl pay edildiğini bilmeden, Eminönü'ndeki Yenicami'nin mimarının da kim olduğunu merak etmeden; kızdıkları politikacıların yok edilmesinden yana olan, gezginci sofra şövalyeleri gibi.* * *Köyceğiz'deki fırtınanın nutuk söylemekle durup durmayacağı öngörüsünü, şakadan anlayanlara bırakalım.* * *Başbakan Tayyip Bey'in belindeki rahatsızlık, bendenizin de bildiği türden gibi...En beklenmedik bir anda, belin sol tarafına korkunç bir hançerin de saplandığı oluyor mu, olmuyor mu?Saniyenin onda biri kadar da olsa, insana "ay" dedirten bir hançer saplanışı. Ve otururken, kalkarken hep bir ürkeklik; ya şimdi yine çakarsa diye...Tayyip Bey'e "geçmiş olsun" demekten başka, bir çare yok elimizde.Hadi biraz da takılalım; bendenizinki yazı yazmakla geçmediğine göre, Tayyip Bey'inki de nutuk söylemekle geçmiyor olsa gerek.Gerçi aradaki yaş farkı büyük ama, bendenizde de çok eski yıllarda başlamıştı o meret.* * *İstanbul'daki 850 bin kaçak yapıyla, deprem konusu da; boy göstermeyi sıklaştırdı manşetlerde.Siyasetçilerimiz ise cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenmişler; çektikleri nutuklarda sertleştikçe sertleşiyor, kutuplaştıkça kutuplaşıyorlar.* * *Dünkü gazetelerde de, nutuk üstüne en eğlenceli haber bizim Milliyet'teydi:"Çok uzun konuşmalar Beethoven'dan çaldı - İstanbul Kültür Üniversitesi'nin gecesinde konuşmalar uzayınca orkestra konseri kısa kesti. Beethoven'in 38 dakika süren 7. Senfonisi'nin sadece 8 dakikalık kısmı çalındı"* * *İnanır mısınız; şu sırada durdu fırtına. Sanırım anladı "Kodum mu oturturum" türünden bir nutuk söyleyeceğimi.* * *Köyceğiz'in ne vraklamaya başlayan kurbağaları, ne de gölde yüzüp duran karabatak sürüleri, hiç gereksinme duymuyorlar kutsallaştırılmış "tabu"ların ardına sığınarak, önüne geleni suçlamaya...Radyom bakışlı simsiyah Otello da, miyavlayarak benimle konuşurken; Irak'ı kurtarmak için birbirini öldürüp duran Araplara, "Bu kadar enayi Arap mı olur" dercesine, şaşıyor gibi...Otello bir türlü anlamıyor, kedigillerin büyüklerine özenen bazı insanların da bulunduğunu ve "vatan kurtaran aslan" olmak istediklerini.Ola ki "insan" olmayı becermek, belki de daha zor "aslan" olmaya çalışmaktan; kim bilir? c.altan@prizma.net.tr Köyceğiz'de gündüzleri sıcaklık gölgede 20 derece; geceleri ise bazen 4 dereceye kadar düşüyor.