Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İyi olanı şu:"Doğru" hiçbir zaman iktidara gelemez.Kötü olanı da şu:Sadece düşmanları yok olur sürekli...***Vaktiyle geleceği bayağı parlak görünen kalantor bir adam; birtakım gereksiz savurganlıklarından ötürü, gitgide sermayeyi kediye yükleyip, bir güzel iflas etmiş. Ne ev kalmış, ne araba, ne de hatta sırtında ceket...Yamalı bir pantolon, yırtık bir gömlekle sokaklarda nereye gideceğini pek de kestiremeden dolaşıp duran eski kalantor; köşe başlarına geldiğinde, sola dönerken sol kolunu yana, sağa dönerken de sağ kolunu yana uzatarak dönüyormuş.Bir gün eski tanıdıklarından biri:- Neden köşe başlarında sola dönerken sol kolunu, sağa dönerken de sağ kolunu yana uzatıyorsun, diye sormuş.Saçma sapan savurganlıklarının kurbanı olan eski zengin ve yeni müflis:- Vaktiyle, demiş, tantanalı arabalarda hızla giderken; direksiyonu sola kırdığımda, sol kolumu camdan dışarı çıkarıp yana uzatırdım; sağa dönerken de sağ kolumu... O dönemlerden kala kala sadece, dört yol ağızlarında sağa sola döndükçe kollarımı yana doğru uzatmak kaldı...***Kimsenin alınmaması için hemen açıklayalım; vaktiyle geleceği parlak görünürken, anlamsız savurganlıkları nedeniyle iflas etmiş eski kalantor fıkrası; Başbakan Tayyip Bey de dahil, ne bir parti liderini kastetmekte, ne de herhangi bir bakanla, bir milletvekilini...***Bektaşi babasına sormuşlar:- Baba erenler, 90 yıldır hep göz ardı edilip, çözümsüz bırakılmış sorunlar; neden gitgide daha çok dolaşmaya başladı Ankara'nın ayaklarına? Sen durumu nasıl görüyorsun; tüm dünyaya posta koymakla, çözümlenebilecek mi onların hepsi?Bektaşi babası:- Valla, demiş; ta öteden beri çok uyarılar yapıldı bu konularda... Vaktiyle Hümeyra'nın ünlü şarkısındaki mısraların şairi Şevket Rado bile, o şiiri yazarken, gitgide biriken sorunlar karşısındaki Ankara'yı çizimliyordu sanki:"Ne her şeyim, ne hiçim;Söyle dünyam ne biçim?Bir kör düğüm ki içim,Çözdükçe dolaşıyor."Ve şimdi de, Ankara'nın yerli yersiz babalanmalarına baktıkça; kamuoyuna da, koro halinde aynı şarkıyı tekrarlamak kalıyor...***Biri 1529, öteki 1683'te; Osmanlıların iki kez almak için gidip de, alamadan geri döndüğü Viyana kapıları; bir türlü gündemimizden düşmüyor ya...Nasreddin Hoca'ya sormuşlar:- Neden Viyana kapılarına kadar gittiğimiz, bir türlü düşmüyor gündemimizden.Hoca:- Neden bir türlü kendimize gelemediğimizi soranlara, "Evde yoktuk da ondan" anlamında bir yanıt vermek için, demiş.***Yerli siyasetçilerden yüzme bilmeyen biri, denize düşüp boğulurken bile son söz olarak şöyle bağırırmış:- Merak etmeyin, boğulan sadece ben değilim. Başka ülkelerde de, birçok boğulan var...Ve kıyıda, siyasetçinin nasıl boğulduğunu izleyenler, alkışlarla yanıt verirlermiş kendisine:- Yaşa, varol. Tanrı seni başımızdan eksik etmesi...***Karı-koca ikisi de sarışınmış. Ne var ki, kadın hamile kalıp da doğurduğunda; esmer mi esmer bir bebek gelmiş dünyaya...Ve yeni doğurduğu esmer bebeği kollarının arasında tutan kadın, azarlamaya başlamış kocasını:- Ben sana kaç kez söylemedim mi, yatağa girerken elektriği söndürme diye...Oysa kimden gebe kaldıkları belli olmayan politikacılar, dünyaya esmer bir bebek gelmesinden korktuklarında, biliyorsunuz nasıl bir suçlamayı yeğlemekteler:- Ebelerin bazıları hain oluyor; arkamızdan hançerleyebilirler bizleri...***İncili Çavuş'a sormuşlar:- Vaktiyle Ahmet Kutsi, "Orda bir köy var uzakta; o köy bizim köyümüzdür, görmesek de, bilmesek de" demişti. Köylüler de, "Orda bir kent var uzakta; o kent bizim kentimizdir görmesek de, bilmesek" derlerse; Hazine'den geçinenlerin bilmedikleri köyler kendilerinin; tarladan geçinenlerin bilmediği kentler de köylülerin olduğu bir ülke; sence nasıl bir ülke olur?İncili Çavuş:- Çağdaş uygarlık düzeyine doğru, demiş; koştuğunu sanırken yerinde sayan bir ülke olur...- Yani bizimki gibi mi?- Yok haşa, bunu ancak vatan hainleri söyler... Biz hızla kalkınıyoruz, yerimizde zıplayarak da olsa... Ancak alacağımız daha çok mesafe var, durmayalım düşeriz; ayrıca köylü efendimizdir, egemenlik de kayıtsız şartsız ulusundur... Tamam mı; devlet babam, vatan da anam mı? Halkımıza hizmet için, ben de ilk seçimlerde aday olacağım zaten... Hadi gel göbek atalım, tatava da tatava, tatava da, tatava...***Polemikçilere yardımcı olacak, iki zıt atasözüyle bitirelim yazıyı:- Ateş olsa cürmü kadar yer yakar...- ...- Ummadık taş baş yarar... c.altan@prizma.net.tr Türkiye'de sürüsüne bereket, her gün biraz daha artan politikacılar için; bir "iyi", bir de "kötü" iki saptama...