Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Vaktiyle İstanbul Üniversitesi’nin adı “Darülfünun” iken “Darülfünun Emini”, yani üniversitenin rektörü de -henüz daha Baltacıoğlu soyadını almamış olan- İsmail Hakkı Bey imiş.
* * *
İsmail Hakkı Baltacıoğlu, kendine özgü bir kişiliğe sahipti. Örneğin adını da “İsmayıl” olarak yazardı.
“Şapka İnkılabı”ndan önce erkekler arkası püsküllü fesler giyerlerken; İsmayıl Hakkı fesini, püskülünü koparmış olarak giyermiş. O nedenle de lakabı “Püskülsüz İsmail Hakkı”ya çıkmış.
* * *
“Darülfünun” talebeleri, yahut öğrencileri, boyu da bir hayli uzun olan “Darülfünun Emini Püskülsüz İsmayıl Hakkı”ya Beyazıt Kulesi’ni ima ederek:
-Gururlanma İsmail Hakkı, senden uzun kule var, diye bağırırlarmış.
* * *
O dönemdeki üniversiteli gençlerin, uzun boylu rektörlerine -Beyazıt Kulesi’ni ima ederek-hiyerarşik bir espriyle takılmaları doğal karşılanır ve gülüşülürmüş.
* * *
Bendeniz de lisenin 10’uncu sınıfındayken, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu’nun çıkarmakta olduğu haftalık Yeni Adam dergisinin Babıali’deki tek odalık idare odasına her pazar uğrar, yazdığım yazıları verirdim.
* * *
Lise bittikten, Ankara’da Hukuk Fakültesi’ne giderken Ulus gazetesinde de çalışmaya başladığım sıralarda, yine sürdürmüştüm Yeni Adam’da yazmayı.
* * *
Baltacıoğlu’nun uzun boyuyla, Beyazıt Kulesi arasındaki “hiyerarşik espri” takılmasını anımsamamın nedeni; değişik sektörlerdeki kamuoyuna da mal olmuş hiyerarşilerin çok dışında, apayrı bir hiyerarşiyle karşılaşmam.
* * *
Askeri hiyerarşiyi bilmeyen mi vardır?
Binbaşı, yüzbaşının üstünde; yarbay, binbaşının üstünde; albay, yarbayın üstünde; general, albayın üstündedir.
* * *
Nasıl ki vali, kaymakamın üstünde, bakanlık müsteşarı da, valinin üstündedir.
* * *
Özel sektörde de patron, en üstte; müdürleri, fiilen çalışanların üstündedir.
* * *
Meğer bir “evliyalar hiyerarşisi” de varmış.
* * *
Zeyrek’te “Piri Mehmet Paşa Sokak”ta “Mehmet Emin Tokadi Hz.” açık türbesi var.
* * *
Açık türbenin sokağa bakan parmaklıkları üstündeki levhada da şöyle yazıyor:
“İSTANBUL’UN ÜÇÜNCÜ BÜYÜK EVLİYASI”
Mehmet Emin Tokadi Hz. (K.S.)
O evliyalar bahçesinin her yaprağında ayrı güzellikler bulunan yüz yapraklı güldür. O hidayet yolunun rehberi, o evliyaların hocasıdır. İstanbul’da Ashab-ı Kiram’dan sonra mevtun bulunan üç büyük evliyalardan biridir. 1664 senesinde Tokat’ta doğmuş ve 83 yaşındayken 1745 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
* * *
“Mekke’de İmam-ı Rabbani hazretinin oğlunun talebesine (Ahmet Yandes Cüryan Hz.) talebe olmuştur. 3 sene sonunda hocası artık İstanbul’a gitmesini istemiştir. Kendisinden son bir arzusunun olup olmadığını sormuştur.”
* * *
“Mehmet Emin Tokadi hazretleri de hocasından dua istemiştir. ‘BENİM VEFATIMDAM SONRA KABRİME GEÇİP BİR FATİHA OKUYANIN VÜCUDU CEHENNEM ATEŞİNDE YANMASIN.’”
* * *
“Bu istek karşısında hocası kendisine şunları söyledi:
Vasiyet et ki vefatımdan sonra kabrimi kolay bulunacak bir yere yapmasınlar. Virane bir yere defnetsinler. Kimse bilmesin. Ancak nasibi olanlar gelip bulsun dua etsinler.
* * *
“Yine bir süre Eyüp Sultan’da Ebu Halit Bin Zeyd Eyüp El Ensari hazretlerinin türbesinde türbedarlık yaptı.
Bundan sonra kendisine Ravza-i Mutahhare’de Resülullah Efendimizin türbesinde türbedarlık verildi. Bu göreve getirilişiyle kavuştuğu nimete şükreder: ‘İki cihan sultanının türbesinde bekçi ve hizmetçi oldun. Onun yüksek kapısının süpürgecisini mevla mahrum etmez, zarara uğratmaz. Cihanın sultanı olan Resülullah’ın hizmetçisini kimse incitmez ey Emin sana müjdeler olsun! Resülullah Efendimizin kapısında zahiren ve batinen hizmetçi olmakla şereflendin’ manasında bir şiir söyledi.
* * *
Bir defa Kâbe’de Rukn-i Yelmani’de yaslanmış halde iken, bir kere Mısır’da ve bir kere de İstanbul’da Fatih Camii civarında Hızır Aleyhisselam ile görüşmüştür.
* * *
“Zamanın fen ilmine sahipti. İbadetini çok gizli yapardı, ziyaretine gelen insanların müşküllerini daha onlar söylemeden cevaplar çözerdi, sohbetlerinde herkesin anlayış ve sevgisine göre konuşurdu.’”
* * *
Diğerleri
ABDULFETTAH BAĞDADİ AKRİ HZ. (K.S.)
Bağlarbaşı Selimiye Caddesi’nin kesiştiği yolda Askerlik Şubesi’nin karşısındadır.
Murad-ı Münzevi Hz. (K.S.)
Eyüp Nişancı arasında caminin yanındadır.”
* * *
Mehmet Emin Tokadi Hz. Açık türbesinin hemen kıyısında bir kadıncağız da incik boncuk nazarlık türünden anısal takılar satıyor.
Bir de açık hava kafeteryası var türbe bölümüne girişte...
* * *
Evliyalar hiyerarşisinin neye göre düzenlendiğini bilmiyorum; herhalde boylarına, yahut sarıklarına ve sakallarına göre değil.
* * *
Acaba Cihangir’deki “Sofu Baba” kaçıncı sırada evliya?
* * *
Beyazıt Kulesi, boyu uzun bir “Darülfünun Emini” gördü; acaba kaç tane de evliya gördü, kim nereden bilecek?