Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Memalik-i Osmani"nin 600 yıllık egemenliğini, salt bir baba mirası olarak ellerinde tutmuş olan, kraliçesiz, prensessiz Osmanoğulları; özellikle anneleri tarafından, değişik ırklar mozağinin, kendilerine göre İslam imbiğinden geçirilerek "devşirilmiş" olan dünyalarında çiçek açarlardı.Arapçayla Farsça bulamacı garip bir dil olan "Osmanlıca"nın, bir hayli uzağına düşmüş Türk kökenlileri de, aşırı kafasız ve zekasız bulurlardı.* * *Örneğin "algılamasız Türkler" anlamına gelen, "Etrak bi-idrak", bir Osmanlı saptamasıydı.17. yüzyılın ünlü şairi Nefi de, vaktiyle dilden dile dolaşan şimşekli bir mısra ile pekiştirmişti Osmanlı saptamasını:"Türke hak, çeşme-i irfanı haram etmiştir"Zaten kendisini, sarayın odunluğunda boğmaya götürürken şairliğiyle alay eden celladı Boynueğri Mehmet Çavuşa, söylediği son küfür de şöyle olmuştu:- Hadi oradan bre cahil Türk...* * *Olduğundan fazla görünme; bir "imaj" yaratıp, durmadan o imajı sulama, "pozörlük"e sığınma; bir bakıma şarlatanlık etme megalomanlığının da hangi psiko-sosyolojik nedenlerden tohumlandığını incelemek gerekir ya; sanırım kimsenin yüreği pek elvermez buna; hele hele "Türke Türk propagandası" yaparak alkışlanmanın kolaycılığı dururken...* * *Neyse ne...Gelelim biz, pazar günü matrakolojimizin fıkralarına...Kıbrıs sorunlarıyla ilgili bir siyasetçi, midesi ağrıyıp bulandığı için doktora gitmiş:- Doktor, demiş, midem feci ağrıyor; dün de kaç kez lavaboya koşup çıkarmak zorunda kaldım... Önceki gün, istiridye yemiştim; istiridye bayat mıydı acaba?Doktor:- İstiridyenin kabuğunu açtığınızda, içine bakıp koklamadınız mı; hemen belli olur bayat istiridye, demiş.Kıbrıs sorunlarıyla ilgili siyasetçi, afallamış ve:- Aaa, demiş, istiridye kabuğu açılıp da mı yeniyor?* * *Nasreddin Hocaya:- Hoca, demişler, vaktiyle 40 günlük bir süre içinde kale fethine giden yeniçeri ordularında, bir de "civelek taburları" vardı... Civelek taburlarındakilerden biri, savaşta öldüğünde, kendisine "şehitlik" payesi verilir miydi, verilmez miydi? Biliyorsun "şehitlik" payesi, pek de "laik" olmayan bir "cennetmekanlık" payesidir...Hoca:- Ne diye kurcalıyorsun, böyle geçmişte kalmış düğmüklü konuları; yoksa sen Osmanoğullarının düşmanı mısın, demiş ve eklemiş:- Biliyorsun ben Osmanlı çocuğu değilim; istersen git, Topkapı Sarayının çocuğu olanlardan, birine sor onu...Ah ah, neredesin ey Cem Sultan; ayağa kalkıp da bir yanıt verebilseydin keşke, bilemediğimiz sorulara...* * *Kopenhag kriterlerine uyum konusundaki pazarlıklarla ilgili bir fıkra, diplomatların ağzından düşmüyormuş...Bir zamanlar bostan kuyularından dönerek su çeken, dolap eşekleri vardı.Eşeklerin başına, dönüp durduklarını anlamasınlar da, doğru yürüdüklerini sansınlar diye; gözlerinin iki yanını kapatan bir başlık takılır ve boyunlarına da bir çıngırak asılırdı.Çıngırak sustuğunda, eşeğin durduğu anlaşılır ve bostancı koşarak gelip, hemen kıçına vururdu eşeğin yürümesi için...Diplomatlar da:- Bizi, diyorlarmış, durduğu yerde başını sallayarak, çıngırağı çaldıran ve bostancılara yürüdüğü izlenimini veren, dik kulaklı kurnazlara benzetiyorlar...* * *Haydi bir Osmanlı fıkrası daha...Okuması yazması olmayan, cehaletini çaktırmak da istemeyen bir yeniçeri ağası, kendisine özel bir uşak almak için, eski içoğlanlarından ikisi arasında bir sınav açmış:- Şuraya "kabak" yazın demiş; hanginiz daha iyi yazarsa, onu alacağım...İçoğlanlarından biri, özene bezene "kabak" diye yazmış. Öteki ise bir kabak resmi çizmiş...Yeniçeri ağası kağıtlara bakmış:- İşte, demiş, bu kabağa daha çok benziyor...Ve kabak resmi çizeni seçmiş, daha entelektüel diye...AB sözcüleri de, Kopenhag kriterlerine uyum doğrultusunda; "kabak" diye yazmanın mı, yoksa "kabak" resmi çizmenin mi, daha geçerli olacağına bir türlü karar veremiyorlarmış.* * *Ömer Özcanın "Türk edebiyatında hiciv ve mizah" derlemesinden 16. yüzyıl halk ozanı Veysinin, azıcık netleştirdiğimiz bir dörtlüğü ile bitirelim yazıyı:Cihanda hırsızlarla yankesiciler kimdir dersekKolluk gücü Asesbaşıyla Subaşı, iyi bilin billahBunlardan daha zalimi ise, yargı başı KazaskerlerCihanı rüşvetle harabeye çevirdiler billah c.altan@prizma.net.tr GELENEK ve göreneklerimiz gergefiyle de, nakışlanma iddiasında olan üst düzey makam sahibi bazı politikacılarımızın, bizlerin Osmanlı çocuğu olduğumuzu şıngırdartması; öylesine eğlenceli çağrışımlar yapıyor ki insanda, sormayın gitsin...