Nasreddin Hoca’ya:
- Hoca, vaktiyle sen, demişler; "eski Ay’ları ne yaparlar" diye sorduklarında, "kırpıp kırpıp yıldız yaparlar" demiştin. Peki, eski politikacıları ne yaptıklarını da söylesene?
Hoca:
- Onları da, demiş, henüz kırpıyorlar. Sanırım daha sonra sıradan vatandaş yapacaklar...
***
Bu da, eski bir Yunan düşünüründen alıntı bir İtalyan fıkrası:
Bir İtalyan politikacısı:
- Bütün İtalyan politikacıları yalan söyler, demiş.
İtalyan politikacısı doğru söylemiş.
Madem İtalyan politikacısı doğru söylemiş; öyleyse bütün İtalyan politikacıları yalan söylemiyormuş demek ki...
İtalyan politikacılarından biri, yalan söylemediğine göre; demek ki "hepsi yalan söyler" diyen İtalyan politikacısı da yalan söylemiş.
O İtalyan politikacısı da yalan söylediğine göre; demek ki, gerçekten bütün İtalyan politikacıları yalan söylüyormuş. Öyleyse İtalyan politikacısı doğru söylemiş.
Doğru söylediğine göre, demek ki hepsi yalan söylemiyormuş. Hepsi yalan söylemediğine göre, demek ki o da yalan söylemiş. O da yalan söylediğine göre...
Eee yeter be...
Biraz da siz düşünün, İtalyan politikacıları yalan söyler mi, söylemez mi?
***
Bir gün acemi bir berbere, tek kollu bir müşteri gelmiş. Berber adamı tıraş ederken, suratında kesmedik bir yer bırakmamış. Sonra da, durumu laf kalabalığına getirmek için:
- Daha önce de gelmiş miydiniz bizim kufaör salonuna, demiş.
Suratı, ustura kesintilerine yapıştırılan küçük pamuk parçalarıyla dolu müşteri:
- Yok, demiş, hiç gelmedim. Kolumu bir trafik kazasında kaybetmiştim.
Bu fıkra, "günün önem ve anlamıyla" hiç ilgisi olmayan bir fıkra. Zaten onun için yazıldı.
***
Bazen olmadık saatlerde elektrikler kesiliveriyor. O sırada asansörde kalmışların Tanrı yardımcısı olsun.
Bizdeki yaygın avuntu edebiyatına sığınırsak:
- Böyle şeyler en gelişmiş ülkeler de bile oluyor.
Vaktiyle Amerika’daki Sinsing Cezaevi’ni incelemeye gelen uzmanlar, feryat figan canhıraş çığlıklarla karşılaşmışlar.
Cezaevi yetkilileri:
- Efendim, demişler, ters bir günde geldiniz. Bir idam cezası uygulanıyor da...
Aradan on beş dakika, yarım saat, derken bir saat geçmiş. Çığlıklar arttıkça artıyormuş.
Uzmanlar:
- Elektrikli sandalyeyle uygulama, bu kadar uzun sürmez, demişler.
Yetkililer:
- Haklısınız, demişler, ancak elektrikler kesildiğinden, uygulama mum aleviyle yapılıyor.
***
Bir başka berber fıkrası...
Yaşlı bir berber, mesleki deneyimlerini anlatıyordu:
- Efendilerine, amirlerine, liderlerine sadık müşterileri hemen anlardım; onları tıraş etmek çok daha kolay olurdu.
- Nasıl yani?
- Başlarını sürekli sallamaya alışık oldukları için, ben sabunla fırçayı tutardım; onlar başlarını sallayarak sabunlanırlardı.
***
Son fıkra...
Adamın birinin sakalı tutuşmuş. Karşıdan bunu gören biri, koşarak yanına yaklaşmış:
- Affedersiniz, demiş, sigaramı yakabilir miyim?