Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şeytanın gör dediği * * *Uzaklara doğru dağılıp gitmiş iki katlı bakımlı evler, apartmanlar, villalar ve yanyana dizilmiş kibrit kutularına benzeyen garip siteler...Kimbilir kimler oturuyor oralarda ve kimbilir ne tür işlerle uğraşıyorlar?* * *Yaprakları dökülmüş dimdik kavak ağaçlarına, çam ormanlarına, narenciye bahçelerine bakarken ve sarının her türlü tonundan köklerinin çevresine yaprak halılar döşenmiş çınarlara doğru gönlümün kolları uzanırken; akla gelmedik konularla da misket oynayarak, binbir değişik "yazı"nın valsi içinde dönüyorum.* * *Neden bu yörelerdeki lokantalarda omlet servisi yaygın değil; oysa peynirlisi de, mantarlısı da, sosis dilimlisi de ne kadar lezzetli olur.Omlet yaygın değil, piyano da yaygın değil.Otomobil, motosiklet, traktör, ufarak otel ve tenis kortları epey yaygın. Bir de yeni yapılmış camiler yaygın.* * *II. Mahmut döneminde de az yenilik yapılmamıştı; Yeniçeri ocağı, "Vak'a-i Hayriye - Hayırlı Vak'a" damgalamasıyla kaldırılmış, yerine Almanya'nın ünlü komutanı Molteke'nin de denetiminde, "Asakir-i Mansure-i Muhammediye" kurulmuştu. Resmi bürolara ilk kez II. Mahmut'un resimleri asılmaya; Morning Herald adlı İngiliz gazetesinin İstanbul'daki muhabiri William Churchill, Türkçe ilk gazete olan "Ceride-i Havadis"i çıkarmaya başlamıştı.* * *Cumhuriyetçiler'in tek parti döneminde de bir yığın yenilik yapıldı.Neden acaba Sandras dağları eteklerindeki irili ufaklı yerleşim merkezlerinde sosisli omletle piyano yaygınlaşmadı?Bir de kırk yılda bir yetişen evrensel kalitedeki bilimcilerle, yazı ve sanat yıldızları benimsenmedi, onlarla özdeş bir doku örülemedi; tam tersine birçoğunun iflahı kesildi.* * *Yoksa ilkel ve kapalı devre bir tarım üretiminden, teknolojiye dayalı bir endüstri üretimine geçilmeden; ters bir rayın üstünde mi çağdaşlaşma çabalarına girişilmişti?Belki o nedenle de Hazine'den geçinmeli "yönetim saltanatı" da, önüne gelenin gözünü kamaştırmayı sürdürüp gitmişti.* * *Ne var ki, bu tür konuları enine boyuna kurcalamak da "cızz" sayılmış ve buzlandırılmış beyinlerle "slogancılık" almış yürümüştü.* * *Slogancılığın da matrak tarafları yok değildi.Uydurmadan yapılmış tahta bir tribünün üstüne, kırmızı harflerle ince beyaz bir banda "Durmayalım düşeriz" diye yazılıp, gergince ve dikine konulması gibi.* * *Türkiye'deki çağdaşlaşma çabalarının yanlış bir ray üstüne oturtulup oturtulmamış olduğu sorusu; bazı bilimcilerin de aklına takılmakta.Neşe Düzel, pazartesi günkü Taraf gazetesinde, Maltepe Üniversitesi öğretim üyesi Cemil Oktay'la, bu tür konularda yaptığı bir röportajı yayımlandı.* * *Neşe'nin sorduğu soruların özeti şöyleydi:- Türkiye'nin görünürde "türban", "Kürt sorunu" gibi dertleri var. Neden Türkiye bu sorunlarını çözemiyor? Toplumun yapısındaki bir özellikten mi kaynaklanıyor bu sorunlar? Yoksa Osmanlı'nın son döneminde ve Cumhuriyet sürecinde modernleşme çabaları yaşayan bu toplum bir değişim sancısı mı yaşıyor? Bir modern - muhafazakâr çatışmasının sonucunda mı bu ülkede sorunlar çözülmeden sürüyor?* * *Röportajın metni, sayfayı kaplayan şu başlıkla verilmişti:"Kemalizm 'sünnet kültürü'dür".* * *Cemil Oktay'ın yanıtlarını özetleyen alt başlıkların bir bölümü de şöyleydi:- Peygamber'in sözlerine, yaşamına İslam'da nasıl bakılıyorsa; biz de modernleşme kahramanlarının sözlerine, sünnet muamelesi yapıyoruz. Türkiye laikleşmedi, dünyevileşmedi... Her tepeye bayrak dikmekle; işyerine, eve hoparlör takıp millete ezan dinletmek aynı kalıp. Biz mahalle baskısından değil, sığlıktan, avami değerlere inmekten endişelenmeliyiz.* * *Cemil Oktay'ın yanıtları, gerçekten alışılmış ezberlerin dışındaydı.Ve özetleri şöyle devam ediyordu:- Türkiye Türklerin değildir. Hazine'nindir. Tapusuz, devlete muhtaç insanlarla demokrasi olmaz.* * *- Cumhuriyet, ilk 20 yıl Türkiye'nin yüzde 20'sini yönetti. Ülkenin yüzde 80'ine değerleriyle giremedi.* * *- İki burjuvazimiz var. Boğaz ve türban burjuvazisi. İkisi, ciddi bir paylaşım savaşındalar.* * *- AKP bazen ilerici. Bazen ise muhafazakâr bile değil. Gayriciddi, cılk bir tavır içinde.* * *Özeleştiriye hiç yanaşmayan ve "son 80 yılda resmi araba alımlarıyla bakımlarına kaç yüz milyar dolar harcandığı ile, aynı süre içinde itfaiye teşkilatına ne harcandığı" türü soruları duymazlıktan gelen ve yığınların acısını dillendiren kalemleri de suçlayıp kahretmeye kalkan ortaçağ uzantısı oligarşik bir yapıyla; 21. yüzyılın el sıkışması, çalkantılı bir dönemden geçmeye mahkum gibi...* * *2008 yılı aralık ayının son haftasında, flaş haberlerle manşetlerin nasıl olacağını kim öngörebilir ki?* ** Bizim Köyceğiz'deki küçük bahçede bir tane de portakal ağacı var ve dalları ilk kez tam 66 portakalla donanmış durumda...O kadar da güzel görünüyorlar ki... c.altan@prizma.net.tr İçerdeki siyasal kutuplaşmalarda taraflar kendi propagandalarına yeni davullar ekleyerek gümbürdetedursun; Dalaman - Muğla arasındaki otoyolun üstünde bahçelerden derlenerek, basamaklı portatif sehpaların üstünde sıram sıram sergilenen portakalların, mandalinaların, limonların görüntüleri o kadar da gözalıcı ki...