Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Allah belanı versin hayvan herif...Gürültülü ayak sesleri, değişik tonlarda küfürler ve kesintilerle yükselip giden kadın çığlığı:- Namussuz alçak, rezil pezevenk...Bir motosikletin egzoz patlamaları; derken elinde iri bir lobutla koşarak gelen bir adam ve birbirleriyle itişen birkaç erkekle çığlıklar atan kadının arasına dalarak, elindeki ucu ağır sopayı kavgacıların kafasına, gözüne ölesiye indirip kaldırması...2 polisin hızla kavgaya yaklaşması, dağılan kavgacılar, motosikletini bırakarak kaçan bir genç ve elindeki sopasıyla kaybolan adam...* * *Ertesi sabah bakkal, manav dostların söylediklerine göre, geceki kavganın nedeni, yanında bir erkekle dışarı çıkmış bir kadına laf atılmasıymış.Motosikletli de dahil, kavgaya katılanlar kimlermiş; elinde bir lobutla koşarak gelen kimmiş, pek bilinmiyor.* * *Türkiye'de, orman yangınlarına benzer, zincirleme bir öfke patlaması; duman duman tüm ülkeyi ve tüm yaşamı kaplamada.Böylesi bulaşıcı bir öfke çıldırmasının nedenleri olmalı. Yeterince incelenmemiş, belki de incelenmesi istenmemiş nedenler...* * *Köylü ağırlıklı toplumsal bir yapı iskeletinin sürekli perdelenmesi; kendi hipnozlarının atıklarıyla şeffaflıktan uzaklaşan psiko-sosyal bir bulanıklığı, damıtmaya dönük bir "öz eleştiri" akımının sürekli engellenmesi; salt siyasetçi çıkarlarına göre ayarlanmış "resmi tarih" ile genç beyinlerin yıkanması ve sosyo-ekonomik tablodaki dengesizlikleri eleştirmenin yasaklanması; derinliğine nedenlerinden birkaçı, yaygınlaşan bir öfke patlamasının...* * *Çarçabuk öfkelenmenin zemberekleri neden hep kurulu ve neden hemen kaba kuvvet gösterilerine dönüşmede?Bir türlü "gelişmekte olmak"tan, "gelişmiş"lik payesine erişmemiş; köylü ağırlıklı ve "okuma-yazma özürlü" mesleksiz yığınları; "yönetenler" ve "yönetilenler" diye 2'ye ayırdığımızda...Bir başka siyah-beyaz daha çıkmakta ortaya; "adam yerine konanlar" ve "adam yerine konmayanlar"...* * *Bir yanda bireylerde "adam yerine konup konmadığı" kuşkularının yarattığı tatminsizlikler ve kurulu duran öfke zemberekleri...Bir yanda da, "adam yerine konmayanlar" kesiminin dışında görünme gösterileri, hava atmalar, lüks profilli bir zenginlik çerçevesinin ayrıcalığı içine sığınmalar...* * *Toplumsal tabloya bir de sınıfsal açıdan baktığımızda; sağken iyi yaşamayı yeğleyen kendince burjuvalaşmış kentli sınıf ile öldükten sonra mükafatlanmaya lehimlenmiş köylü dokulu yoksul sınıf...Aradaki sınıfsal gerilim "kışla" parfümlü siyaset ile, "cami" parfümlü siyaset kutuplarını doruklaştırmada..."Şeriat"çılığı kökünden kazıma özlemi, "cehennemlik kefereleri dize getirme" öfkesiyle -bikinili plajlardaki olaylar da dahil- sık sık burun buruna gelmekte...Öfkenin ruhsal zemberekleri, içinde yaşanacak aşırı bulanık bir ortama neredeyse doğarken kurgulanmakta.* * *Bir de öfke üstüne söylenmiş halk deyimlerine bakalım:Öfkeyle kalkan, zararla oturur.Öfke baldan tatlıdır.Keskin sirkenin zararı küpünedir.Dayak cennetten çıkma.Kodum mu, oturturum.Ve Ziya Paşa'nın ünlü beyti:"Laf ile yola gelmeyeni etmeli tekdirTekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir"* * *Öfke konusunun dünya edebiyatındaki yeri de araştırmaya değer.Ünlü İngiliz tiyatro yazarı John Osborne'un, 45 yıl önce Müşfik Kenter tarafından Ankara Devlet Tiyatrosu'nda da oynanmış olan "Öfke" piyesi, dünya sahnelerinde büyük yankılar yaratmış ve eser sinemaya da aktarılmıştı.Osborne, 2'nci Dünya Savaşı'nın bitiminde genç kuşakların, gözlediği ve değiştiremediği saçma sapanlıklarla yamukluklara karşı duyduğu öfkeyi; trompet çalan genç bir müzisyende simgeleştiriyordu.Genç müzisyen, evde öfkesini dile getirirken, kendisine hiç kulak asmadan bulaşık yıkamayı sürdüren karısına da öfkeleniyordu.Öfkesinin paylaşımında, ne kadar yalnız olduğu da belirginleşen öfkeli genç müzisyen, öfkelendikçe öfkeleniyor, her şeye öfkeleniyordu. Öfkenin nedenleri haklı, ancak o nedenlerin aşılma olanağı yok gibiydi.* * *Günümüzde Türkiye'de yaygınlaşmakta olan genel bir öfkenin, son toplamda yarattığı saman altı yangınlar, saman üstüne de çıkabilir ve ülke 20-30 yıl sürecek bir çalkantı dönemine girebilir mi?Bu sorunun yanıtı, o yılları yaşayacak olan genç kuşakları ilgilendirmekte...Bizim gönlümüz, yaşamlarının son karelerini pişmanlıklarla kapatmalarını istemez.* * *Bireylerin yaygınlaşan öfkesinden, atlayalım ormanların yaygınlaşan öfkesine...Dünkü Milliyet'in ilk sayfasını, üçte 2 oranında kaplayan koskocaman renkli bir yangın fotoğrafı; hem yangını, hem elindeki cılız hortumla yangını söndürmeye çalışan ağzı burnu oksijen maskeli bir genci gösteriyordu.Ve resmin üstündeki manşet şöyleydi:"Kimse masal anlatmasın - Hortumla bu yangın söner mi?"Fotoğrafın altındaki açıklama da şöyleydi:"'Orman yangınlarına karşı hazırlıklıyız, bu konuda başarılıyız' açıklamaları boş. Ne yeterli uçak var, ne helikopter, ne de itfaiye aracı. Şimdi de Gökova Körfezi'nin Bodrum kıyıları yanıyor..."* * *Şimdiye dek ne bir siyasetçi, ne bir çevre ve kentçilik uzmanı Türkiye'deki itfaiye örgütünün dökümünü; Yunanistan, Fransa ve İtalya'dakilerle kıyaslamalı olarak ortaya koymuştu.Dünkü Milliyet'ten öğreniyoruz ki, "Orman yangınlarıyla mücadele için gerekli amfibik (suya inip kalkabilen) uçaklardan Türkiye'de sadece 2 tane var, onlar da kiralık. Oysa komşumuz Yunanistan'da 32, Fransa'da 28, İtalya'da 14 amfibik uçak var"mış...* * *Bu duruma da öfkelenelim mi, yoksa omuz mu silkelim; doğrusu bendeniz bilemiyorum. Kararı sizler verin... c.altan@prizma.net.tr Gece saat 2 sularında, Fındıklı'daki Meclisi Mebusan Caddesi'nin bitiminde korkunç bir kadın çığlığı: