Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- N'olur gelip bir konuşma yapar mısınız?***Büyükannelerin gençliklerinde, büyükbabalarla hiç dansa gitmemiş oldukları bir dünyada; kürsülere çıkıp, Puşkin'le başlayan Rus edebiyatı yanında, Tanzimat'la başlayan Türk nesir edebiyatını anlatmaya çalışmak; sanki kimse merak ediyormuş gibi...***Sonra da parmaklar kalkıp, sorular gelmeye başlayacak:- Rus edebiyatı, Rusya'yı özgürleştirmeye yetti mi?- ...- En beğendiniz yazar kim?- ...- Mehmet Akif hakkında ne düşünüyorsunuz?***Büyükbabaların, büyükannelere; tanıştıkları günün anısına hediye ettikleri bir roman da dahil; yerel edebiyattan 40 ciltlik bir kitap rafının dahi bulunmadığı evlerden yetişmişlerin dünyasında; gitgide hızlanan "küreselleşme"nin nedenlerini ve "politika" ile "bilim" arasındaki farkları anlatmaya çalışmak; sanki kimse merak ediyormuş gibi...***Kimsenin merak etmediği konuları anlatmaları ve abuk sabuk soruları yanıtlamaları için, sık sık "yazı" adamlarına ricada bulunmak niye?İlk yanıt:- Dostlar alışverişte görsün; davet sahipleri, "aktivite"lerinden ötürü aferinlensin...İkinci yanıt:- Dinleyiciler, sordukları sorularla, zekâ düzeylerini gösterme olanağı bulsunlar...Üçüncü yanıt:- Akla gelmedik konu ve soruları, dinleyerek öğrenivermek...***Balıklar, nasıl havuzları, yahut akvaryumları kadar büyürlerse; çocuklar da, anneler dünyasının bahçıvanlık düzeyi oranında tomurcuklanıp renklenirler.Çocukluğumuzda hangimiz; nükteli, kahkahalı, piyanolu bir evde yetiştik ki, İsmail Dede Efendi'nin bestelerini ıslıkla çalıp, ilk ve son karikatüristlerimiz arasındaki "espri" farkları üstüne, şair Eşref'ten esintili bir şaka fiskesi tıklatabilelim:- Eskilerin aklına ünlü siyasetçilerin karikatürlerini çizmek, asla gelmezdi; şimdikilerin ise, demokrasi sayesinde portre çizimleri çoğaldı, buna karşılık mahkemeye gitmedikleri günler azaldı.***İşçi sınıfına "siyasal egemenlik" vaat eden Leninizm de, tıpkı Afganistan'la, Pakistan'ın İslami militanları gibi; etli şaraplı, kadınlı kahkahalı burjuva sofralarını, "borcoy-borcoy" diye aşağılayıp lanetlerdi.Çünkü Leninist politikaya göre, evrensel işçi sınıfını, burjuva sınıfının yaşam düzeyine eriştirme olanağı yoktu. Evrensel işçi sınıfı, siyasal egemenliği ele geçirse ve tüm üretim araçlarını kamulaştırsa bile, burjuva sınıfı yaşamına özenmemeliydi.Viski, şampanya, puro içenler; işçi sınıfının haklarını koruyamazlardı. İşçi sınıfının haklarını, ancak onlar gibi, "el elde, baş başta" yaşayanlar koruyabilirdi.***Ne var ki, Leninizm; emeğiyle çalışanlara siyasal egemenlik vaat eden siyasal bir doktrin olsa da; "komünizm" değildi. "Komünizm", "yer" küresinin de minicik bir parçasını oluşturduğu, bir Kozmos düzeniydi.Azınlıktaki burjuva sınıfının eriştiği yaşam düzeyi; tüm insanlığın erişmesi gereken bir yaşam düzeyiydi.Tek sorun, öyle bir düzeye hangi merdivenle erişilmiş olduğunun saydamlaşmasıydı. Yolsuzluklar, rüşvetler, haksızlıklar, sömürülerle mi; yoksa Pablo Picasso, Salvador Dali, Bill Gates gibi, kendi sanatsal ve beyinsel yaratıcılığının olanaklarıyla mı?***21. yüzyıla doğru, modern teknolojinin gelişimi ve Kozmos verilerinin, üretim alanında daha çok kullanımıyla; işçi sınıfının gövdesel enerjisini sömürme gereği azaldıkça azaldı ve gerek iletişim, gerek ulaşım açısından küçülüveren Dünya'da, hem evrensel bir "burjuvalaşma" süreci başladı; hem "ulus-devlet" modeli aşınmaya ve aşılmaya başladı.***Şimdi günümüzün sorunu, kadınsız dünyalardaki sönük çocukların, kendilerine bir "kimlik" aranırken, başvurdukları kaba kuvvet gösterileri ve taşkınlıklar...Hem bir yandan etli şaraplı, kadınlı kahkahalı evrensel burjuva yaşamlarına içten içe özeniyorlar; hem bir yandan o tür yaşamlara öfkelenip, ya mistik inançlarına, ya ırkçılığa sığınarak, politik bir kimlik edinmeye uğraşıyorlar...***Çeşitli kuruluşların, "yazı" adamlarından sık sık ricası:- N'olur gelip, bir konuşma yapar mısınız?Köylülüğü aşamamış yığınların özelliği, "okuma-yazma" dışı olmak...Bir de buna, Arapça olan Kuran-ı Kerim'in, sadece hocalar tarafından anlatım geleneği eklenince..."Yazı" adamlarının; yazılarını, kitaplarını, biyografilerini merak edip, inceleyerek öğrenmek yerine; kendilerini davet edip, dinleyerek öğrenmeye kalkmak...***21. yüzyılın ortalarına doğru, kim bilir ne beklenmedik değişimler olacak...Ve gitgide etli şaraplı, kadınlı kahkahalı sofralar da çoğalmaya başlayacak...Bu arada insanı üzen, kim bilir ne kadar genç insanın da, saçma sapan kanlı bir çöp çorbası içinde ziyan olup gideceği...***Karl Marx'ın bilimsel bir sözü vardır:- Tarihte ne olmuşsa, başka türlü olamadığından öyle olmuştur, der.Buralarda da, yıllardır burjuva imajları yaratma çabalarına karşın; yine de kadınsız dünyalardan, sönük çocuklar görünmeye başlamışlarsa TV ekranlarında; başka türlü olamadığından öyle olmaktadır.Ve "tek değişmeyen şey de değişim" olduğuna göre, bugünkü toplumsal manzara da mutlaka değişecektir.Tek dileğimiz, -bu arada Türkiye de dahil- fazla bedel ödenmemesi... c.altan@prizma.net.tr Üniversitelerin, derneklerin, sivil toplum kuruluşlarının; "yazı" adamlarından, sık rastlanan bir ricası: