Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları

Günler de epey kısaldı, ama hala daha gecelerden uzun. Gitgide geceler daha uzun olmaya, günler de daha kısalmaya başlayacak ve 21 Aralık gecesi, “yılın en uzun gecesi” yaşanacak.
* * *
Tevekkeli şair:
Şeb-i yeldayı (en uzun geceyi) muvakkitle (takvim yapıcıyla) müneccim (gök bilimci) ne bilir
Istırab-ı gama sor kim geceler kaç saat
Dememiş.
* * *
Bendenizin çocukluğunda, Göztepe ahşap paşa köşkleri ve konaklarıyla doluydu.
“Taş mektep sokağı”nın bitiminde de Cemal Paşa’nın konağı vardı. Sonradan nasıl olduysa oldu, T.C.’nin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın eline geçti.
Tuğla ve harçla yapılan kagir bina nispeten azdı. Daha çok okul, hastane gibi devlet yapıları kagirdi.
“Kent planlamacısı” Alman uzman sayesinde; Ankara, Başkent olduktan sonra girdi hayatımıza betonarme.
* * *
Şimdi Cemal Paşa’nın konağı yerinde, 200 m. yüksekliğinde bir gökdelen göbek atıyor.
Bendeniz de radyoyu ilk kez 1933 yılında tanıdım. Rahmetli dayım ilk maaşıyla almıştı.
1949 yılında Milliyet’te “Taş” başlıklı köşe yazılarını yazarken, Ankara ile konuşabilmek için 7 saat beklediğim olurdu.
Aklımın köşesinden bile geçmiyordu ne bilgisayar, ne cep telefonu.
* * *
Bugün ise 68 milyon cep telefonu varmış T.C.’de.
Gökdelenler pıtrak gibi İstanbul’da.
Bütün bunlar 1961’de Sovyet kozmonotu Gagarin’in “uzaya” uçmasından sonra, ülkelerin “uzaya” gönderdikleri uydular sayesinde oldu.
* * *
Ankara’da ise siyasi hava, hep aynı hava. Sadece egemenler değişmiş.
150 yıl önce Fransız düşünür Auguste Comte, 2 sorunun yerini değiştirerek “sosyoloji bilimini” başlatmıştı. Ona göre “niçin” sorusuna beynimiz kapalıydı. Sadece “nasıl” sorusuna açıktı. Her olayın bir nedeni vardı. Asıl onu bulmalıydık.
* * *
Evet her olayın bir nedeni var. Boş atıp dolu tutmakla hiçbir sonuç alınamıyor.
Bendeniz ilkokula giderken, ne ABD’den haberim vardı, ne ABD’de olanlardan.
Bizim T.C., dış dünyaya kapatmıştı pencerelerini.
Şimdiyse Orta ve Yakındoğu’da neler olup bittiğini de biliyoruz, Kanada’da neler olup bittiğini de.
* * *
Başkent’te değişik siyasetçilerden değişik sözler çıkıyor.
Bir de, Suriye sınırlarına 100 m. mesafede Akçakale köyü var. 2 ateş arasında kalmış gibi zavallılar.
* * *
Hümeyra’nın ünlendirdiği, sözleri Şevket Rado’ya ait “Kördüğüm” şarkısını anımsamadan edemiyor insan:

Haberin Devamı

Öyle uzak ki yerim, uzakları aşıyor;
Bütün özlediklerim benden ayrı yaşıyor.
Ya her şeyim ya hiçim;
Sorma dünya ne biçim.
Bir kördüğüm ki içim,
Çözdükçe dolaşıyor.
* * *
Neyse iyi haberler de var.
Salı günkü Milliyet’in sürmanşeti şöyleydi:
“YILIN MÜJDESİ FITCH’TEN GELDİ
Kredi derecelendirme kurulu Fitch, notumuzu arttırıp Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülkeler ligine taşıdı.”
* * *
Bir, 20 milyar dolarlık bir yabancı sermaye yatırımı olsa; sen gör o zaman piyasanın sevincini...
Bekleyelim bakalım; ne demişler:
- Bekleyen derviş muradına ermiş.
* * *
Gerçi:
- Bekleyen derviş, beklemekten gebermiş, diyenler de var ama, onlar kara ağızlı kişiler.
Enseyi karartmayalım.
* * *
Dün sabah, bizim saatle, saat 6’da ABD’deki Başkanlık seçimlerinin sonucu belli oldu.
Seçimi yine Başkan Barack Obama kazandı. AB’nin de, T.C.’nin siyasal egemenlerinin de içi rahat etmiş olmalı.
ABD’nin içinde ise, “modern teknoloji”ye dayalı üretim yapan şirketlerin yüzü gülmüş; akaryakıt şirketleriyle, silah yapımcılarının da yüzü asılmıştır.
* * *
Şimdi özellikle, Ortadoğu’yla Yakındoğu’da siyasal konjonktür yine de değişecektir, kimbilir nasıl?